English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bılıyor

Bılıyor Çeviri Portekizce

389 parallel translation
Burada bırakmanın ne kadar cazip olduğunun farkındayım ama her hafta bize güvenen bir sürü insan var. - Kim bana katılıyor?
Quem está empolgado também?
Ünlü İngiliz soğukkanlılığı yerini paniğe bırakıyor.
A gabada calma inglesa deu já lugar ao pânico cego.
Annem makyaj yapıyor. Sonra birdenbire... kapı açılıyor ve içeri bıyıklı bir adam giriyor.
A minha mãe está sentada, quando entra um homem de bigode preto.
dansınızın onda derin bir izlenim bıraktığı anlaşılıyor.
Parece que a sua dança o impressionou bastante.
Çok kılıbık ve bana fazlalıkmışım gibi davranıyor.
A mulher controla-o, e ele acha-me um empecilho.
L. B. Jefferies'in merhum kırık kemikleri burada yatıyor.
Aqui jazem os ossos partidos de L.B. Jefferies
Gülüşünün tatlılığı, elbisenin şıklığını gölgede bırakıyor.
A doçura do seu sorriso ofusca. a elegância do seu vestido
Oysa savunma makamı... merak uyandıracak unsurların üzerine giderek asıl meseleyi gölgede bırakmaya çalışıyor.
O que a defesa tenta fazer... é introduzir assuntos sensacionais... com o propósito de ocultar as verdadeiras questões.
Aç askerleriniz de surları bırakıp halkın arasına katılıyor.
Os soldados, famintos, abandonaram as muralhas.
Ve beyni zarar görmeden bıraktı diye şanslı sayılıyor.
Pelo menos, tem sorte se se retirar com a cabeça intacta.
Çok fazla yiyorsunuz ama az ödeme yapılıyor size, işi bırakın şimdi!
Vocês têm trabalhado demais para um ordenado tão magro, parem já!
Bir şeyi bir türlü aklım almıyor bir insanın bu kadar müthiş bir müzik altyapısı varken nasıl düşünmeden herşeyi bırakıverir.
Uma coisa que não concebo é que alguém com tanto talento para a música seja capaz de lhe virar costas sem pensar duas vezes.
Andromeda, bakterilerin yok edilmesi için virüslere maruz bırakılıyor.
A começar a exposição do "Andrómeda"... a múltiplas variedades de bactéria.
Polis kurbanlarını bu köye bırakmaya bayılıyor. Ama kadere mahsus senin gibi bir kurbanın buraya düşmesi.
A polícia gosta de atirar com as suas vítimas para os arrabaldes mas foi providencial para ti outra pobre vítima, vires para aqui.
Fakat bugünkü bir eylemi engelleyerek olasılığı saf dışı bırakıp... geleceği değiştirebileceğimize gerçekten inanıyor musun?
Mas crê realmente que por uma acção deliberada, neutralizemos essa possibilidade e alteremos o futuro?
Ama her tarafı nasıl karman çorman bırakıyor anlamıyorum.
Não entendo como é que ela mantém isto em tamanha desordem.
Ama bunun karşılığında 40 teröristi serbest bırakınca kutlama yapacak bir neden kalmıyor.
Mas... quando estes 40 assassinos terroristas forem trocados, não serão motivo para... para celebrar.
Ve ben kendimi nasıl hissedersem hissedeyim Rohan'ın güvenliğini sağlamak için... onlarla dost olmaya çalışmak... gerektiğini hatırlatıyor. Lordum bırak şu belalı misafirlerle ben ilgileneyim.
- E ele me faz lembrar... que ser ¡ a ma ¡ s seguro para Rohan provurar a am ¡ zade deles não ¡ mportando vomo eu me s ¡ nto!
Binbaşıyı kızdırırsan kendini, Shawn'ın iki Kızıl Berelisi eşliğinde dışarı çıkıyor bulursun. Ne zaman bırakacağını bilmiyorsun, değil mi?
Se aborrecermos o Major, és escoltado por dois dos boinas vermelhas do Shawn.
B.A., paketin açılıyor!
BA, a tua caixa está a abrir-se!
Tarlalarda çalışmaya zorlanan kasabalılar yaklaşık beş mil alanda cip ile bu bölgeye bırakılıyor.
As pessoas da cidade que foram obrigadas a trabalhar no campo dizem que devem ser a cerca de oito quilómetros, o que, de jipe, nos situa mais ou menos aqui.
Demokratik liderler L.B.J. Çiftliğinde yeni yol tasarısı mecliste oylanıyor ve milyoner işadamı Calvin Cutter bu hafta Jaclyn Taylor ile evleniyor.
Líderes democráticos no rancho LBJ os legisladores votarão uma nova lei rodoviária... e o empresário milionário Calvin Cutter casa esta semana com Jaclyn Taylor, filha de...
Bırakılıyor. Çeyrek yol tornistan. Çeyrek yol.
Um quarto de potência de impulso.
Eğer bu bıçak yeni olsaydı ve son bir buçuk yıldır kullanılıyor olmasaydı... gördüğünüz bıçağa benzer miydi?
Se esta faca fosse nova e näo tivesse sido usada há um ano e meio, teria o mesmo aspecto da que viu?
