Bu kadar mı Çeviri Rusça
15,051 parallel translation
- Bu kadar mı?
- И это все?
Bu kadar mı var?
- Помниф восьмидесятые?
- Elimizdekiler bu kadar mı?
Это всё, что есть?
Bu kadar mı?
И это всё?
Tıpkı Travis'in anlattığı gibiler, bu kadar mı tesadüf olur?
И они выглядят точно так же, как Трэвис их описывал, каковы шансы, что это не они?
- Bu kadar mı? - Evet, birkaç gün ağrın olacak ama o kadar.
- Да, будет болеть несколько дней, и пройдёт.
- Bu kadar mı?
- И все?
Bu kadar mı?
Уже всё? !
Bu kadar mısın?
И это все?
- Ve tüm hatırladığın bu kadar mı?
- И это все, что ты помнишь?
- Yani bu kadar mı?
И что теперь?
Korkarım ki bir gemi kaptanı kapalı yerlerde en fazla bu kadar kalabiliyor.
Боюсь, капитан корабля не может сидеть взаперти так долго.
Bu kadar özel bir e-maile beni eklemediğiniz için Richard'ın tarafındayım.
- Меня в копию письма не добавили, так что я с Ричардом.
Zulanda var ama bu dozajla devam ederse ne kadar süre yetecek, birkaç hafta mı?
У вас есть небольшой запас, но как быстро он закончится? Через несколько недель?
Kederlenmesini anlarım da bu kadarı biraz fazla.
Я понимаю, у нее горе, но это слишком.
Hepsi bu kadar sanırım.
- Ладно, как скажете.
Richard, haksız olduğumun kanıtlanması için hiç bu kadar heyecan duymamıştım.
- Ричард, я так рада, что оказалась не права.
Belki de bu kadar çok paylaşmamızın sebebi paylaşmadan hayatta kalamayacağımızı anlamamızdır.
Возможно, мы делимся так многим из-за понимания, что не выживем, не поделившись.
Memleketime, "saksağanımın" bu kadar komik olmadığı yere.
На родину, где мой акцент не кажется таким уморительным.
Daha önce bu kadar mutlu olmamıştım.
Я невероятно счастлив.
Daha önce bu kadar mutlu olmamıştım.
Я невероятно счастлива.
Bu joie de vivre ( neşe ) bizi öldürecek. Arkadaş, kendi bölgemize döneceğimiz için bu kadar mutlu olacağımı hiç düşünmezdim.
Никогда бы не подумал, что буду рад вернуться в наш аррондисмон.
Daha önce hiçbir yere bu kadar uyum sağladığımı hissetmemiştim.
Никогда не чувствовала себя настолько на своем месте.
Bir kölenin, sahibiyle bu kadar samimi olabilmesini hiçbir zaman anlayamayacağım.
Я никогда не понимал, почему лидер группы настолько тесно дружил со своим лэндлордом.
Bu halatın bu kadar gevşek olmaması lazım.
Веревка слишком свободная.
Çünkü anladığım kadarıyla onu bu işe sen bulaştırmışsın.
Потому что, как я понял, у вас был роман с ней.
Tanrım, eğer Julian'dan bu kadar nefret ediyorsan...
Боже, если ты так сильно ненавидишь Джулиана... - Ты не можешь сама убить его?
Bu gecelik bu kadarı yeter sanırım. Yani kamyonundaki silahların sebebi buydu vampirlerle savaşmak.
Думаю для одной ночи достаточно так вот для чего были все те оружия из твоего грузовика, чтобы охотиться на вампиров.
Tamam, yeter bu kadar sohbet, hadi yarışalım.
- Хватит трёпа, на старт.
Bu bok çukurunda o kadar uzun zaman kaldım ki artık dışarı çıkmaya karar verdim.
Я слишком долго сидела в этой дыре и решила сбежать.
Tanrım. Bu bana o kadar Jaden'ı hatırlattı ki.
Боже, прямо как Джейд.
Her ne kadar bu suç için en büyük adayın kartelin olduğunu kabul etsem de tüm kaynaklarımızı bu ihtimal için kullanmayalım bu yüzden sen Yüzbaşı'ya yardım et.
Пока я поддерживаю версию картеля в этом преступлении, но думаю, не стоит класть все яйца в одну корзину, ты будешь помогать капитану.
Watergate kadar büyük bir haberi en büyük rakibimin ellerine vererek kendini cesur ve kahraman gibi gördüğünü biliyorum ve Daily Planet bu haberi yayımladığında orada güzel bir mevkiye geleceğini ve nihayetinde senin bu girişkenliğini takdir edeceğimi ve tekrar buraya gelmen için yalvaracağımı düşündüğünü biliyorum.
Я знаю, ты видишь себя как отважную героиню, которая ломает историю и затем дает это моему сильнейшему сопернику, и я знаю, ты думаешь, что Daily Planet опубликует историю, что будешь иметь работы мечты здесь, и я знаю, что ты веришь в конце концов, что я буду восхищаться твоей сообразительностью и буду просить тебя вернуться.
