English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Benım

Benım Çeviri Portekizce

235,610 parallel translation
Yayın saatini ben ayarladım.
Comprei o horário comercial.
Akranlarım benimle alay ediyor fakat altını bulduğumda gülen ben olacağım.
Os meus contemporâneos gozam-me, mas nós é que vamos rir quando encontrarmos o ouro.
Ben de hayatımın geçmiş bir kaç saati sıkıntıdan patladım yani ikimiz de bu iş için çok çaba sarf ettik.
Estou chateado durante as últimas horas da minha vida, ambos temos muito em jogo.
Ben olsaydım, enkazdan bulduğum parçalarla uydurma bir sal yapar ayakkabı bağları ve hidrofonların kablolarıyla birbirine bağlardım.
Se fosse eu, teria improvisado uma jangada fora dos escombros, amarrada com atacadores e cabos de hidrofones.
- Önce ben atlayacağım tamam mı?
Vou saltar primeiro, está bem? Está bem.
Ben de WiFi aktarıcısını kıyıya sinyal göndermek için kullanacağım.
Vou usar o transmissor Wi-Fi para enviar um sinal para a costa.
Ben olsa bir Google'lardım.
Eu procurava-o no Google.
Bıçak ne iş? Ben süper havalı bir korsanım.
Sou um pirata super porreiro.
Sana borçluydum ben de atladım.
Por isso, estava em dívida contigo, por isso, saltei.
Aramaları birlikte yapmaya ne dersin hem ben de zorlandığın noktalarda yardım edebilirim.
Que tal fazermos essas chamadas juntos, e posso ajudar-te com respostas duras?
- Anlamadım. - Ben de.
Preciso de falar contigo sobre outra coisa.
Adam bana arabaları gönderirdi ben de işimi yapardım, gelip geri alırdı ; bu kadar.
Não sei de nada, Cabe.
Ben söyleyeceğim çünkü birinci ben olacağım.
Não. Eu vou dizer-lhe, porque vou até à final.
Bu yanlış olurdu çünkü ben Satranç Akbabasıyım.
Não seria correcto, porque sou o abutre do xadrez.
Klasik Monticelli tuzağına düşüyorsun ve bunu görmüyorsun bile, ve ikincisi ben bir üstadım.
Dois, sou um grande mestre. Se alguém deve desistir, esse alguém és tu.
Kâtip, kişisel eşyalarının kaydını tutmak için arkaya geçer geçmez ben alarmı kapatacağım.
Quando a luz por cima da porta se apagar, tu sais.
-... o ben olmayacağım!
- Tenho razão. - A sério?
Ve ben fiil kısmını nasıl yapacağımı bilmiyorum.
Não sei como fazer o verbo.
Ben de kendime aynı soruyu soruyorum... ve tek söyleyebileceğim... çok uzun bir süre sorunlu bir adamdım... ve korkunç şeyler yaptım.
Tenho-me perguntado o mesmo, e só posso dizer que fui um homem perdido por muito tempo e fiz coisas terríveis...
Ben bununla nasıl yaşarım bilemedim.
Não sei como posso viver com isso.
Benim yüzümden verdiğin onca zarardan sonra... ben hazırım.
Depois de todos os estragos que fizeste por minha causa, estou pronta.
Ve ben de senin bir parçanım, hoşuna gitsin ya da gitmesin.
E sou parte de ti, quer gostes ou não.
Burası benim diyarım olduğuna göre... ben ısmarlasam nasıl olur?
Já que este é o meu reino que tal ser eu a pagar?
Bazen keşke bütün FBI'ın başında ben olsaydım diyorum.
É só que por vezes, sabes, eu desejava estar à frente de todo o maldito FBI.
Ben de tam yatacaktım.
Eu ia agora mesmo para a cama.
Ben ilk oynadığımda topu o kadar hızlı attım ki yandaki alana girdi ve başkasının lobutlarını devirdi.
A primeira vez que joguei, atirei a bola com tanta força, que ela foi ter à linha ao meu lado e mandou abaixo alguns pinos de um outro tipo qualquer.
Pasha küçüktü, topu ittiremiyor o yüzden ben arkasına geçiyor, itmesine yardım için.
O Pasha era pequeno, difícil empurrar bola, então eu ficava atrás dele e ajudava a empurrar bola.
Ben de sürekli kendimi kandırdım.
Eu só continuava a mentir a mim próprio.
Ben de başarının anahtarı sıkı çalışmak sanardım.
E eu julgava que estudar era a chave para o sucesso.
Ben alırdım ama.
Mas eu posso ir buscá-la.
Yok, ben koyarım.
Não, eu vou.
Ben Barış Gücü'ndeyken dünyayı dolaştım ve ölen çocuklar gördüm sırf yiyecek yeterli yemek yok diye, sırf daha hasat edilmeden ekinlerinin yarısını kaybettiler diye.
quando estava no Corpo de Paz, eu viajei por muitos lados e vi crianças a morrer porque não tinham comida suficiente, porque metade das suas colheitas estavam perdidas antes que elas pudessem ser colhidas.
Ben yukarı çıkayım.
Vou ir lá para cima.
Ben icabına bakılmasını sağlarım.
Irei fazer com que tratem disso.
- Bir şey yapmadım ki ben.
Eu não tenho feito nada.
Tamam, ben de Stobert'ı konuşturayım.
Ok, eu também irei trabalhar o Stobert.
Yok, kimse dinlemiyor. Sadece ben varım.
Não, ninguém está a ouvir, só eu.
Ben babama benzemem, tamam mı?
Qualquer coisa. Olha, eu não sou como o meu pai, ok?
Ben ne olacağım?
Bem, e como é comigo?
Ben de yaptım o şeyleri.
Eu também o fiz.
Ben yanlış bir şey yapmadım.
Eu não fiz nada de errado.
Ben de yarısını ünivesite için, diğer yarısını ev için ayırırım.
E eu posso poupar metade para a universidade, metade para uma casa.
İlişkimizi pek iyi değerlendiremediğimi biliyorum ama sen gerçekten harika bir kadınsın. Senden gerçekten çok hoşlanıyorum, bunu bildiğini de biliyorum. Ben sadece ilk tanıştığımızda her şeye yanlış başlayalım istememiştim.
Eu sei que não tenho lidado com as coisas... perfeitamente, mas... tu és realmente uma mulher espectacular, eu gosto realmente de ti, e eu sei que tu sabes que... e eu... eu só não queria entrar com o pé esquerdo
Tanrım, ben hayatımda böyle bir şey görmemiştim.
Credo! Nunca tinha visto nada assim.
Tanrım, ben hayatımda böyle bir şey görmemiştim.
Credo. Nunca tinha visto nada assim.
- Ben böyle bir şey duymadım hiç.
Eu nunca ouvi falar disto antes.
Ben yalnızca birlikte üstünde çalıştığımız mevzulardan haberdardım.
Só sabia daquilo em que trabalhávamos juntos.
Anatoli Victorovich, kusura bakmayın ama Ekaterine Rykova'yı ben sorguladım.
Anatolie Victorovich, eu lamento, mas... Eu interroguei a Ekaterina Rykova.
Ben unutamadım.
Não consegui esquecer...
- Tamam, ben seni ararım.
Vou ligar-te mais tarde.
Sanırım ben ortayı hedef alacağım.
Acho que vou apontar para o meio termo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]