Tüm bildiğim bu Çeviri Portekizce
293 parallel translation
Onun hakkında tüm bildiğim bu, çünkü konuklarımızın işine burnumuzu sokmayız.
É tudo o que sei sobre ela, porque não espiamos os nossos hóspedes.
Tüm bildiğim bu kadar, Bob.
Não sei mais, Bob.
O gerçek bir erkek, tüm bildiğim bu.
Tudo o que sei é que é um homem de verdade.
Hakkında tüm bildiğim bu.
Foi só onde sempre a vi, via-a no trabalho.
Onun hakkında tüm bildiğim bu Bay Smith.
É tudo o que sei sobre ele, Sr. Smith.
Yardıma ihtiyacımız var, tüm bildiğim bu.
- Precisamos de ajuda, é tudo que sei.
Tüm bildiğim bu.
É tudo que sei.
Tüm bildiğim bu.
É tudo o que sei.
Tüm bildiğim bu. İlgilendiğim tek şey de bu.
É só isso que sei e que me interessa.
Adrian, tüm bildiğim bu.
Adrian, só sei fazer isto.
Tüm bildiğim bu.
Só sei fazer isto.
Sana tüm anlatacaklarım bu kadar,... çünkü tüm bildiğim bu.
E é tudo o que te vou contar, porque é tudo o que sei.
- Merhaba. - Yapabileceğimi söylediler. Tüm bildiğim bu.
Disseram-me que eu era capaz, só sei isso.
Tüm bildiğim bu.
Isto é o que sei.
Tüm bildiğim bu.
É só o que sei,
- Tüm bildiğim bu, yemin ederim.
- É tudo o que sei, Juro.
Kimse cesedini sahiplenmeye gelmeyince onu gömmüşler, tüm bildiğim bu.
A única coisa que sei é que foi enterrado porque ninguém reivindicou o seu corpo.
Tüm bildiğim bu Baba.
Isto é tudo o que sei.
- Tüm bildiğim bu kadar.
- E mais não sei.
- Hiçbirşey. Tüm bildiğim bu.
- Não, só o que te disse.
Tüm bildiğim bu!
Mais não sei!
Tüm bildiğim bu.
É tudo quanto sei.
O yaşıyor, Joe, tüm bildiğim bu.
- Ela está viva. É tudo o que sei.
Tüm bildiğim bu.
Não sei de mais nada!
Tüm bildiğim bu.
Não sei mais nada.
Oda kilitliydi ve o yok oldu. Tüm bildiğim bu.
A sala estava fechada, desapareceu.
- Tüm bildiğim bu...
- É tudo o que sei...
Tüm bildiğim bu.
Só sei isto.
Ve tüm bildiğim bu.
É tudo o que sei.
Tüm bildiğim bu.
É tudo o que sei...
Bunu biliyorum çünkü "Tüm bildiğim bu kadar." dedim.
Eu sei... pois eu disse : "Isto é tudo que eu sei".
Tüm bildiğim bu. O gece gördüğüm her şeyi anlattım size.
Isto é tudo o que eu sei, contei tudo o que eu vi com os meus olhos.
ve tüm bildiğim bu! Jeneratörü imha edip gece saldırmayı planlıyorlar. Jeneratörü imha edip gece saldırmayı planlıyorlar.
Tudo que sei é que... eles planejam destruir o gerador... e atacar no escuro.
Tüm bildiğim bu.
Isso é tudo o que sei.
- Tüm bildiğim bu.
- Nunca conheci outro ambiente.
Tüm bildiğim bu.
- Um pacote. É a única coisa que sei.
Tüm bildiğim buydu ama bu kadar güzel olduğunuzu bilmiyordum.
Eu sabia de tudo isso. Mas não sabia que era linda.
Ama tüm bildiğim bu.
Mas é tudo o que sei.
Bu Ozone'a zor çalışmalar sonucunda Ozone'a tüm bildiğim hareketleri öğrettim.
Como sendo o reconhecimento dos meus parceiros... pelos dias agonizantes de ensinar ao Ozono... tudo o que sei- -
Ben, tüm bilimsel yeteneğimi ve bilgimi şeytanı amaçlar için kullanılacağını bildiğim bu projeye adadım.
Dediquei todo o meu conhecimento e saber científicos com projectos que sabia poderem ser usados para fins maléficos.
Tüm bildigim bu
Isso é tudo o que sei.
Tüm bildigim bu
Isso é tudo o que eu sei.
- Evet, bu bir Gerzeklik Destanı. Kullandığım tüm yöntemler, bildiğim tüm numaralar, işleri yapma şekillerim, bu filmin finalini bağlamak için işe yaramıyor.
- Isto é a "Idiodisseia". nenhuma das minhas formas de fazer as coisas está a funcionar para este final.
Tüm bildiğim, kentteki tek ses bu.
É o único som na cidade.
Manganın bir mensubu o zamanlar bulundukları düşman saflarında bırakılmış. Ve 303 Mangası ailesi mensuplarına tüm söyleyebileceğim bildiğim kadarıyla sizin rahat yaşamanızı sağlamak için toplanmış üyelerdir. Kayıp kişinin ebeveynlerine bu cesur adamı bulup eve getirmek için hiçbir çabadan kaçınılmayacağını söyleyebilirim sadece.
Um membro desse grupo ficou para trás das linhas inimigas... e eu só posso dizer, para as famílias dos soldados do 303... soldados que agora se... reúnem em solidariedade... e aos pais do desaparecido, que não pouparemos esforços... para encontrar esse bravo soldado e trazê-lo de volta.
Tüm bildiğim, bu uçak orada yerde yatarken bile insanları öldürüyor gibi görünüyor.
Só sei que este avião continua a matar gente enquanto descansa no chão.
Sosyal bir etkinliğin tam ortasında bir tabanca taşıyarak tüm bildiğim kadarıyla, önceki gün sizin tarafınızdan öldürülen sözde Leo Pedranski tarafından yazılmış bu uydurma imzasız suçlamayla beni yüzleştirmek için evime geliyorsunuz.
Veio até à minha casa no meio de uma festa social carregando uma arma... para me confrontar com estas falsas acusações... alegadamente escritas pelo Leo Pedranski... Que foi morto por si antes de ontem, pelo que eu sei.
Tüm bildiğim Scottie bu kapının arkasında, sikkeler kakasında çıkıyor. Ve ben seni seviyorum Meredith.
Tudo que eu sei é que o Scottie está atrás da porta, a cagar as moedas e que eu te amo, Meredith.
ve tüm bildiğim bu!
Que dor!
Bu şeyin ne yaptığı umurumda değil, tüm bildiğim ondan kurtulmak istediğim!
Não importa o que isso faça. Só quero me livrar dela.
Tüm bildiğim, bu altınlar sayesinde bu en iyi görevimizdi.
Tudo o que sei é, este ouro diz que esta foi a melhor missão de sempre.