Çılgınlık bu Çeviri Fransızca
1,516 parallel translation
Çılgınlık bu.
C'est dingue!
Çılgınlık bu.
C'est dingue.
Çılgınlık bu.
C'est fou.
- Çılgınlık bu. - Biliyorum.
Ne démarrez pas.
Çılgınlık bu.
C'est de la folie.
Çılgınlık bu.
Son père est mort.
OKuldan sonra, planlarım vardı. Çılgınlık bu!
Après l'école j'avais un plan.
Çılgınlık bu
C'est dingue.
çılgınlık bu.
C'est fou.
- Çılgınlık bu. Oğlum öldü.
Ca n'a pas de sens Mon fils est mort.
- Bu çılgınlık.
- C'est dingue...
Ama bu çılgınlık, çünkü senin hakkında... - Neden? - Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum!
C'est de la folie, je ne sais rien de toi!
Tanrı aşkına, bu çılgınlık.
C'est pure folie. Le vieux a eu une attaque.
Bu bir çılgınlık!
- C'est de la folie!
Bu çılgınlık olurdu.
C'est trop suicidaire.
Bu çılgınlık.
C'est n'importe quoi!
Kıpır kıpır insanlar, hafif mırıltılarla hareket ederlerken sevinçlerini gösterip bu kutsal günün sevinci ile çılgınlıklarının dolambaçlı yollarında akıp gitsinler.
Que les ruisseaux montrent leur allégresse dans leurs suaves murmures quand ils se meuvent et coulent dans leurs méandres sauvages. Ils se réjouissent en ce jour bénit
Bu çılgınlık!
C'est dingue!
Bu çılgınlık.
C'est dingue.
Bu çılgınlık, değil mi?
C'est fou, pas vrai?
Bu çılgınlık olur, yapma!
C'est de la folie.
Bu çılgınlık.
Tout ça est débile.
O zaman bütün bu çılgınlık sona erecek, Tanrı'ya şükür.
Toute cette folie sera terminée, Dieu merci.
Hans, çılgınlık bu!
Hans, c'est de la folie!
Bu tam anlamıyla... Çılgınlık. Delilik bu.
C'est dingue, c'est de la folie.
Bu çılgınlık değil. Herif ne yaptığını biliyor.
Il n'y a rien de dingue, ce type est un pro.
- Bu çılgınlık.
- C'est dingue.
Siktir be! Bu çılgınlık!
Putain, C'est dingue!
Bu çılgınlık. Yanlış hiçbir şey yapmadım!
C'est fou, je n'ai rien fait de mal.
Ne? Venezüellalı suikast timi fantezisi mi? İlk olarak, bu çılgınlık.
Arrêtez avec ce fantasme d'escadron vénézuélien.
Bu çılgınlık.
C'est de la folie.
Tom, bu- - çılgınlık.
Tom c'est dingue. Pourquoi? On sait tous les deux que tu es meilleure que moi.
Bu çılgınlık ama ne zaman ışınlayıcıyı kullansak... bu çocuklara sırt çevirmişiz gibi hissediyorum.
C'est dingue, mais chaque fois qu'on utilise la téléportation, j'ai l'impression qu'on trahit ces petits.
Bu çılgınlık, hükümetimizin politikasının ve bu politikayı uygulayıcılarının... doğrudan sonucudur : Yıldız Filosu'nun!
Cette folie est le résultat direct de la politique de notre gouvernement, et de ceux qui l'exécutent, Starfleet.
- Çılgınlık bu.
- C'est dingue!
Ne? Bu çılgınlık.
On dirait qu'il a 80 ans.
Demek istediğim bu çılgınlık.
C'est fou, non?
! Bu çılgınlık!
C'est n'importe quoi!
Bu çılgınlık.
C'est fou.
Bu çılgınlık Reese.
Reese, c'est stupide.
- Bu çılgınlık!
C'est dingue!
Bu çılgınlık.
Mec, c'est dingue.
Bu kadar çılgınlaşmana gerek yok. Bunun çılgınlık olduğunu mu sanıyorsunuz?
Tu trouves ça dingue?
Bu çılgınlık!
Ça, ça le serait.
Eğer şimdi alışverişe gitmezsem bu çılgınlık olur. Ben ikinizi yanlız bırakayım.
je serais folle de ne pas aller faire du shopping, alors je vais vous laisser seuls.
Eğer şimdi alışverişe gitmezsem bu çılgınlık olur. Ben ikinizi yanlız bırakayım.
Je serais bien bête de ne pas en profiter, je vous laisse tous les deux, d'accord?
Bu çılgınlık.
C'est insensé.
Kent çiftliğiyle karşılaştırırsam bu tam bir çılgınlık sayılır.
Comparé à la ferme des Kent, c'est génial.
Bu çılgınlık.
C'est un truc de dingue.
Bu çılgınlık.
C'est stupide.
Evet, onun için üzgünüm, ama bu çılgınlık!
Ouais et j'en suis désolé mais c'est dément!