Şunu söylemeliyim ki Çeviri Portekizce
490 parallel translation
Burada, ama şunu söylemeliyim ki...
Cá estamos, mas devo avisá-lo...
Şunu söylemeliyim ki, Bay Bunbury'nin yaşayacağına mı yoksa öleceğine mi karar vermesinin zamanı gelmiş sanırım.
Devo dizer, Algy, que penso que faz mais que tempo... que o Sr. Bunbury se decida se deseja viver ou morrer.
Ama artık Bay Worthing'in vesayeti altında olduğunuzu bildiğime göre şunu söylemeliyim ki ; sizin, şey... göründüğünüzden biraz daha yaşlı olmanızı ve bu kadar cezbedici olmamanızı dilerdim.
Mas sou obrigada a dizer que... agora que sei que é a pupila do Sr. Worthing... não posso deixar de desejar... bem, que fosse um pouco mais velha do que aparenta.
"Kaptan" mı? Evet, öyle. Ve şunu söylemeliyim ki, aranızda bir benzerlik oluştu.
Porque ha certa semelhança entre o senhor e ele.
Şunu söylemeliyim ki, çok inatçısın, Cary. Ve cesur.
Devo admitir, Cary, que é muito teimosa... e muito valente.
Şunu söylemeliyim ki Maggie, keklerin insanın ağzında eriyor.
Sabes que mais, Maggie? As tuas panquecas derretem-se na boca.
Hayır, hiçbir şekilde, ama şunu söylemeliyim ki size karşı asla kişisel bir düşmanlığım olmadı.
Não, nem um pouco, mas eu gostaria de dizer-lhe... Eu nunca tive qualquer animosidade com o sr.
Bu arada, şunu söylemeliyim ki burada karaağaca benzer ağaçlar var.
A propósito, queria dizer-lhe que há aqui árvores semelhantes ao olmeiro.
Şunu söylemeliyim ki, her ne zaman Hildegard bu kadar sakinse, genellikle bu en kötüsünün olmak üzere olduğu anlamına gelir.
Normalmente, quando a Hildegarde está assim sossegada quer dizer que o pior está prestes a acontecer.
Aşırı coşkulu yeterlik uzmanımız beni iyice karartmadan önce, şunu söylemeliyim ki, Bay Gifford yakalandı ve en yüksek cezayı aldı, onun durumunda, en yüksek para cezası.
Antes do nosso ultrazeloso especialista em eficiência me escureça completamente, Devo dizer que o Sr. Gifford foi apanhado e pegou a pena máxima, no seu caso, uma multa pesada.
Müvekkilime zarar verebileceğimin farkındayım ama size şunu söylemeliyim ki erdemin benim için hiçbir anlamı yoktur.
Correndo o grande risco de prejudicar o meu cliente devo dizer-lhe que o certo não significa nada para mim.
Şunu söylemeliyim ki Albay, bu etkinliğin çapı beni şaşırttı.
Tenho de admitir que estou surpreendido com a extensão desta actividade, Capitão de Grupo.
Şunu söylemeliyim ki, sahip olduğun zekayla,... şu anda bulunduğun konumdan, çok daha ileride olmalıydın.
E devo dizer, dada a sua inteligência, podia ter ido longe, muito mais longe do que foi.
Şunu söylemeliyim ki, ikisi çok zarif bir vitrin oluşturuyorlar.
Tenho de dizer que são um belo par para exposição.
Şunu söylemeliyim ki, Kaptan...
Faço notar, Capitão...
Şunu söylemeliyim ki...
Declaro...
Şunu söylemeliyim ki, merhum efendimin dahil edilmesinin oldukça onur verici olduğunu düşündüm.
Eu achei uma grande honra incluírem o falecido Sir Roger.
Şunu söylemeliyim ki, efendim, tıraş tasına benziyor. Evet.
Admito, Sua Senhoria, que parece uma bacia de barbear.
Şunu söylemeliyim ki, efendim, yarım kron eder.
Devo dizer, Sua Senhoria, que vale meia coroa.
Şunu söylemeliyim ki, efendim, burada gerçekten iyi iş çıkardık.
Devo dizer, Alteza, que fizemos um bom trabalho. Derrotamo-los.
Başlangıç olarak şunu söylemeliyim ki olanların hesabını ödeyebilecek türde biriyim sanırım.
Suponha que eu penso que sou o tipo de pessoa que pode aguentar as consequências do que se passou?
Şunu söylemeliyim ki, an itibariyle herhangi bir cevap verilmemiştir,... ve sonuç olarak ülkemiz Almanya ile savaş halindedir.
Anuncio agora que não recebemos tal declaração e que, por isso, este país encontra-se em guerra com a Alemanha.
Size şunu söylemeliyim ki, şanınız Çöl Ordusu'nun şanı, tüm dünyaya yayılmıştır.
Devo dizer que a sua fama, a fama do exército do deserto, se espalhou pelo mundo.
- O halde, şunu söylemeliyim ki işbirliği yapmamda bir sakınca yok, özellikle eğer başka...
Não me importo em colaborar, principalmente não tendo escolha.
Bu nedenle şunu söylemeliyim ki, 1943'ün başlarında Almanya üzerine yaptığınız hava saldırıları sahiden sözde bir ikinci cepheydi.
Por isso, devo dizer que com os ataques aéreos à Alemanha no início de 1943, tivemos, na verdade, uma segunda frente.
