English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ K ] / Kaybedecek zaman yok

Kaybedecek zaman yok Çeviri Portekizce

223 parallel translation
" Ama kaybedecek zaman yok.
" Mas não há tempo a perder.
Kaybedecek zaman yok.
Não há tempo.
Kaybedecek zaman yok.
Não há tempo a perder.
Kaybedecek zaman yok.
Não podemos perder tempo.
Öyleyse kaybedecek zaman yok.
Então, não há tempo a perder, pois não?
Çabuk ol. Kaybedecek zaman yok.
- Inspector, acho que lhe devia...
Kaybedecek zaman yok.
Não há um minuto a perder.
Majeste, kaybedecek zaman yok.
Não há um minuto a perder!
Pekala başçavuş, kaybedecek zaman yok.
Muito bem, primeiro-sargento, não há tempo a perder.
- Kaybedecek zaman yok.
- Não há tempo a perder.
Kaybedecek zaman yok, efendim.
Não há tempo a perder, meu senhor.
Kaybedecek zaman yok, efendim.
Não há tempo a perder.
"Kaybedecek zaman yok."
"Não há tempo a perder."
Pekala, kaybedecek zaman yok.
Pois, não há tempo a perder.
KAYBEDECEK ZAMAN YOK DANIŞMA MERKEZİ
CENTRO DE ACONSELHAMENTO NÃO HÁ TEMPO A PERDER
KAYBEDECEK ZAMAN YOK
NÃO HÁ TEMPO A PERDER
KAYBEDECEK ZAMAN YOK
NÃO HÀ TEMPO A PERDER
- Hayır, "Kaybedecek zaman yok."
- Não. "Não há tempo a perder."
- "Kaybedecek zaman yok!"
- "Não há tempo a perder!"
- "Kaybedecek zaman yok!"
- "Não há tempo a perder."
"Kaybedecek zaman yok."
"Não há tempo Toulouse."
- "Kaybedecek zaman yok."
- "Não há tempo Toulouse."
- Kaybedecek zaman yok.
- Não há tempo Toulouse.
- Hayır. Kaybedecek zaman yok.
- Não. "Não há tempo Toulouse."
Kaybedecek zaman yok! "
Não há tempo Toulouse! "
Neyse kaybedecek zaman yok, başçavuş.
Seja como for... Não há tempo a perder, meu primeiro-sargento.
Pekala MacDonald, kaybedecek zaman yok.
Muito bem, MacDonald, não há tempo a perder.
- Evet, kaybedecek zaman yok.
Já não é preciso atrasar mais.
Kaybedecek zaman yok.
Despachem-se, estamos com pressa.
- Kaybedecek zaman yok.
- Näo podemos perder tempo, vamos.
Ah, Sir James, bu saatte çağırdığım için kusura bakmayın, ama kaybedecek zaman yok.
Perdoe o avançado da hora, Sir James, mas não há tempo a perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
Venha. Não há tempo a perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
Vamos, anda logo!
Kaybedecek zamanımız yok.
Näo temos tempo a perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
Não temos tempo a perder.
Kaybedecek zamanımız yok, hemen atınıza binerseniz bizi memnun etmiş olursunuz.
Não temos tempo a perder, por isso prepare-se.
Kaybedecek fazla zamanın yok.
Tem algum tempo.
- Lütfen, kaybedecek zamanımız yok.
Por favor Eleanora, não há tempo a perder.
Buraya iş için geldiğimi biliyorsun. Kaybedecek zamanım yok.
Sabe que eu estou em negócios e não tenho tempo a perder.
Şimdi kaybedecek zamanımız yok.
Não há tempo a perder.
Kaybedecek zamanımız yok, beyler.
Não temos tempo, a perder homens.
Acele edin, kaybedecek zamanımız yok.
Rapidamente, não há tempo a perder!
Kaybedecek fazla zamanımız yok.
Não temos muito tempo para perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
Não há tempo a perder.
Kaybedecek zamanımız yok.
Não vamos perder tempo.
Kaybedecek zamanımız yok.
Não é o momento para matar.
Kaybedecek zaman yok.
E tem de ser rapidamente.
Kaybedecek zamanım yok!
Não tenho tempo a perder, Brytag.
Seninle konuşarak kaybedecek zamanım yok!
Não tenho tempo a perder contigo!
Kaybedecek zamanımız yok. Mektup nerede?
Não há um momento a perder!
Teşekkür ederim, Kaybedecek hiç zamanımız yok.
Vamos, Jasper.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]