English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Alm

Alm translate Turkish

50,811 parallel translation
No one here took me seriously.
Burada kimse beni ciddiye almıyordu.
I looked into the building you took me to, and Dad bought it the week before he died.
Beni götürdüğün binayı araştırdım, babam ölmeden bir hafta önce orayı satın almış.
Hey, why don't you beer me bro?
Hey, neden bana kardeş bira almıyorsun?
They took the diamond!
Elması almışlar!
You took a case.
Bir dava almışsın.
Yeah. You keep saying that, but whoever he was, he was trained.
Böyle söyleyip duruyorsun ama o her kimse eğitim almıştı.
And he was also willing to die.
Ve ölmeyi göze almıştı.
Doesn't make sense.
Hiç aklım almıyor.
I think someone was targeting him.
Sanırım biri onu hedef almıştı.
- I don't get it. I don't get it.
- Aklım almıyor.
This must have taken hours.
- Bunu yapmak saatler almış olmalı.
Cassie never gets her tip, does she, Dee?
Cassie bahşişini hiç almıyor, değil mi Dee?
I hate Valentine's Day because you assholes never got me anything!
Sevgililer Günü'nden nefret ediyorum çünkü siz göt herifler bana bir şey almıyorsunuz hiç!
- Sorry, everybody, but I'm not getting my bathing suit.
- Özür dilerim, millet, ama mayo almıyorum.
They just bought all six.
Altısını da satın almış.
Boyce fox, for example, got 80,000 hits last week.
- Boyce Fox, örneğin. Geçen hafta 80,000 tıklanma almış.
And because of that I am never taking anything for granted.
İşte bu yüzden artık hiçbir şeyi hafife almıyorum.
She was struck on the back of the head, so we're looking for anything that might have been used.
Başının arkasından darbe almıştı bu amaçla kullanılabilecek bir şey arıyoruz.
722 00 : 59 : 14,686 - - 00 : 59 : 15,802 She is with me, she is with us.
Aklım almıyor! - Kim bu kadın?
Who gets paid for honor?
- Kim onuru için para almış ki?
Nothing to eat and in the village... - enslaved it there!
Yiyecekleri yok ve köylüleri esir almışlar.
- This stuff is just to take?
- Sadece bunu mu almışım?
You and Diz got an advance on your salary last week.
Dizz'le geçen hafta avans almıştınız.
He got 1590.
1590 almış.
My grandfather bought it in 1957.
Dedem 1957'de satın almış bunu.
Took God's eye.
Tanrı'nın Gözü'nü almış.
It's easy for you to say, when your ass ain't on fire.
Senin için söylemesi kolay, götün alev almıyor nasılsa!
I underestimated Delaney.
Delaney'i hafife almıştım.
I see in the Gazette you now have a ship.
Gazetede okuduğuma göre gemi almışsınız.
Word from upstairs is if someone's shot, they go in.
Yukarıdan, biri ateş ederse içeri girin emri almışlar.
My father got me this old Schwinn secondhand.
Babam bana eski bir Schwinn almıştı. İkinci el.
My father bought it.
Babam almıştı.
Turns out that crazy bitch lady back there was just some sad, lonely voice in the wilderness.
Anlaşılan o çatlak karıyı... hanımefendiyi kimse dikkate almıyormuş.
She just marched right into that school like some sort of a woman-child.
Yaşını başını almış bir çocuk gibi dimdirekt okula gitti.
My... well, my mother and I bought it several years back, and she was always trying to fix it up.
Annemle birkaç sene önce satın almıştık. Sürekli bir yerlerini tamir etmeye çalışıyordu.
Are you sure you didn't order it?
Sen almış olmayasın?
Well, I sincerely hope you bought something you really wanted or needed.
Umarım gerçekten istediğin ya da ihtiyacın olan bir şey almışsındır.
And for you to just dismiss my being upset about it?
- Üzüntümü ciddiye almıyor musun?
I didn't dismiss anything.
- Ciddiye almıyor değilim.
No one takes responsibility for anything.
Kimse hiçbir şey için sorumluluk almıyor.
Come on.
Aklım almıyor.
Today's decision is offensive to everyone... who wishes to keep this a religious nation.
Dindar bir ulus anlayışını devam ettirmek isteyen herkes... SENATÖR HERMAN K. TALMADGE... bugün alınan karardan yara almıştır.
Your Majesty, Kattappa has garnered support... from people to revolt against us.
Majesteleri, Kattappa insanlardan bize ihanet etmek için destek almış.
I'm not catching any scents.
Hiçb koku almıyorum.
They took everyone from Canaan.
Canaan'daki herkesi almışlar.
Stiles had his mom back and I...
Stiles annesini geri almıştı ve ben...
I had my wife back.
Ben karımı geri almıştım.
The FBI may have received an anonymous tip regarding a stolen painting.
FBI çalıntı bir tablo hakkında ihbar almış olabilir.
And an all-new team of military-trained security specialists on call 24 hours a day.
Günün 24 saati hazır, askeri eğitim almış güvenlik uzmanlarından oluşan yepyeni bir takım.
You got a rocket!
- Almışsın roketi! Sonunda geldi ve şimdi de onunla kutlama yapmak için harika bir fırsatımız var. - İşte bu!
Hey! I made the wall!
Duvarda yerimi almışım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]