Ne kadar iyi Çeviri Portekizce
4,691 parallel translation
Annem, Albayı ne kadar iyi saklarsak saklayalım beni senin hakkında uyarmıştı.
A minha mãe avisou-me que ias descobrir. Não interessava o quão bem escondêssemos o Coronel,
Bir değeri var mı bilmiyorum ama sadakatinden ve ne kadar iyi iş çıkardığından bahsettim. Ona hatırlatmama gerek yoktu ya zaten.
Vale o que vale, mas falei-lhe da sua lealdade e de como é boa nas suas funções, não que ele precisasse de ser relembrado.
Wayne McNut'ı ne kadar iyi tanıyordun?
O quão bem conhecia o Wayne McNut?
Bunun ne kadar iyi hissettirdiğini biliyor musunuz?
Fazem a mínima ideia o quão bom sabia?
- Bir gece de olsa izin yapabilmenin ne kadar iyi bir his olduğunu biliyor musunuz çocuklar?
- Nem imaginam como é ter finalmente uma noite de folga, certo, rapazes?
Seni ne kadar iyi tanıdığımı unutuyorsun.
Esqueces-te como te conheço tão bem.
Ne kadar iyi arkadaş olduğumuzu oynamamandan emin olmam gerek.
Preciso de garantir que não dizes como temos sido bons amigos.
Çinliler, muhtemelen gayet iyiler, ama ne kadar iyi olabilirler ki? "
Eu pensava, tipo, ok, os chineses são provavelmente muito bons, mas o quão bons podem eles ser?
Ne kadar iyi oldukları inanılmaz.
É inacreditável o quão bons eles são.
EHOME, üssünü ne kadar iyi koruduğuyla biliniyor.
Os EHOME são conhecidos por saberem defender muito bem a sua base
Ben sadece siz vurulduktan sonra yaptığımız ameliyatta beraber ne kadar iyi olduğumuz göz önüne alınırsa benim için tavsiye mektubu yazmayı tekrar düşünür müsünüz diye merak etmiştim.
Estava a pensar... Como trabalhamos bem na cirurgia, juntos, depois de ter sido baleado... Se poderia reconsiderar em escrever-me uma carta de recomendação.
Binbaşı Balleseros'u ne kadar iyi tanıyorsun?
Conhece bem o Major Balleseros?
- Sarah Craber'ı ne kadar iyi tanıyordunuz?
Conhecia bem a Sarah Craber?
Ne kadar iyi tanısan da, tanıdığını düşünsen de, Hannibal'ı sen de tanımıyorsun.
Mesmo que julgues que conheces o Hannibal, também não o conheces.
Ne kadar iyi olduğunu öğrenin.
Descubram até que ponto.
İntikam almakta ne kadar iyi olduğumu söylemiş miydim?
Já disse como sou bom com vinganças?
Tüm hayatı boyunca çabaladığı kariyerini kaybetmek üzere olan biri ne kadar iyi olabilirse artık.
Quem é que fica bem quando se está a perder a carreira de uma vida?
Ne kadar iyi olduğumu göstermek için 10 bin örnek versem yeter mi?
Dez mil exemplos, será suficiente?
Bende tam kafadan kontak bir kundakçının yangın bombası yaparak ölmek için kafasının ne kadar iyi olduğunu düşünüyordum.
Achava que as hipóteses de morrermos com uma bomba artesanal ainda não eram suficientemente grandes.
Ne kadar iyi hissettirdiğini hayal edebiliyor musun? Elindeki her şeyi almanın kurduğun her şeyi yıkmanın ve bizzat ruhunu günbegün yiyip bitirmenin?
Consegues imaginar como sabe bem em ficar com tudo o que tens, destruir tudo o que construis-te, e consumir a tua grande alma?
Ne kadar iyi görünümlü olursa olsun hiçbir adam için eyalet sınırlarını aşmaz.
Nunca levei uma mala para fora do estado por causa de um homem, por muito bonito que ele fosse.
Harold bana ne kadar iyi bir ajan olduğunuzu söyler hep.
O Harold estava a contar-me que você é uma boa agente.
Hep ne kadar iyi olduğunuzu duyuyordum.
Eu sempre ouvi falar sobre o quão boa eras.
- Ne kadar iyi olduğumu biliyorsun.
- Sabes como sou boa.
Ne kadar iyi görünüyorlar.
Eles estão bem.
Onu ne kadar iyi tanıyorsun?
Quero dizer, o quão bem o conheces?
Ne kadar arasam da sizin kadar iyi bir Sensei bulamazdım. Veya baba.
