English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çığlık at

Çığlık at Çeviri Fransızca

764 parallel translation
Kızılderililerin şeytani atı homurdanmaya başlarsa cennetteki tüm rüzgarların çığlık atma yarışmasına girdiğini düşünürsün.
Quand ce Satan de cheval des Indiens se met à s'ébrouer! On croirait que tous les vents du ciel font un concours de hurlements!
- Çığlık atıyordu.
- Une voix de femme...
Kollarınla gözlerini kapat ve çığlık at.
Cachez-vous les yeux, et criez!
Kan kan diye çığlık atıyorlar.
Ils veulent du sang.
Muhtemelen çığlık atıp duran hastalarla doludur.
Sans doute une prison pour des malades qui hurlent.
Bir an için hareketsiz kaldı... ve tam da Bay Edward onu yakalamak üzereyken korkunç bir çığlık atıp... kendini aşağıya bıraktı.
Pendant un moment, elle n'a pas bougé, et comme il allait l'atteindre, elle a poussé un cri effroyable et a sauté dans le vide.
Aynı bir insan gibi çığlık atıyordu. Batana dek sürdü.
Elle criait comme un être humain qui voit sa fin approcher.
- Çığlık atıyordun.
- Tu criais.
Haykır, bağır, çığlık at... Kendini serbest bırak.
Alors crie, hurle tant que tu voudras.
Deli misin, böyle çığlık atıyorsun? Hallettin mi?
T'es folle de crier comme ça.
Her zaman ben gösteri yaparken böyle çığlık atıyorlar.
Ces filles chantent toujours.
İnsanlar ölüyor. Arabalar yanıyor... Ateş edip çığlık atıyorlar...
Des coups-de-feu et des cris, et des gens qui meurent... des chariots qui brûlent et des coups-de-feu, des cris et des flammes.
İnsanlar çığlık atıyordu...
Les gens criaient...
Bu bir sansasyon. İnsanlar daha çok çığlık atıyor.
Le public en réclame de plus en plus...
Çığlık atıyoruz, bağırıyoruz, birbirimizi incitiyoruz ama sakin kalıyoruz.
On hurle, on se fait du mal, mais on finit par se calmer.
İkiniz onları dövemezse, çığlık atın.
Si tu n'arrives pas à les battre, tu te mets à pleurer très fort.
Baba uyanık, anne çığlık atıyor, göz yaşı, suçlamalar, meydan okumalar!
Sinon le père s'éveille, la mère sanglote.
Elindeki şey yüzünden çığlık atıyordu.
Il se plaignait à propos de cette chose sur sa main.
Tepedeler. Şu deli Grubb senin evini ateşe vermek için çığlık atıyordu.
Ce fou de Grubb veut mettre le feu chez vous.
Fakat çığlık atın!
Mais criez!
Yaşamak için çığlık atın!
Vos vies en dépendent!
Yaşamak için çığlık atın!
Pour vivre!
Çığlık atıyor, öfke dolu, deliliğin gücüne sahip.
Elle hurle, folle de rage, devenue forte avec la folie.
Bir şaka biliyorum. Televizyonda yaptığımda, 40 milyon Amerikalı çığlık atıyor.
J'ai une blague qui plie en deux 40 millions d'Américains à la Télé.
Korkmuştun ve çığlık atıyordun...
- Tu avais peur et tu criais...
- Bütün gece kıpırdanıp çığlık atıyor.
- Il remue sans arrêt et crie.
Sen gülümserken bütün o korkunç geçmiş çığlık atıyor.
Mon talent a mûri?
- Hayır, kurban! İnliyordu, çığlık atıyordu... Korkulu gözlerle bana bakıyordu.
- Mais non, la victime... elle râlait et criait, et elle me fixait de ses yeux écarquillés.
Merak etmeyin. Çığlık atıp yardım isterim.
Ne craignez rien, je sais appeler à l'aide.
Kız çığlık atıyordu : "Dur! Dur!" diye ve tecavüze uğraması an meselesiydi!
Elle leur criait d'arrêter et fut presque violée.
Sanki bir hayvan gibi çığlık atıyor!
Ces cris... de bête...
# Bir çığlık at, hayat güzel, haykır
"Poussez un cri, la vie est belle " Criez-le
# Bir çığlık at, hayat züppe, haykır
"Poussez un cri, la vie est belle " Criez-le
# Bir çığlık at, hayat güzel, haykır
" Poussez un cri, la vie est belle
Bunu yaparsanız, ben de çığlık atıp, üstümü parçalayarak bana saldırdığınızı söylerim.
Alors je crie, j'arrache mes vêtements, et je jure que vous m'avez attaquée.
Hadi şimdi çığlık atın.
Allez-y, criez.
Körüm ve çığlık atıyorum, "Yardım edecek biri yok mu?"
Je suis aveugle et je crie : "Quelqu'un va-t-il m'aider?"
Kötü işte. Henrietta, acı içinde çığlık atıyor.
Henrietta n'arrête pas d'hurler.
Çığlık atın!
Criez!
Güzel. Hadi çığlık at.
Allez-y, criez.
Çığlık at!
Criez!
Bir çığlık atıldı ışıklar yanmadan hemen önce bir el ateş edildi.
Maintenant, donc... il y a eu un cri. Puis, juste avant que les lumières se rallument, il y a eu un coup de feu.
Şimdi çığlık at. Güzel.
Criez, maintenant!
Tekrarlıyorum, sizin gibiler çığlık atıyorlar bitmez ve dayanılmaz can çekişmede.
Je répète, tels que vous... hurlent... dans cette agonie interminable et intolérable.
Özellikle bir adam var yazar, yıkıcı eserlerin sahibi kanın için çığlık atıyordu.
Il y a aussi un certain écrivain... auteur d'écrits subversifs... qui voulait votre peau.
Kendi içimde çığlık atıyorum, bağırıyorum... ve tuzağa düşmüş bir hayvan gibi uluyorum.
Au fond de moi, je crie et je hurle. Je gémis comme une bête blessée.
Fazlaca çığlık atıldığını duyarsan, kulak asma.
Si vous entendez des cris ne vous en faites pas.
Doğru zamanda atılan çığlık, hayatınızı kurtarabilir.
un cri au bon moment peut vous sauver la vie.
O gece çığlık atışınızı duydum.
J'ai été victime d'un choc.
Şimdi çığlık at.
Maintenant crie.
Çığlık at, onu kırayım.
Si tu appelles, je te casse le bras.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]