English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ R ] / Rahatsız

Rahatsız Çeviri Portekizce

21,851 parallel translation
Hayır, rahatsız ettiğim için üzgünüm. Üzgünüm.
Não, desculpa ter-te incomodado.
Bence annem beni Judy King'i döverken gördüğünde hiç rahatsız olmaz.
Acho que a minha mãe não se importaria, se eu batesse na Judy King.
Seni rahatsız etmez değil mi?
Não te importas, pois não?
İşten eve dönerdik ve daha gelmeden soyunmaktan rahatsız olmazdık.
Chegavamos a casa do trabalho e nós... nem perdiamos tempo a tirar a roupa.
Biliyor musun, bunun hakkında konuşmak beni rahatsız ediyor.
Não gosto muito de falar sobre isto.
Yemek seni rahatsız mı etti?
Aquilo bateu-te muito?
Kıyametten önce oluşan tutulma ile ilgili rahatsız edici miktarda bilgi var.
Um número perturbador de referências a uma ocultação que precede um apocalipse.
İnsanlar tarafından rahatsız edilmekten ve bir şeylerin istenmesinden nefret ederim...
Odeio que me incomodem e que me façam pedidos.
Bu yaptığının ne kadar rahatsız edici olduğunu farkında mısın?
Sabes como isso é ofensivo?
Hayır, onu işteyken rahatsız etmeyelim.
- Não! Não quero incomodá-lo no trabalho.
Neden riske giren sahtekarlıkları rahatsız ediyorsun?
Para quê?
Ve bizi gerekli olmadığı sürece rahatsız etmeyin.
E não me incomodem, a menos que seja necessário.
Rahatsız ettiğimiz için özür dilerim ama dün giydiğiniz takım elbiseyi görmek isterim.
Bem, peço desculpa por perturbar mas eu gostaria de ver o terno, que você estava usando ontem. Sim, sim, claro.
Döllenmeden beri herhangi bir rahatsızlık yaşadınız mı?
Teve algum desconforto desde a inseminação?
Bizi rahatsız etmiyor mu yani bu?
Agora a filha dele vai morrer e não nos importamos com isso?
Çocukların buraya tekrar gelmesi seni rahatsız eder mi?
Não te importas que os miúdos voltem aqui?
Vietnam güney sınırımızda bizi rahatsız etmeye devam ediyor.
O Vietname continua a atacar-nos pelas nossas fronteiras meridionais.
- Rahatsız edici bir his.
É desconfortável.
Rahatsız oldum.
Não me sinto confortável com isto.
Kimse rahatsız etmeyecek bizi.
Ninguém vai incomodar-nos.
Geçen akşamki yemekte sizi rahatsız etmemeliydim.
Não te devia ter interrompido enquanto jantavas.
Boktan hayatının benim suçum olduğuna dair beni rahatsız etmek için mi?
Vieste incomodar-me porque te dei cabo da vida?
Küçük maymun horozlarımı dolaştırırken Mingo'yu rahatsız ediyor.
O que é que ele fez, "Massa"? O pequeno desgraçado continua a aborrecer o Mingo, a incomodar as minhas aves.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
É o Oscar. - Peço desculpa pelo incómodo.
- Sigaradan rahatsız mı oldun?
- O fumo incomoda-te?
Ama nihayetinde etrafındaki herkes senden rahatsız olmaya başlayıp bahaneler üretir ve bağlarını koparır.
Mas a certa altura... Deixam de gostar de estar contigo. Inventam desculpas, afastam-se...
Seni rahatsız etmemelerini söyledik.
Deixamos avisados para que não te perturbem.
Sırf rahatsız oluyorsun diye her şeye boyun eğemezsin.
Como queiras. Olá, beleza. Olá, lindo.
Rahatsız ettiğimiz için çok özür dileriz. Yok yok, sizi böyle eli boş göndermek istemem.
Não quero que saiam de mãos a abanar.
Seni rahatsız eden o adamı tanıyor muydun?
O tipo que estava a incomodá-la... Conhecia-o?
Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz Sayın Hâkim ama bir arama izni talebimiz var ve tarafsız biri tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.
- Desculpe incomodá-lo, Meritíssimo, mas temos uma declaração para um mandado de busca que precisa de olhar imparcial
Her iki halde de Hitler'i umursuyor hali yok ki bu daha rahatsız edici bir durum.
Não parece que se importe muito com o Hitler, o que ainda é mais intrigante.
Hükümetin iletişimi engellemek için gösterdiği tüm çabalara rağmen, Kararlı bir bloger kordonun içindeki rahatsız edici koşullara dair, içeriden görüntü elde etmeyi başardı. Bu durum ülke genelinde halkın öfkesini daha da arttırdı.
Apesar dos esforços do Governo para cortar as comunicações, um "blogger" determinado conseguiu revelar as condições perturbadoras no interior do cordão de Atlanta, aumentando a indignação pública por todo o país.
Görüntüler rahatsız edici olabilir.
Avisamos o telespectador da violência das imagens.
Artık yanında ben olduğum için seni rahatsız etmeyecekler.
Agora estou aqui, então, eles não irão incomodar-te mais.
Seni rahatsız etmek istememiştim.
Não quis incomodá-lo.
O rahatsız anı kaçırmanı istemem.
Não quero que percas esse momento desconfortável.
İyi geceler Rose. Bu saatte rahatsız ettiğimiz için kusura bakma.
Boa noite Rose. desculpa vir incomodar tarde.
Efendim, avukat tanığı rahatsız ediyor.
Meritíssima, a doutora está a atacar a testemunha. Se ela não tem perguntas,
- Annalise hâlâ rahatsız yani bir şey söylediyse...
A Annalise ainda está doente, se ela disse algo...
Birkaç soru cevaplamaktan rahatsız durmuyor, değil mi Nate?
Ele não parece importar-se de responder a umas perguntas.
Eminim rahatsız olmaz.
Tenho a certeza de que não se vai importar.
Rahatsız edilmek istemiyor.
Ela pediu para não ser incomodada.
Rahatsız edilmek istemiyor.
- Ela pediu para não ser incomodada.
Rahatsız edici şeyler.
Coisas que achei perturbadoras.
Hem seni rahatsız eden nedir kardeşim?
O que é que te anda a preocupar, mano?
Rahatsız ettiğim için kusura bakmayın.
Desculpe o incómodo. Tenham uma estadia agradável.
Şimdi, usulünce ya da rahatsız edici olsun veya olmasın bu akşam televizyona çık ve tüm ülkeye her şeyin kontolün altında olduğunu söyle.
Isto pode ser feito de forma ordenada ou pode tornar-se muito desagradável. Mas você tem de comparacer hoje na TV, e transmitir ao país que você está a assumir o controlo.
Seni rahatsız etmeyeceğiz.
Não a vamos perturbar.
Sevgi ile ilgili yazdığın paragraf beni rahatsız etti.
Aquele parágrafo que escreveu sobre o amor deixou-me desconfortável.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- Sim, senhor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]