English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Belli değil mi

Belli değil mi Çeviri Portekizce

407 parallel translation
Belli değil mi?
Ainda não sabe porquê?
Belli değil mi?
Não pareço? - Está castanho.
Belli değil mi?
Não dá para ver?
Zaten bu belli değil mi?
Somos vizinhos, isso é óbvio.
- Belli değil mi? Adaleti.
Não está vendo?
Belli değil mi.
- Evidentemente que sim.
- Belli değil mi?
- Não é óbvio?
- İşte belli değil mi? - Git burdaan...
- É perfeitamente claro, não?
Belli değil mi?
Não vês?
Fakir olduğu belli değil mi?
Pode bem ver que ele é pobre.
Belli değil mi?
Näo aparento?
- Evet, belli değil mi?
- Sou. Não se vê logo?
Belli değil mi, Baba?
Não se vê logo? A Ariel está apaixonada.
Beni nasıl bulduğundan belli değil mi?
É por isso que ele me encontrou.
- Belli değil mi?
Está lá escrito. É a Taça Winston.
- Belli değil mi, çamaşır yıkıyorum.
É óbvio o que estou fazendo, estou limpando minhas roupas.
Belli değil mi?
É assim que se vê, não é?
Belli değil mi?
Que coincidência?
- Çok belli değil mi?
- Não é óbvio.
Belli ki ondan hoşlanmıyorsun, değil mi?
Pelos vistos não gostas dela.
Onun ne zaman lazım olacağı belli olmaz, değil mi?
Quem sabe quando vou precisar dela, não é mesmo?
Belli ki Şerif Keogh da çok tutulan biri değildi... Değil mi?
O xerife Keogh também não era muito popular.
Hiç de belli değil, değil mi?
Não é muito claro, pois não?
Gece mi sabah mı belli değil ; cenkleşiyorlar.
É quando a noite disputa com a manhã, sem que se saiba o vencedor.
Gelişi çok uzaktan belli oluyor, değil mi oğlum?
Anuncia a sua chegada à distância, não é, meu filho?
Katsumi'yi görmek için sabırsızlanıyor hatta çıldırıyorsun öyle değil mi? Yüzünden belli oluyor.
Estás mesmo excitado por ir ver a Katsumi.
Silahlardan hoşlanmadığı belli, değil mi?
Ele não tem grande opinião sobre armas, pois não?
Kim olduğu nasıl belli değil mi?
Isso não mostra logo como ele é?
- Hiç belli olmuyor, değil mi?
- Bem, nunca se sabe, não é?
Belli bir adam hakkında özel bilgi istiyorsun, değil mi?
Suponho que te interessa o paradeiro e bem-estar de certo indivíduo, não é?
Burada birinin yardıma ihtiyacı olduğu çok belli, öyle değil mi?
Aquelas coisas não fazem barulho. Qualquer um percebia que estava alguém a pedir socorro.
Saldırmaya mı yoksa iletişim mi kurmaya çalışıyor belli değil.
Não é claro se tenciona atacar, ou simplesmente comunicar connosco.
Ben de belli bir tarz var, değil mi?
Eu tenho um certo estilo, não tenho?
Belli ki başkaları varmış. Değil mi?
claro que houve outras, não é?
- Artık gelebilecek mi belli değil.
- Quem sabe, se ele irá voltar.
Belli bir ücretle çalışıyorsun, değil mi?
Trabalhas por uma percentagem, certo?
Belli ki, buraya gelmemeliymişim, değil mi?
- É evidente que não devia ter cá vindo.
Kendi yakmış ve kazaen ölmüş mü yoksa böyle görünmesi mi istenmiş belli değil.
... Resta a saber se morreu ao programá-Io... ... ou se alguém quer que pareça assim.
Bir sonraki gün ne olacağını bilmiyorsun öldürülecek misin, eve mi gideceksin, yoksa yakalanacak mısın belli değil.
Todos os dias não sabes se vais ser morto, se vais para casa ou vais preso.
Belli bir niyetle bakmıyor. Değil mi, Joe?
Ele não faz aquilo por mal, pois não, Joe?
Demek istediğim, adamın da belli bir görüşü var. Öyle değil mi?
O homem também tem o seu ponto de vista, não?
Belli olmuyor, değil mi?
Não se dá por nada, pois não?
Ama belli ki o sana ve bana ait değil, değil mi büyükbaba?
Mas ele certamente não é seu nem meu. Certo, avô?
Jer, belli ki bir şeyleri yakmamız gerekiyor... ayrıca füme domuzunu da yakmak istemeyiz değil mi?
Jer, obviamente algum deve ser queimado... e já que não queremos colocar fogo no teu porco... de queijo... defumado.
- Sorun belli, değil mi?
- É óbvio, não é?
Bazı insanların sağı solu hiç belli olmuyor. Değil mi Jack?
Só prova que nunca se conhece ninguém, não é, Jack?
Bu belli, değil mi?
Não é óbvio?
Sizi sevmediğimi düşünebilirsiniz, ama bu, size göstereceklerimden sonra belli olacak. Yarın evleniyorsunuz değil mi?
Podeis pensar que vos não estimo, mas julgar-me-eis de outro modo depois de me terdes escutado.
Belli değil mi?
É óbvio.
Gayet belli, sizce de öyle değil mi, Başmüfettiş?
Quer dizer alguma coisa, não acha, Inspector-Chefe?
Wyatt'ın gözündeki değerimiz belli oldu, değil mi Ed?
Acho que sabemos o que o Wyatt pensa de nós, não sabemos?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]