English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sta

Sta Çeviri Portekizce

2,781 parallel translation
Yine ne istiyorsunuz köpekler? Ne barışta rahat verirsiniz insana, ne savaşta.
Que tendes vós, seus vira-latas, que não gostam de paz nem de guerra?
İlk bakışta birbirinden ayırmak zordur.
À primeira vista, é difícil distingui-los, não é?
Bayan Preston'ı ne kadar iyi tanısınız?
Há quanto tempo conhece a Sta.
- Bayan Preston, bizimle gelmeniz gerekiyor.
Sta. Preston, tem de vir connosco. - Porquê?
Ben aldığımda satışta değildi ama!
Não estava à venda quando eu o comprei!
İlk bakışta, kedi kız zerafeti ile sizi etkilerim. "Göze çarpan ya da göz kamaştırıcı biri değil!" derseniz de doğru söylemiş olursunuz.
O olhar para mim, denuncia toda uma flexibilidade juvenil e aparência felina, que você correctamente avaliará de que não me destaco nem me misturo.
- Mayısta dördüne girdi. İkizler burcu.
Ele fez 4 anos em Maio.
Kumandan, ilk bakışta benzerlik çok çarpıcı.
Vossa Alteza, à primeira vista a semelhança é chocante!
- Bir bakışta notunu veririm ben adamın.
Percebo estas coisas muito depressa.
John McGuinness hala buradaki en hızlı isim 100 yıl önce başlayan ilk yarışta ortalama hız 38 mildi
John McGuinness ainda é o homem mais rápido da pista. há 100 anos atrás, a primeira prova foi vencida a apenas 61 Km / h
En ufak bir yanlışta sonsuza dek görüşmeyi kesecekti.
Que à menor escorregadela, se afastaria definitivamente dele.
Satışta bile değildi.
Nem sequer estava em saldo. Olhem só para mim.
Çıkışta buluşalım.
PASSO AÍ NA SAÍDA.
Patronuna babam Dr. Dalrymple'ın cuma günü bu eve büyük bir bağışta bulunacağını ve parayı ona kendim getireceğimi söyler misin?
Pode dizer ao seu patrão, que o meu pai, Dr. Dalrymple, prometeu uma grande doação ao Centro Comunitário na sexta e eu própria lhe levarei o dinheiro.
Bu bağırışta ne böyle?
Para que eram os gritos?
Gibi bir şey. Belki de Prodi-G'nin yeteneğini bir bakışta anlamıştır.
Ele deve ter me reconhecido e ao meu talento e sabia quem o Prodi-G era.
Ve işte geliyor, şimdi sıra büyük atlayışta!
E aqui vai ela agora, a chegar ao grande Booter!
Bu atlayışta büyük cesaret var!
Alguma maior amplitude sobre este salto!
Savaş Dulu ve Yetimleri Fonu'na cömert bir bağışta bulunacak.
Ele fará uma doação anónima às Viúvas e Órfãos de Guerra.
İlk atışta işini bitirdim.
Consegui no primeiro tiro.
İlk bakışta aşırı normal görüntü Sevdiği şey : Siyah top
"Alienígena Homem de Negro tem um aspeto normal, adora a bola preta"
İlk atışta 7 ve 11 kazanan numaralardır.
Um sete e um onze no primeiro lançamento ganha.
2, 3 ve 12 ilk atışta kaybeder.
Dois, três e doze perdem no primeiro lançamento.
Yarınki yarışta uydumuz çevrimiçi olacak, Bay Frank.
O satélite para o lançamento de amanhã, está online, Sr. Frank.
Yarışta kim sona kalırsa tarayıcıya erişmek için sadece üç saniyesi olacak. Yoksa...
Quem estiver em último lugar, tem apenas três segundos para alcançar o scanner ou :
Tıbbî Sağlık Gereçleri Kurumu, Senatörün seçim kampanyasına büyük bir bağışta bulunmuş.
Vou lá. A União de Equipamentos Médicos fez uma generosa contribuição para a campanha de reeleição da Senadora.
Büyük açılışta burada ol.
Vem à nossa grande inauguração.
Bayanlar ve Beyler, Malina Birch tekrar şahlandı yarışta.
Senhoras e senhores, Malina Birch está de volta.
Bazen avlarını birkaç sıçrayışta sinsice izliyorlar sonra da aniden atılıyorlar.
Às vezes espreitam a presa por turnos, depois, então, atacam.
Ve bunun en büyük hikayesi de ne olursa olsun.. dışta kalan
O grande fenónemo de Água fria é o seu médio Scott Murphy. Criado por uma mãe solteira que trabalha numa fábrica. Foi recentemente apelidado de sr.futebol.
Sana ilk bakışta anlar demiştim.
Disse que ela ia ver de primeira.
Her ünlü sporcunun yaptığı gibi bir bağışta bulunmak istiyorum.
E, tal como um atleta famoso, quero contribuir para uma caridade.
ASES'i düşünüyorum.
Estou feliz em compartilhar que estou a pensar em STA.
Ya da giriş veya çıkışta yakalamak.
Ou apanhá-lo na entrada ou saída.
Arka çıkışta bir muz kabuğuna basıp kaydım.
Escorreguei numa casca de banana no caminho de volta.
Bu kitabın kopyalarını aradığımızı duyurduğumuzda bu arayışta yalnız olmadığımızı öğrendik.
Quando dissemos que estávamos à procura de cópias do livro, descobrimos que não éramos os únicos.
- Atışta ne kadar iyisin?
Quão boa és a disparar?
O yarışta da üçüncü olmuştu.
Ficou em terceiro lugar nessa corrida.
Şu an satışta.
Já está à venda.
Tek bakışta seni öldürecek olan patronlardan.
- Do tipo que te mata com um olhar.
Çıkışta arabama doğru ilerlerken bir yandan da mırıldanıyordum.
Quando terminou, ao atravessar o parque em direcção ao meu carro, ainda a cantarolava.
Çıkışta alışveriş merkezine gitmek ister misin?
Queres ir ao Centro Comercial?
Bundan üç hafta sonra estonyada az bilinen bir yarışta öldü
E morreu 3 semanas depois numa pequena corrida na Estónia.
Guy Martin, motoru gitti ikinci yarışta Guy motoru yüksek devirde kullandı ve motoru iflas etti
Guy Martin, o motor foi-se. Na segunda corrida, Guy puxa demais pela mota e rebenta o motor.
Yolun kalan kısmı ise kuru Görüş net yarışta 4. tur
boa visibilidade, Quatro voltas de corrida.
- Yeni görevli tamamını ıskartaya çıkartmışta.
O novo empregado tinha-os colocado pela ordem errada.
Birisi belli bir kişi için bağışta bulunduğunda kurallar değişir.
Bem, as regras mudam se alguém quiser doar um rim a um indivíduo específico.
Bizi mutlu eden pek çok şey vardır arkadaşlarımıza birşeyler pişirmek güzel bir kahkaha birilerine bağışta bulunmak.
Há muitas coisas que nos dão prazer... Cozinhar para os nossos amigos... Dar uma boa gargalhada...
Sıradan bir kadının yarışta galip gelebileceği hiç aklına gelmiş miydi?
Alguma vez te ocorreu que uma simples mulher poderia vencer-te?
Sıradan bir kadının yarışta galip gelebileceği hiç aklına gelmiş miydi?
Já te ocorrera que uma mulher te podia ganhar?
Bu yarışta olduğumuzu ve elimizde neler olduğunu onlara göstereceğiz.
Certifiquem-se de que iremos recuperar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]