Dediğinde Çeviri Portekizce
993 parallel translation
Babam evet dediğinde de annem hayır diyor.
E quando o meu pai dizia sim, a minha mãe dizia não.
Tek diyebileceğim efendim, Napolyon, "Bir ordu midesinin üzerinde yürür." dediğinde...
Napoleão disse,'um exército que marcha com a barriga...'
Yüzle bir yerlere gelinmez dediğinde haklıydın.
Tens razão ao dizer que não chegamos lá pela cara.
"Bence o biliyor, Eben" dediğinde oradaydım.
Foi ali onde me disse, "Creio que Ele sabe, Eben".
Bir daha bana aç gözlü dediğinde isteseydim bunu yapabileceğimi hatırla.
Quando me chamares ganancioso, lembra-te... do que podia ter feito se quisesse.
Bu dediğinde samimiysen silahımı geri verirsin.
Se estás a falar a sério, devolve-me a arma.
Fakat biri Fransız edebiyatı dediğinde akla ilk gelen kişi konusunda durup düşünmeniz gerekir.
Então, há que parar e pensar. Mas, se alguém menciona a França, quem aflora de imediato à mente?
Arkaya gidin dediğinde gidin. Ben de size koca bir öpücük vereyim!
Se ele manda para a retaguarda, vá para a retaguarda, querida, e dou-lhe um grande beijinho!
- Grundy onun Missouri'de haydutluk yaptığını dediğinde duydum.
- Porque não? Ouvi o Grundy dizer que ele era um salteador na fronteira do Missouri.
Evlenmeliyim dediğinde keyfim yerine geldi
" dizendo quero e devo casar, É um capricho meu agora...
Schwiefka'nın suratını görmeliydin. William ona, bir dakika sonra sana geleceğim dediğinde.
Devias ter visto a cara do Schwiefka... quando o Williams lhe disse que ia tratar dele.
Bunu dediğinde...
Ele poderia ser...
"Hamlet, yumuşak bir Altın Post için yanıp tutuşuyorum." dediğinde, doğal olarak istediğini bulmaya yelken açtı.
"Hamlet, tenho uma terrível ânsia por um Velocino de Ouro macio." Por isso, logo partiu navegando para o encontrar.
Çünkü, güzelim dediğinde doğruydu.
Porque quando disse que era bonita... era verdade.
Ama bu kız hiç evlenemiyecek dediğinde de haklıydın.
Talvez tenha razão quando disse que ela nunca faria isso.
- Bayan Helm, acaba mahkum "Onu öldürdüm." dediğinde kimden söz ettiğini biliyor muydunuz?
- Sra. Helm, quando o acusado disse "Eu matei-a", você sabia a quem se referia?
Sonra da Steve ona yalancı dediğinde, orada öylece durup hiçbir şey yapmadı.
Depois ficou lá parado, quando Steve o chamou de... mentiroso sem fazer nada.
Hiçbir anlaşmadan kaytarmadım dediğinde sana inanmıştım.
Acreditei quando disse que nunca deixou de honrar um contrato.
Ama yargıç asalım dediğinde şaşırıp kaldı.
Mas quando o juiz disse para o enforcar, pareceu surpreendido.
Patron biri için "düğmeye basın" dediğinde, düğmeye basardım.
Quando o chefe diz para eliminar uma pessoa, eu elimino.
Hemşire Falconer "İsa için tokalaşın" dediğinde, koro şarkı söylemeye başlıyor.
Quando a irmã Sharon diz "Um aperto de mão em nome de Jesus", o coro canta.
Bert Cates sana "Tanrı insanı yaratmadı, insan Tanrıyı yarattı" dediğinde neler hissettiğini anlat mahkemeye.
Descreva para o tribunal, os seus sentimentos mais íntimos quando Bertram Cates lhe disse : "Deus não criou o homem, e sim o homem que criou Deus"
"Bak ufaklık buna beton derler. Dünya bundan ibarettir" dediğinde mi?
"Ouve, rapaz, isto é concreto, é disso que o mundo é feito, de concreto."
Okula gidiyorum dediğinde ben sana inanıyorum.
Eu acredito quando dizes que vais à escola.
Her "yaşlı kadın" dediğinde 100 yen vermeye söz vermiştin.
