English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bılıyorsun

Bılıyorsun Çeviri Portekizce

86 parallel translation
Onun adını dikkate almayan bir anneyle bırakacağımı sanıyorsan, yanılıyorsun.
E enganas-te se pensas que a deixo... Olha quem fala.
Neden gemiden ayrılıp, onu tek başına bırakmıyorsun?
Porque não abandonas o navio e a deixas sem um tostão?
Hem madem beni tanıyorsun, altın avcılığını çok önce bıraktığımı da bilirsin.
Além do mais, se me conhece, sabe que deixei de procurar ouro há muito tempo.
Çünkü hayaller gerçeklikten daha önemli hale gelince, seyahati, yapmayı ve yaratmayı bırakıyorsun. Atalarının bıraktığı makinaları nasıl onaracağını unutuyorsun.
Porque, quando os sonhos se tornam mais importantes do que a realidade, tu deixas de viajar, construir, criar... e esqueces como reparar as máquinas deixadas pelos teus antepassados.
Çok acil olarak izin alıyorsun bir Sovyet kimliği ve bir Kuzey Rusya haritası alarak buradan ayrılıyorsun.
Tiras uma ausência de emergência, apoderas-te de um B.I. Soviético, um mapa do norte da Rússia e bazas.
İsteği karşılayacak yeterli kılıç, mızrak, bıçak ve hançer yapamıyorsun sadece.
Você não pode produzir espadas, lanças, facas e adagas suficientes... para satisfazer a procura.
Beni sokağın ortasında bırakıp gittin. Altı yıl sonra karşıma çıkıyorsun...
Deixaste-me parado numa esquina, e seis anos mais tarde, entras no meu gabinete...
Demek dolandırıcılık işini bırakıyorsun ha?
Vais sair desta vida, é?
Silah kaçakçılığı davasını bırakıyorsun, tamam mı?
E esqueça o caso do tráfico de armas. Entendido?
Hey, neden bana bir iz bırakmadan nasıl ortadan kaybolanacağını öğreterek başlamıyorsun?
Porque não começas por me ensinar como desaparecer sem deixar rasto?
Bu kızın nasıl biri olduğunu görmek istedim- - Ayrılman için bir sebebin yokmuş gibi görünüyosun- - ara sıra olan ön-orgazm önerilerine rağmen- - bunun bırakılamaz birşey olduğunu sanıyorsun.
Queria ver a garota que não tem intenção de deixar apesar de tua promessa pré orgásmica de que o faria.
Sen bu işi bırakamazsın. Bu işe bayılıyorsun.
Ainda não estas fora, adoras isto.
Izgarada çalışıyorum diye mi kendimi aşağılık hissettirmeye çalışıyorsun, B?
Porque tens que fazer-me sentir inferior, por estar no grelhador, B?
Apartman hayatını bırakıyorsun, bütün o pırıltılı dünyevî şeyleri bırakıp şehrin zehirli atıklarının atıldığı bir yerdeki bu harabeye yaşamaya gidiyorsun ve evde bunu dinlemek zorunda kalıyorsun.
Desiste-se da vida num condomínio, põem-se de lado todos os bens terrenos, muda-se para uma casa arruinada numa área de resíduos tóxicos, e regressamos a casa para isto.
İskoçyalıların son türü. Baskılı montunun içinde... manikürlü keçi sakalı ve Avrupalı pislikler gibi at kuyruğu bırakıyorsun.
Trocaste a tua jaqueta de carteiro... por um cantil e um rabo de cavalo.
Pekala, kendini bırakıyorsun, ama bana nerede, kiminle ve nasıl olduğunu söylersen, sana daha yakın olurum.
Compreendo que se ausente. Mas se apenas me dissesse para onde, com quem e como, eu me sentiria ao seu lado, mais perto de você.
- Çakmağını bir çalılığın altına bile saklayamıyorsun. - Mutlaka bir şeyler bırakmıştır.
Não se pode esconder a luz debaixo de um arbusto.
Beş yıl önce bizi bırakıp gittin,... şimdi bizi özlüyormuş gibi davranıyorsun!
Sai de cima de mim!
Evlendiğinden beri kılıbığın teki gibi davranıyorsun.
Pareces um mariquinhas desde que te casaste.
Niçin her yıl işi bırakıyorsun?
Porque é que te despedes todos os anos?
- Ne yapıyorsun? - Nasıl yaparsın? Hayır.Hayır.Bekleyin.Bırakın onu.
Eu posso explicar
Bir şekilde seni de götürüyorlar. Sonra sen bırakılıyorsun. Ve bu arada kocan ve Sydney Bristow'un babası firar edip, bir Mutabakat hücresini arıyorlar.
De algum modo, levaram-te também, foste libertada e entretanto, o teu marido e o pai da Sydney Bristow estão desaparecidos à procura de uma célula do Pacto.
Sana bıraktığı 10 milyonu kullanamıyorsun. Peki Deanna'ya uyuşturucu almak ve iğrenç seks bağımlılığını yatıştırmak için nereden para buluyorsun?
Estão a legitimar o testamento, não controla os dois milhões de herança, então onde arranja dinheiro para as drogas da Deanna e para o seu vício em sexo com desconhecidos?