- Hiç bu kadar iyi olmadım.
Никогда не чувствовала себя лучше.
Bu yüzden artık Supergirl'ün arkasında olmadığımı söylemenin benim ve Catco için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Так что вы можете представить, как тяжело мне вам говорить, что я и КатКо больше не можем поддерживать Супергерл.
Bu yüzden artık Supergirl'ün arkasında olmadığımı söylemenin benim ve Catco için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Так, что вы можете представить, как тяжело мне вам говорить, что я и КатКо больше не можем поддерживать Супергерл.
Evet, sanırım bugünlük bu kadar.
Ладно, думаю, на сегодня хватит.
Umarım bu bedeni beğenmişsindir J'onn J'onzz çünkü seninle işim bitene kadar o bedende kalacaksın.
Так что я надеюсь, что вам понравится это тело, Джон Джонз, потому что вы будете находится в нем, пока я не закончу с вами.
Bu şey şimdiye kadar karşılaştığımız en tehlikeli kaçak.
Он - самый опасный беглец из тех, которых мы когда либо видели.
Yani, 10 : 15'im, sen neden bu kadar özelsin, anlat bakalım.
Нус, моя 10 : 15, расскажи мне, почему ты такая особенная.
Aldığım emirlere göre kaçak malzeme olup olmadığına bakmalı ve teğmen gelinceye kadar bu gemileri göz altında tutmalıyım.
Мне приказали проверить груз на контрабанду и задержать корабли до прибытия лейтенанта.
Tatlım bu neredeyse senin kadar harika.
Милый, этот вид почти так же красив, как вы.
- Bu kadar acil mi? - İş arkadaşlarım dışarıda, ve onların'yanlış ağaca havlamasını'istemiyorum.
- Мои коллеги занимаются расследованием, и я хочу помочь им понять, вдруг они идут неправильным путем.
Tanrı kartını bu kadar kolay mı oynuyorsun?
Так быстро Бога приплёл?
Artık ben varım. İçiniz rahat olsun hanımefendi. Bu işi çözene kadar durmayacağım.
Можете не беспокоиться, мэм, я не остановлюсь, пока не докопаюсь до истины.
Bu kadar dramadan sonra biraz olsun uzaklaşabileceğim. Perşembe günü 425 numaralı Maui uçağına atlayacağım.
Будет драма, а потом я просто уеду на время, саду на рейс 425 до Мауи в четверг.
Hayatımda hiç bu kadar üzgün olmamıştım.
Мне жаль. Мне ещё никогда в жизни не было так жаль.
Bu iş çözülene kadar onlara bakarım. Merak etme.
Энни, не волнуйся, я присмотрю за ними, пока все не выяснится.
Bu mesafeyi şapelin önündeki merdivenlere kadar uzatma imkânımız var mı?
А нельзя ли оставить его на лестнице у церкви?
PEki, benim de kendi doğrularımı seçmeyi ve doğrularımın bana nasıl hissettirdiğini biliyorum evet, fakat bu bir milyon kaybetmen gibi bir şey değil ve babanın hapse girip benim yanıma taşınmak zorunda kalman kadar değil ve ben Rachel Mooney'ten daha zorbayım
Ну, я знаю, что имею право на мою правду и что эта правда заставляет меня чувствовать. Да, но это совсем не то, как если бы ты потерял миллиард долларов, твоего отца посадили в тюрьму и тебе пришлось съехаться со мной. А я куда хуже Рэйчел Муни.
Vajina kelimesini duymaktan bu kadar yorulacağımı hiç düşünmemiştim ve hala burdayım
Я никогда не думал, что когда-нибудь устану слышать слово "вагина", но вот он я.
bu kadar 1215
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar erken mi 37
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar erken mi 37
bu kadar komik olan nedir 26
bu kadarı da fazla 67
bu kadar komik olan ne 88
bu kadar konuşma yeter 21
bu kadar hızlı değil 17
bu kadar saçmalık yeter 43
bu kadarı yeterli 87
bu kadar üzülme 23
bu kadar kolay mı 16
bu kadar basit değil 34
bu kadarı da fazla 67
bu kadar komik olan ne 88
bu kadar konuşma yeter 21
bu kadar hızlı değil 17
bu kadar saçmalık yeter 43
bu kadarı yeterli 87
bu kadar üzülme 23
bu kadar kolay mı 16
bu kadar basit değil 34
bu kadarcık mı 21
bu kadarı yeter 342
bu kadarı fazla 47
bu kadar işte 18
bu kadar önemli olan ne 17
bu kadardı 28
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
bu kadarı yeter 342
bu kadarı fazla 47
bu kadar işte 18
bu kadar önemli olan ne 17
bu kadardı 28
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004