Prometeste pagar 100 yen de cada vez que falasses da tua idade.
Ailesi ona Küçük Kurt dediğinde onu tanımıyormuş.
Os pais não sabiam o que surgiria quando lhe deram o nome Lobino.
Sevgili köpekleriniz için... ve Liliad kalite demektir. Yani köpekleriniz woof woof " dediğinde... - Onu Liliad ile besleyin, klasik köpek maması.
Iliad é qualidade, então, quando ele latir dê a ele lliad...
Onlara gül dediğinde gülerler.
Dizemos-lhes para rirem e riem.
Ağla dediğinde ağlarlar.
Dizemos-lhes que chorem e choram.
Sürün dediğinde sürünürler.
Dizemos-lhes para andarem de quatro e andam.
Spangler peşimizden gelecek dediğinde haklıydın.
Acertou quando disse que o Spangler viria atrás de nós.
Son derece nefis, dediğinde ne demek istemiş olursun?
Que quer dizer quando dizem que é mesmo maravilhoso?
Bence McIntyre'ın dediğinde doğruluk payı var.
General, acho que há alguma verdade no que o Mclntyre contou.
Ama yalan makinesi kadını öldürmedim dediğinde doğru söylediğini gösterdi.
O verificador mostrou que ele falou a verdade, ao dizer que não a matou.
Bu sadece hatırlamıyorum dediğinde doğruyu söylediğini gösteriyor.
Isso só prova que ele diz a verdade, ao dizer que não se lembra.
Blanche bana "Ne zaman yersin?" dediğinde, "Bilmem, tokum," derdim.
Dizia a Blanche que não tinha vontade de jantar.
Minaralı Vian'lar, Bones'un ölüme terk edin dediğinde buna izin vermedik.
Os vianos exigiram que deixássemos o Bones morrer e não o permitimos.
Hoşçakal dediğinde hepsinin alt üst olduğun tahmin ediyorum.
Suponho que quando se despediu todas choraram?
Yani "Merhaba, merhaba" dediğinde dört "mochi" mi oluyor?
Então se disser "alô, alô" é "moshi moshi, moshi moshi"?
Sen son kez eminim dediğinde, iş bir polisin ölümüyle bitmişti.
Da última vez que tiveste a certeza acabámos com um polícia morto.
"Kulüp" dediğinde, bir golf kulübü ya da bir sağlık kulübünü kastettiğini sanmıştım. Mımm.
Quando falou em clube, pensei que fosse um ginásio.
Oh. "Çay" dediğinde, şu küçük sandviçlerden başka bir şey olmayacağından korkuyordum.
- Sim. Como falou em lanche, pensei que íamos comer umas sandes.
Hayır. Şey, hoşça kal dediğinde kendisi öyle söylemişti.
Ele mesmo o disse quando se despediu.
O tütüncü kadını gördüğünde, ne kadar tombul olursa olsun nasıl kendinle oynamazsin ki, şey dediğinde :
Como é possível não nos tocarmos a ver aquela tabaqueira tão bem fornecida como é. a dizer :
Bu yüzden Frank Buck "Ha, Ha!" dediğinde onlar "Eurgh, Eurgh!" der.
É por isso que quando o Frank Buck faz "Ah", eles fazem "Beah".
* Ve sana ihtiyacım var dediğinde *
And when she says I need you
Brian turneyi iptal ediyorum dediğinde bunu aşağılayıcı veya cezai bir şekilde kastetmedi tatlım.
Quando eu disse que a turnê está cancelada não foi de uma forma pejorativa ou punitiva, querido.
Bir adam diğerine, "Bugün savaş oyunu oynayalım" dediğinde herkes ölür.
"Já sei o que vamos fazer hoje - vamos brincar às guerras.", toda a gente morre.
"Gel yanıma" dediğinde, tek yapmam gereken yanına gelmek.
E, quando me chama, eu venho.
... dediğinde irikıyım olan adam yanına gitmiş ve şöyle demiş :
"quero um café bem quente e açucarado", o tipo duro, vai até ele e diz :
"Aman tanrim" dediginde, herhangi birsey mi hatirlamistin?
Quando disseste "Oh, Meus Deus", reconheceste algo?