Bazen de Çeviri Portekizce
9,192 parallel translation
O yüzden sesim bazen çakıl taşı gibidir bazen de kremalı kahveye benzerim.
Por isso, às vezes, soo a cascalho e, outras vezes, soo a café com natas.
Bazen de uykusunda konuşur.
E fala durante o sono.
Bazen de verdiğin kararlar iyi olmayabilir.
Às vezes, não existem boas decisões.
-... bazen de bütün ömrünü alır. - Ne diyorsun, kötü bir gece geçirdi diye hayatı alt üst mü oldu?
Leva toda uma vida, às vezes.
Bu demektir ki, tüm evli kadınlar gibi sen de bazen kocandan bıkarsın ama bazen de onu kaybetmekten korkarsın.
Significa que, como todas as esposas, às vezes está farta do seu marido, mas às vezes tem medo de o perder.
- Ve, bazen de mikro fiş makinesini kullanıyorum.
E por vezes podemos usar a máquina de microfichas.
Bazen de, içinden gelen sesi dinlemelisin.
Devias ouvir-te às vezes.
Biri para çekiyor ve diğeri de aynı miktarda para yatırıyor gibi. Bazen 200 dolar kadar az, bazen de 2000 dolar kadar çok.
Como se um levanta-se dinheiro e o outro deposita-se a mesma exacta quantia, às vezes pouco, como 200 dólares, algumas vezes muito, como 2.000.
Bazen de merak ediyorum onları da getirmek zorunda mıydım diye.
E, as vezes, me pergunto se deveria tê-las trazido comigo.
Ama bazen Christian sadece boktan bir tercihle kabul edilemez bir tercih olur.
Mas às vezes, Christian, há apenas uma escolha de merda e uma escolha inaceitável.
Ben sadece duygusal bir mesajı aktarmak istiyordum bu da bazen tek bir nota için bile içindeki her şeyi kullanmakla olur ya da şarkı söylemek zor geliyorsa, söylersin.
O que me interessava era transmitir uma mensagem emocional, o que implica usar tudo o que temos dentro de nós, por vezes, apenas para fazer uma nota ou se tivermos de nos esforçar para cantar, cantamos.
Hollanda'da bazen terasındaki şezlonglarda oturur el ele tutuşurduk.
Houve momentos, na Holanda, em que nos sentávamos em espreguiçadeiras, na varanda dela, de mão dada. Ela era...
Bazen... Karşılığında biraz hafızanız sarsılır.. ve hepsi sel gibi gelir.
Às vezes... só precisamos de uma pequena coisa para nos avivar a memória e tudo volta.
O kalın kafa bazen işe yarıyor.
Essa cabeça dura ajuda a sério de vez em quando.
Genç kız bazen dışarıyı izlemek için kaktüs çiçeği şeklinde dışarı çıkarmış.
Ocasionalmente, a moça emerge para apreciar a vista, na forma de flor de cacto.
Bazen riske girmek zorunda kalırsın, değil mi?
Às vezes temos de arriscar, certo?
Adam dedi ki bazen uyuşturucu kartelleri adayları sevmezler.
Mas às vezes os cartéis de droga não gostam de quem patrocina.
Bazen arabamda oturup cankurtaran kulesindeyken ona bakarım.
Às vezes, eu sento-me na pick-up e fico a vê-la na torre de salva-vidas.
Bazen, dostlarımıza düşmanlarımızdan bahsetmek zordur ya da neyin daha tehlikeli olduğundan.
Às vezes é difícil diferenciar os nossos amigos dos nossos inimigos... Ou de quem é mais perigoso.
Bazen insanın tek ihtiyacı nefes nefese sevişmek oluyor.
Às vezes, precisamos de sexo escaldante.
Bazen Tanrı'nın hazırladığı planı anlamanın zor olduğunu biliyorum.
Sei que às vezes é difícil de perceber como o plano Dele, vai acontecer.
- Bazen de ben prenses olmak istiyorum.
Às vezes, gostava de ser eu a princesa.
Bazen insanlar başarılı olmak için azcık teşvike ihtiyaç duyar.
Às vezes as pessoas só precisam de um pouco de encorajamento para ter sucesso.
Öyle olsa bile bazen adam yine de ölür.
E mesmo assim, às vezes... O homem ainda morre.
Bir yardım topluluğunda gönüllüyüm yani bazen ufaklıkları kesin yerlerine ulaştırılana dek ben misafir ediyorum.
Sou voluntário numa sociedade de regaste. Às vezes, fico com eles até encontrarem uma casa.
Bazen babasına ihtiyaç duyuyor. Bu benim elimde değil.
Não posso fazer nada se, por vezes, ele sente necessidade de ver o pai.