Não podia ter tido um Mestre melhor... ou pai.
- Ne kadar az bilirsen o kadar iyi.
Quanto menos souberes melhor.
Clay Elena'yı ısırdığı zaman. Durumun ne kadar savunulmaz olabileceğini herkesten iyi anladı.
E ele entendeu melhor que ninguém o quão insustentável aquela situação se poderia tornar.
Olmaz. Ne kadar az şey bilirlerse o kadar iyi.
Quanto menos elas souberem, melhor.
Ne kadar iyi arkadaşların var.
Tens amigos muito simpáticos.
Ne kadar çok öldürürsen o kadar iyi hissedersin.
Quanto mais matares, melhor te irás sentir.
Ne kadar az öldürürsen o kadar az iyi hissedersin.
Quanto menos matares, menos bem te irás sentir.
Normal hayatınıza ne kadar erken dönerseniz o kadar iyi olur.
Quanto mais rápido voltarem ao trabalho normal, melhor.
Evet, şu anda gerçekten en iyi günlerinde ama bu ne kadar sürecek?
Sim. Ele está de óptimo humor, mas, durante quanto tempo?
Onları ne kadar iyi tanıyorsunuz?
- Que tão bem a conhecem?
Teslim ettiğin adamın Metas için ne kadar önemli olduğunu herkesten daha iyi biliyorsun.
O homem que entregaste, sabes melhor do que ninguém, o quão importante ele é para os "Metas".
Ne kadar belirgin olursa o kadar iyi.
Quanto mais específico, melhor.
Ne kadar sarhoş olursan o kadar iyi bahşiş verirsin.
Quanto mais bêbado, maior a gorjeta.
Her ne kadar bu sırada benim kadar iyi görünmeyecek olsan da Tanrı biliyor ya, benden daha başarılı olacaksın.
Farás um trabalho muito melhor do que o meu, mas não terás tão bom aspeto a fazê-lo.
Zo, sekiz tane tahta kalas. Ne kadar esnek olursa o kadar iyi.
Zo, oito tábuas, o mais flexíveis possível.
Her ne kadar kaliteli viskinin tadını çıkarmış da olsam genç Aaron'un ölüm çığlıkları kulağımızda son intikam davranışının bizimle bir devri kapatıp yenisini açtığını bilerek bir sonraki içkimizin tadının çok daha iyi olacağından eminim.
Embora goste do teu uísque de qualidade, estou confiante de que a nossa próxima bebida será ainda melhor, com os sons moribundos do jovem Aaron nos nossos ouvidos, além de que o teu acto final de vingança nos trará paz de espirito - e um novo começo.
Şimdi tek besin kaynağıyla içeri kapandığına göre en iyi arkadaşından beslenmeden ne kadar dayanabilirsin?
Agora que estás preso com apenas uma fonte de alimento, quanto tempo vais aguentar até te alimentares do teu melhor amigo?
Sana tamamen katılıyorum ama ne kadar aptal olduğunla ilgili Lucy ile konuşsan daha iyi olur sanırım.
Concordo totalmente contigo. Mas fala com a Lucy sobre o palhaço que és. Vou andando.
Ama gittiğinde ne kadar üzüldüğümü iyi hatırlıyorum.
Mal me recordo dele. Mas lembro-me muito bem... a dor que me causou quando partiu.
- İyi, tamam. Ne kadar kalacaksın?
Quanto tempo vai ficar?
Ne kadar savunmasız durumdayız? İyi misiniz Yüzbaşı Alden?
Os quão vulneráveis nós somos? Está bem, Capitão Alden?
Ne kadar az bilirsen o kadar iyi.
Quanto menos souber, melhor.
Ve ne uğruna olursa olsun yapacağım, iyi askeri oynayacağım ve kürsüde dikileceğim ve onun yanında uyuyacağım, o canavarı aşağı indirmek ne kadar zaman alırsa alsın.
Vou fazer o que for necessário. Vou ser um bom soldado e vou ficar naquele pódio, a dormir ao seu lado durante quanto tempo for preciso... para destruir este monstro. - A começar com isto.
Dostum, alınma ama, ne kadar az bilirsen, o kadar iyi olur.
À minha vida, da qual, sem ofensa, quanto menos fizeres parte, melhor.
Her ne kadar koroya zarar verecek olsa da Devon ve Stet diğerlerine iyi bir örnek olacak.
Prejudicará o coro, o Devon e o Stet têm de servir de exemplo.
ne kadar iyisin 19
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19