Çor Çeviri Portekizce
10,706 parallel translation
Bebek yaşıyordu ve rengi çok garipti.
A criança estava viva e era de uma cor estranhíssima!
Bu renk...
Aquela cor...
Sanırım daha çok renge ihtiyacım var.
Acho que preciso de mais cor.
- Saçı ne renk? - Kızıl.
- Qual é a cor do cabelo?
Anne, o renkli bir kadın.
Mãe, ela é uma mulher de cor.
Ne demek renkli?
O que é que isso significa, "de cor"?
Etrafa baktım.Benimle olan çevremdeki insanları gördüm siyah insanlar, beyaz insanlar, renkli insanlar.
Olhei em redor. Vi pessoas à minha volta que me apoiaram... Negros, brancos, pessoas de cor.
EXIF ve GPS bilgileri sahte çıktı. Ama reklendirme ve piksel eklemeleriyle bir şablon oluşturmaya başladım.
As informações do "EXIF" e do GPS são contrafeitas... mas, com correcções de cor e interpolação de "pixels", começamos a descobrir uma espécie de padrão.
Olmadı mı? Jim bu rengi bana çok yakıştırıyor.
O Jim adora ver-me nesta cor.
Ve özür dilerim, orijinal göz renginizi bulamadık.
E peço desculpa. Não conseguimos combinar com o da sua cor.
- Pembe mi mavi mi?
Cor-de-rosa ou azul?
- Pembe olsun.
Acho que vou escolher o cor-de-rosa.
Kızgınlığın öfkenin rengi ama ayrıca kalbin de rengi âşkın, umudun.
A cor da ira, da raiva, mas também a cor do coração, do amor, da esperança.
Renk değiştirip Grand Canyon'a dökülmelerini bekliyorum.
Estou à espera que mudem de cor, caiam e flutuem até ao Grand.
Saç rengi de mi?
A cor ficou bem?
İstifayı duyurduktan sonra rengi değiştiririz.
Faremos a mudança de cor depois de anunciar a renúncia.
Bu renk ne sence?
O que chama a esta cor?
- Bahsettiğimiz renk bu mu?
- Foi esta a cor acordada?
Şu şarkın... onu çalmayı hiç bırakmayacaklar sanırım, ve Lola tüm sözleri biliyor.
Não param de passar a tua canção e a Lola sabe-a de cor.
Büyük bir çikolata rengi Labrador, Digby.
Um Labrador bem grande, cor castanho chocolate, Digby.
En çok sevdiğim renk nedir?
Qual é a minha cor preferida?
İşaretin altındaki beyaza baksanıza?
E a cor branca no símbolo?
Şimdi kıyafetindeki rengi değiştirdiğimizi farz edelim.
Supondo que troquemos a cor do teu fato.
- Gerçek saçlarımı arada görürsün ama.
Via-se a cor a aparecer nas raízes.
Bir kan lekesi yaş olarak, kan oksijen ile reaksiyona girer ve ayırır.
Com o passar do tempo, o sangue reage com o oxigénio e decompõe-se. Certo, razão pela qual o sangue muda de cor do vermelho para o castanho.
Sanırım bugün favori rengim mavi.
Acho que azul é a minha cor favorita hoje.
Raylan, siyahi bir oğlanın Stillwater'dan getirdiği kaçak içkide efkâr dağıtırdı.
O Raylan afogava-se no bagaço que um rapaz de cor trazia de Stillwater.
- Hangi renk?
Escolhe uma cor.
Organik tarımı tamamen benimsemeyi düşünüyorum.
Eu devia conhecer os produtos orgânicos de cor.
Adamın biri de turuncu pullarla saçlarımın silüetini dikmişti.
E um tipo bordou um perfil do meu cabelo com lantejoulas cor de laranja.
Evet, en sevdiği renk mor ve bunu kendisi yapması bile gerekmedi.
Pois, o roxo é a cor preferida dele e nem foi ele que causou isto.
Başka birinin burun yapısı derisinin rengi kendi tanrısına tapma şekli herhangi birimizin onlara karşı olan hislerimizi zehirliyorsa bu Eichmann'ın deliliğine yol açan anlayış eksikliği olarak bilinmelidir.
E cada um de nós que permitiu que a forma do nariz de outra pessoa, ou a cor da sua pele, ou o modo como adoram o seu Deus, envenenasse os nossos sentimentos em relação a eles, conheceu a perda da razão que levou Eichmann á sua loucura.
Tüm hayatı boyunca kör olan birine renkleri anlatmaya çalışmak gibi bir şey bu.
É como tentar explicar a cor para alguém que nasceu cego.
Şimdi, bir renk seç.
Está bem. Agora, escolhe uma cor.
Pembe bir tane gördüm!
Eu vi umas cor-de-rosa!
Sana küçük plastik kaşıklardan veriyor.
Ela dá-te uma daquelas colheres pequenas de plástico cor-de-rosa.
Sıcak pembe puantiyeli çarşafını gözlerine kadar çekiyorsun.
E puxas aqueles cobertores com bolinhas cor de rosa até aos teus olhos.
Gümüş benim rengim değil.
Prata não é a minha cor.
Jersey'de olsak, kesinlikle. Ama bu berraklık ve renkle, en fazla S-12 eder.
Bom, em New Jersey, é claro, mas, com aquela clareza e cor, são "S-12", no máximo.
Patlak kılcal damarlar ve solunum yolunda pembe köpük.
Capilares rebentados e espuma cor-de-rosa nas vias aéreas.
Canlılık kazandırmak için şurayı biraz fazladan maviye boyadım.
Aumentei um pouco mais a cor azul, para acentuar a lividez.
Arabalar demişken, İtalyanlar asla İngilizlerin yarış yeşilini kullanmazlar.
E por falar em automóveis, os italianos nunca acertaram muito bem com a cor verde inglesa dos carros de corrida, pois não?
Kara çocuğun başına bir iş getirteceksin.
Ainda faz com que magoem o rapaz de cor.
Bence bu mevzunun Tanrı'dan ziyade ofansif bekimin ten rengiyle alakası var.
Acho que isto tem mais a ver com a cor do meu tailback do que com Deus.
Olamaz, pembe falan demeyin sakın.
Não, não me digas que é cor-de-rosa.
Çünkü, bütün kuralları neredeyse ezberledim,... gardiyanların takdirinde olanlar hariç.
Sim, sei quase todas as regras de cor. Exceto as que vão surgindo à medida que os guardas se lembram.
Başka bir renk daha var.
Tenho outra cor.
Ayrıca, rengi, berraklığı var.
Também há a cor, clareza...
Eskiden bu şiiri ezbere bilirdin.
Costumavas sabê-la de cor.
Senin Tundra'nın rengi neydi?
A tua pick-up, de que cor é?
- Rengi beğenmemişler mi?
Não gostaram da cor? Acho que não.