İnsanlar bazen bu cihazın üzerlerinde kullanılmasına izin vermeden önce aylarca terapi görüyorlar.
Às vezes as pessoas requerem meses de aconselhamento antes de permitirem que este dispositivo seja usado nelas.
" Bazen geceleri bağırdığını duyuyorum, sen de beni duyuyorsundur.
Diz ela : " Por vezes, ouço-o gritar à noite, tal como me deve ouvir a mim.
Bazen bizimle takılmaktan hoşlanırdı.
Algumas vezes gostava de estar connosco.
Biliyorsun ki, Cafer. İzlendiğimizin farkında olalım diye bazen kasıtlı olarak böyle yapıyorlar.
Sabes, Jafar, por vezes eles fazem de propósito para que nós saibamos que nos vigiam.
Bazen hiçbir şeyi bilmelerine gerek yok.
Às vezes, não precisam de saber nada. Agora, bebe isto.
Ama bazen beyazlar baskıncıları kimi kapabiliyorlarsa kapmaları için gönderiyorlar.
Mas, às vezes, os brancos enviam grupos de busca para apanhar quem conseguirem.
Köle sahipleri kendi mallarını almak için bazen baskıncıları gönderiyorlar.
Os donos de escravos aparecem por aqui para buscar as suas propriedades, às vezes.
Londra'da belli bir yerde yaşamıyordum. İnsanların kanepesinde uyuyordum. Ve bazen uyunacak kanepeleri olmuyordu.
Eu não vivia em qualquer sitio de Londres Eu dormia nos sofás das pessoas e ás vezes eles não tinham sofás para dormir.
- Bazen de kuyuların perforasyon hızı ve kuruluk oranı arasında ilişki gözüme çarpıyor. - Evet, efendim.
Sim.
Böyle yerlerde bazen temizlik görevlilerini geceden bırakıyorlar.
Às vezes, nestes lugares trancam a equipa de limpeza lá dentro à noite.
Bazen travmatik bir şey olduğu zaman bizi korumak için beynimiz onu bir güvenlik mekanizması gibi bloke eder.
Bem, às vezes, quando acontece alguma coisa traumática, o nosso cérebro bloqueia-a, como mecanismo de defesa, para nos protegermos.
- Bazen diğer versiyonumu merak ediyorum.
Por vezes, imagino que há... Outra versão de mim por aí.
Bazen hâlâ burada olduğumu hatırlamam gerekiyor.
Por vezes preciso de me lembrar... Que também existo.
Bazen acı bazen öfke getirir, ama her defasında, geçmiş bize güzellikler getirir.
Às vezes traz dor, às vezes raiva, mas de vez em quando, o passado traz-nos beleza.
Bazen gözümüzü açacak ve bize ışığı gösterecek birine ihtiyaç duyarız. Çeviri :
Às vezes precisamos de alguém que abra os nossos olhos de novo e ajude-nos a ver a Luz.
Bazen ı biz de perakende çalışıyor olabilir yemin ederim.
Juro que bem que podíamos trabalhar no retalho.
Ama bazen gitmek gerekiyor.
Mas, por vezes, temos de lá ir.
"CVS, bazen gelmeniz gerekir."
"CVS, por vezes tem de cá vir."
İkinize de teşekkürler gelip beni uyardığınız ve her şey yoluna girene kadar ayrılmadığınız için. Biliyorum bazen... Dik kafalı olabiliyorum.
Quer dizer, sei, obrigada aos dois, por terem vindo avisar-me e por não terem partido até ter acabado.
Bazen sınırları zorlamak gerekiyor.
Precisamos de testar os limites.
Buna inanmakta zorlanabilirsiniz ama bazen ben de kendimi çocukça buluyorum.
Pode ser difícil de acreditar, mas eu também posso ser um pouco infantil, por vezes.
Bazen mahkumların gardiyanları tehdit ettiği de olur.
Houve casos em que os reclusos manipularam o pessoal da prisão com ameaças.
Üçle beraber yük gemisindeyken, bir çeşit ölüm kalım durumu yaşandı ve bazen öyle zamanlarda insanlar bir takım şeyler söyler ve gerek kalmadıkça...
Quando o "Três" e eu estávamos naquela nave-cargueiro, foi uma espécie de... situação de vida ou de morte. E, às vezes, nesses momentos as pessoas dizem coisas e elas não são, necessariamente...
Bazen dinlenmek o kadar da kötü bir şey değil.
Acho que uma pequena pausa de vez em quando não é assim tão mau.
Davranışlarımın bazen mantıksız ve normal android davranışından farklı olabildiği dikkatimi çekti.
Chamaram-me a atenção que o meu comportamento, às vezes, não é fundamentado, atípico de um padrão andróide. É estranho.