Sonra da, Waxflatter kendini bıçaklıyor ki, inanılır gibi değil.
Depois, Waxflatter se esfaqueia, o que é inacreditável.
Hatırlıyor musun, dişime takılan kalıbı kırdığımda nasıl delirmişti?
Lembras-te como ficou maluco quando parti o aparelho?
Anlaşıldı, devre dışı bırakılıyor.
Afirmativo. A desligar, agora.
"başarıya en yakın" öğrenci evet bıyık bırakmakta çok başarılı olmuş gerçekten... saatte 3.20 dolara markette paketleme yapıyor işte gördün mü?
reunião DO LICEU POLK Olá a todos. Sim, sou eu, o Tim Potter.
Teğmen Cezalandırıcı davasını bırakmanız için size baskı yapılıyor mu?
Está a ser pressionado para se demitir como líder do grupo de trabalho do Justiceiro?
Bombalar bırakılıyor!
Lançar bombas!
İlgimi çekti çünkü bıyık bırakıyor. Ancak sonucu pek başarılı olmamış.
Fiquei curioso porque ele está a deixar crescer o bigode, mas com fracos resultados.
Uyuşturucu kullanmış olan zavallı Bay Lester, Bay Wu Ling'in cesedinin yanına bırakılıyor.
Desesperadamente drogado, o pobre Sr. Lester é largado perto do cadáver do Sr. Wu Ling.
Onlarsız nasıl çıkacağız buradan? Atları neden başıboş bırakıyor?
Precisamos deles para ir embora!
Hademe kılığına girmiş bir adam acil bir tıbbi işlem yapıyor... ve sizin tek yaptığınız adamın kimliğini almak, öyle mi?
Um tipo disfarçado de maqueiro dirige um procedimento de urgência médica... e tudo o que fez foi sacar-lhe o B.I.?
Bu genç adamın kahramanlık hikayesi bütün ülkeye baştan başa yayılıyor. Demir Will Stoneman'ın arkasında bıraktığı yarışçılar ve ünü.
A história da coragem de um jovem rapaz espalha-se... e a América apoia o Iron Will Stoneman.
Öyle ki kocanızla buraya geliyorsunuz, insanlar işlerini bırakıyor görevlerini unutup, aylarca size hizmet ediyor sizi konuşuyor, dedikodunuzu yapıyor kocanızın gut hatalığıyla uğraşıyor sizin isteklerini karşılıyor...
Vem aqui seu marido e você, as pessoas deixam suas tarefas, descuidam de seu trabalho, passam meses atendendo vocês, falando de vocês, correndo atrás da gota de seu marido, de seus caprichos.
Yemekleri kapısının dışına bırakılıyor.
As refeições dele são deixadas numa bandeija na porta.
Birinci kuledeki yanaşma kelepçeleri serbest bırakılıyor.
A soltar braçadeiras de acoplagem na torre um.
Üç yıl sonra aç mı bırakıyor?
Mata-a à fome?
Hızla akan akarsular gölün durgun sularına katılıyor. Hızları kesiliyor ve tortularını bırakıyorlar.
Como ribeiros que fluem rapidamente em direcção às águas calmas de um lago, também elas abrandam e depositam os seus sedimentos.
İskele kıskaçları bırakılıyor, iskele babaları, nete.
Amarras de atracação livres. Ancoradouro livre.
Zeyna şu kılıçla ne yapmak istiyor olabilir? - Onunla Prometheus'u serbest bırakmayı planlıyor.
Planeia libertar Prometeu.
B-26 bloğu sırayla açılıyor. Ve şu Ritsuko da nerde şimdi?
Mas onde se meteu a Ritsuko?
İkinci tutacaklar bırakılıyor.
Libertar a 2ª fixação.
Davalı avukatı Rebecca Frazen, iki yıl önce bilinmeyen nedenlerle avukatlığı bıraktığından beri ilk kez mahkemeye çıkıyor.
É a primeira vez que a Rebecca Frazen vem a tribunal. Deixou de exercer há dois anos por motivos desconhecidos.
Zarlar atılıyor, bıçaklar çekiliyor
Os dados estão lançados As navalhas estão a postos!
Twickenham'ın söylemeye çalıştığı şey, bu ayrılık kalbin içini parçalıyor, tıpkı Ajax'ın korkusuz bıçağının şeyin bağlarını...
O que o Twickenham está a tentar dizer é que a separação arranca a essência do coração... Não!
Uzay'lılardan bir mesaj, hiç delil bırakmadan sizi babanızla sörf için galaksinin merkezine Götüren ve bir saniye sonra geri getiren sihirli bir makine ile sonuçlanıyor!
Que uma mensagem de extraterrestres dê uma máquina mágica que a aspira até ao centro da galáxia para passear com o seu pai, e instantes depois a manda de volta sem uma sombra de prova?
Sorulan soruların çoğu cevapsız bırakılıyor.
... sem receber respostas.
Ya da en büyük eşek şakası Tanrı'nın kendisi mi? Seni asılı bırakıyor.
Ou será que Deus, o eterno brincalhão, nos deixa apeados?
Her yıl milyonlarca insan sigarayı bırakıyor.
Milhões de pessoas deixam de fumar todos os anos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]