- Bak işi nasıl hallediyorlar. Sabah ilk iş olarak 110 nolu dolaba 250 $ ve adının yazılı olduğu bir kağıt bırakıyorsun.
- Funciona assim, deixas o teu nome e 250 dólares no cacifo 110, logo de manhã.
Onları yüz üstü bıraktığın hissine kapılıyorsun.
Ficamos com a sensação de que os estamos a desiludir.
Neden devam edip üstünde A.L.B. yazan kareye tıklamıyorsun.
Pressione o quadrado que diz ALB.
Bu gece ona nasıl bir anı bırakıyorsun, baksana!
Repare na lembrança que lhe estais a dar.
Hayal et mavi imbikli bir sinekkuşunun taze bir ortanca çiçeğinin balözünü emişini izlerken zihnini özgür bırakıyorsun her yayıncılık imparatorluğunu büyük yapan yaratıcı dürtülere.
Imagine que pode ver um pica-pau azul a chupar o néctar de uma hortênsia enquanto você abre a sua mente aos impulsos criativos de um grande magnata editorial.
Adam oluyorsun. İlaçları bıraktığın anda okuldan atılıyorsun.
Para com as tuas pílulas, tu és expulso.
Sen de şakacılığı da hiç elden bırakmıyorsun ha?
Vejo que continua com o senso de humor intacto!
Bırakıyorsun. Nasıl yapılacağını bildiğin şey bu senin.
É o que sabe fazer.
Nereye götürdüğünü sanıyorsun p-a-s-t-a-y-ı?
O que vais fazer com esse b-o-o-o-l-o-o?
- Sen bırakan birisi değilsin. - Peki bunu nasıl açıklıyorsun?
Então, como explica isto?
Serbest bırakılıyorsun dikkatli ol.
E vai ser libertado, por isso, mantenha-se em segurança.
Kardeşime bunları yapan o aşağılık heriflerin yanına bırakacağımı mı sanıyorsun?
'Achas mesmo que vou permitir que aqueles cabrões façam isso à minha irmã? '
Bu yüzden bu dogmaya sıkıca sarılıp onları, kendi kararlarını almaya bırakıyorsun.
Ainda te agarras a este dogma de deixá-los tomar as decisões.
Yani bana katılıyorsun, ilaçlarını bırakmış mı?
Então concordas que ela não anda a tomar a medicação?
Kardeşim, hayatına nasıl devam etmeyi planlıyorsun bilmem ama ben bırakıyorum artık.
Meu, não sei o que pensas fazer no futuro e tal, mas eu estou farto desta merda.
Eski akıl hocam Pat O'Brien bıyığını kestikten sonra onunla olan tüm ilişkilerimi kesmemin kolay olduğunu mu sanıyorsun?
Achas que foi fácil para mim cortar relações com o meu mentor, Pat O'Brien, depois de ele ter rapado o bigode?
B., bunu nasıl yapıyorsun?
Como fazes?
Tek bir kızıl saç bile bırakmayacak kadar doğal kızıl olduğunu sanıyorsun?
Acha mesmo que nasceu para isso, que não deixaria para trás um único fio de cabelo ruivo?
İsa Mesih'in kefaret lütfuyla vaftiz ediliyorsun ve bütün geçmiş günahlarından kurtulup bizim için hazırladığı dünyada yerini almak için özgür bırakılıyorsun.
Com este sinal és ungida com a Graça da Expiação de Nosso Senhor, Jesus Cristo. Absolvida de todos os erros do passado. E livre para ocupares o teu lugar, no mundo que Ele preparou para nós. "
Bu saçmalıkların sayesinde o işi bırakacağımı sanıyorsan, o konuda da yanılıyorsun.
E se achas que os teus disparates me vão obrigar a desistir do emprego, então também estás enganada quanto a isso.
Her hafta çek bırakmak sorun değil. Ed McMahon gibi. Ama nasıl olduklarını bilmek istiyorsan niye gidip kendin bakmıyorsun?
Escuta, eu não me importo de entregar cheques todas as semanas, estilo o Ed McMahon... mas se queres saber como eles estão, porque não vais lá ver pessoalmente?
Şey, 40 yaşındasın, 5 yıl içinde sadece iki raund dövüştün, ve bir bıçakla yaralanıyorsun.
Tens 40 anos, combateste dois rounds em cinco anos, e recuperas de uma facada.
Sen ne akla arenada kılıçlarını bırakıyorsun?
O que havia no teu cérebro? Soltar as espadas na arena...
- Bizi ölüme bırakman daha kolay. - Yanılıyorsun.
- É mais fácil deixarem-nos morrer.
Yanılıyorsun, ben zaten mutluyum. Bu yüzden beni rahat bırak.
Sou feliz, por isso estás enganado, logo deixa-me em paz.
Kılıbıklık yapıp hemen eve kaçıyorsun.
E ele vai a correr para casa com medo da mulher.
Adamı tanıyıp tanımadığını ya da onda nasıl bir izlenim bıraktığını hatırlamıyorsun bile.
Nem te lembras se o conheces, ou como foram as coisas com ele.
Serbest bırakılıyorsun.
Vai ser libertado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]