Şunu söylemeliyim ki ev harabeye dönmüş.
Bem, por último quero-vos dizer outra coisa encontrei a casa em pantanas.
- Müfettiş Callahan'ı biraz tanırım. Ve şunu söylemeliyim ki belediye başkanının planı bu departmanı, 20. yüzyılın temel anlayışına uygun hale getirmektir.
Estou informada sobre o Inspector Callahan e gostaria de dizer-lhe que está nas intenções do Presidente, conduzir esta corporação a uma maior harmonia com o espírito do século XX.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, eğer başka bir yolu olsaydı farklı bir çözüm için en ufak bir olasılık olsaydı burada, şu anda sizinle olmamak için her şeyi yapardım, her şeyi.
Tenho que comecar por dizer que se houvesse outra maneira, uma hipótese remota, daria tudo para nâo estar aqui convosco, tudo.
Şunu söylemeliyim ki "Kesiciler" Takımında kayda değer bir performans görüyoruz.
O equipe Pedreiro está a fazer uma corrida excelente.
Striker, fazla vaktimiz yok. Şunu söylemeliyim ki... bunu başarırsan, pek çok insan Macho Grande'yi tümüyle unutacak.
Striker, não temos muito tempo, mas vou dizer uma coisa... se você consegue fazer isto, há muita gente que talvez se esqueça de Macho Grande.
Bay Holmes, size şunu söylemeliyim ki- -
Sr. Holmes, devo dizer-lhe...
Ama şunu söylemeliyim ki, bu meselede aşırı tedbirler almak zorunda kalmam benim için keder verici olacaktır.
E digo, com sinceridade, que seria penoso para mim tomar uma medida tão extrema.
Şunu söylemeliyim ki İngilizler kesinlikle...
Devo mesmo dizer, os ingleses são certamente...
Willy, adamım! Şunu söylemeliyim ki ; bu bebek gerçekten rüzgar gibi uçuyor.
Willie meu amigo tenho que te dizer uma coisa esta coisa voa como o vento
Şunu söylemeliyim ki, annen seni nasıl sinir edeceğini biliyor.
A única coisa que digo é que a tua mãe sabe como te por desvairada.
Şunu söylemeliyim ki, Don, başlangıçta bu birleşme fikri... beni sallanan sandalyelerle dolu bir odadaki... uzun kuyruklu kedi gibi tedirgin etmişti.
Tenho de te dizer, Don... de início, a ideia desta fusão pôs-me tão nervoso... como um gato de cauda comprida num quarto cheio de cadeiras de baloiço.
Şunu söylemeliyim ki Catherine "Öğretmen de öğrencilerden bir şeyler öğrenebiliyor."
Como diria Wade. "O mestre também aprende com os alunos"
Şunu söylemeliyim ki, bir burjuva çocuğu olarak senin oğlanın değerleri biraz yanlış yönlendirilmiş.
Para um rapaz de classe média, os valores do seu filho estão trocados.
Ve şunu söylemeliyim ki, herşey mükemmel gidiyordu gerçek polis gelene kadar. Planınızı bozmuş oldular.
E devo dizer que a coisa estava a correr lindamente até aparecerem os agentes verdadeiros.
Ama size şunu söylemeliyim ki... aslında bu cinayetin doğasını gösteriyorlar.
Mas elas próprias não são provas de nada a não ser da natureza do crime.
En başta şunu söylemeliyim ki bizim bir kuralımız vardır
Deixa-me dizer-te que apenas temos uma regra :
Şunu söylemeliyim ki Fink,... iş yapmaz.
Devo dizer-lhe, Fink, aquilo não presta.
Kendi yazdığım bir şey hakkında yargıda bulunmam hoş olmaz ama şunu söylemeliyim ki... sadece bugünkü okumalardan bile, bu rolde ne kadar muazzam olacağını görebiliyorum.
Sou mau juiz do que escrevo, mas só pela leitura de hoje já lhe posso dizer que vai ser brilhante no papel.
Ve şunu söylemeliyim ki... biri benden kaçmaya çalıştığı için biraz alındım.
E os meus sentimentos estão magoados... por estar tão ansioso por ver-se livre de mim.
Size şunu söylemeliyim ki Bay Lee'den bıkıp usanmıştım.
Posso garantir-lhe que comecei a ficar farto do Sr. Lee.
Şunu söylemeliyim ki... bu konu tartışılamaz bile.
Devo dizer... que isto não é negociável.
Dimitri, şunu söylemeliyim ki...
Dimitri, devo dizer...
Sana şunu söylemeliyim ki sinirlenince seni daha çok seviyorum.
- Oh. Ha, ha. - Oh.
Bugünkü açılışı dinledim ve sana şunu dürüstçe söylemeliyim ki, Phil ; seni hiç bu kadar eğlenceli bulmamıştım.
Eu soube do aquecimento,.. E tenho que dizer-te honestamente, Phil, E acho que nunca te vi mais cómico do que hoje.
Söylediklerimden ve kaltaklik yaptigimdan ötürü üzgünüm ama sunu söylemeliyim ki yalniz degilsin.
Desculpa-me por tudo o que te disse e por ser tão cabra, mas digo-te que não estás só.
Şunu da söylemeliyim ki senin sorunun oldukça belli.
E eu teria de dizer que o teu problema é bastante evidente.