Almost anything translate Turkish
479 parallel translation
- He could do almost anything.
- Bir erkek her şeyi yapabilir.
I can do almost anything else.
Bir tek bunu yapamıyorum.
And yet I'd give almost anything in the world to bring him back to life.
Böyle olduğu halde, onu hayata geri döndürmek için dünyadaki hemen her şeyi verirdim.
I can forgive almost anything but stupidity.
Aptallıktan başka her şeyi affedebilirim.
They can do almost anything I ask them to.
Onlardan istediğim her şeyi yapabiliyorlar.
His nest may look haphazard in design... ah, but every single stick and straw... is scientifically placed to withstand... the stress and strain of... well, almost anything.
Yuvası gelişigüzel tasarlanmış gibi görünür. Ama her çöp ve çalı bilimsel olarak yerleştirilmiştir. Yuvası hemen her şeye karşı dayanıklıdır.
Almost anything, depending on the odds.
Hemen her konuda. İhtimallere bağlı olarak.
I think maybe I'd rather have that than almost anything.
Sanırım bunu, başka her şeye tercih ederim.
I see that you're a man who is fully capable of handling his own affairs... and almost anything else that's liable to come along.
Kendi meselelerinizin ve nerdeyse karşılaşabileceğiniz her şeyin üstesinden gelebilecek bir adam olduğunuzu görüyorum.
- Almost anything else.
- Bundan başka bir şeyi.
I could overlook almost anything... but not that!
Herşeye göz yumavilirim, ama buna asla!
- And ones who'll do almost anything.
- Ve neredeyse her şeyi yapanlar.
It could be almost anything.
Her şey olabilir.
Almost anything.
Herhangi bir şey.
With a little money, you can get almost anything.
Biraz parayla hemen her sey elde edilebiliyor.
I'm sure Clay can handle almost anything.
Clay'in kendini iyi koruyacağından eminim.
You can get used to almost anything.
Hemen her şeye alışıyorsun.
Now, he may institute a reign of terror... that will make you agree to do almost anything.
Size istediği her şeyi yaptırtabilmek için gözünüzü korkutma girişiminde bulunabilir.
Almost anyone. Almost anything.
Hemen hemen herkese ve her şeye.
- You can do almost anything with chicken wire.
Tel örgüyle yapamayacağın şey yok.
Well, I'd say you had nearly everything and could develop into almost anything.
Hemen her şeye sahipsin ve ayrıca pek çok konuda kendini geliştirebilirsin.
All you need is a little ambition and you could succeed at almost anything.
Biraz hırs yapmalısın ki bazı şeyleri başarabilesin.
All you need is a little ambition and you can succeed at almost anything.
Biraz hırs yapmalısın ki bazı şeyleri başarabilesin.
The machine is capable of almost anything... but I'll still trust healthy tonsils.
Makina neredeyse her şeyi yapabilir. Ama sağlıklı bademciklere daha çok güvenirim.
But the point is, if you work hard, you can do almost anything.
Çok çalışırsanız, hemen herşeyi yapabilirsiniz.
When a man begins to doubt his own mind you can make him believe almost anything, Cinnamon.
Bir adam kendi aklından şüphe etmeye başlarsa onu istediğin her şeye inandırabilirsin, Cinnamon.
I believe this, captain, that you would do almost anything rather than see these two dear friends put slowly to death.
Kaptan, buna inanıyorum - bunla ilgili her şeyi yaparak iki dostunun yavaşça ölmelerini izlemezsiniz.
I realise that you can do almost anything a sighted person can do, but you can't pilot a starship.
Görebilen bir kişinin yapacağı her şeyi yapabileceğini anlıyorum. Ama bir yıldız gemisine pilotluk yapamazsın.
There are evenings when you are free to do anything. Or almost anything.
Herşeyi yapmakta özgür olduğun bazı geceler vardır, yani hemen hemen herşeyi.
I can eat almost anything.
Neredeyse her şeyi yiyebiliyorum.
One is liable to hear almost anything on television these days, none of it necessarily true.
Sakin olun artık. Şimdi, Matmazel McCurdy, bu beyefendi görünüşe göre özel bir detektif.
Almost anything you could mention.
Aklınıza ne gelirse.
Oh, from almost anything.
Oh, neredeyse her şeyden.
Almost anything can drop in.
Neredeyse herhangi bir şey düşebilir.
I mean, I'll work at almost anything, Mr. Culpepper.
Demek istediğim, her söyleneni yaparım, Bay Culpepper.
Man graduates from there, he can be an architect or an engineer... or almost anything he wants.
Oradan mezun olan adam isterse mimar olur, isterse mühendis olur... Ne isterse o olur anlayacağın.
You could talk me into almost anything.
Beni neredeyse her şeye ikna edebilirdin.
I'd have done almost anything for that girl.
O kz için her seyi yapardm.
But about Hughes... well, who could blame Cliff Irving for believing... that Hughes himself wanted us to believe almost anything?
Ama konu Hughes olunca... kim Cliff Irving'i Hughes'un kendisinin bizi nerdeyse herşeye inandırmak istediğine... inanmış olduğu için suçlayabilir ki?
That plane can do almost anything.
O uçak, hemen herşeyi yapabilir.
They can get you for almost anything.
Eften püften olaylardan dolayı seni tutuklayabilirler.
You can buy almost anything with that money, but you won't be able to buy me.
paranızla istediğiniz herşeyi satın alabilirsiniz. Ama ne yazık ki Beni satın alamayacaksınız! P )
I figure he's the kind of man that he could do almost anything if he put his mind to it.
Bence, aklına koymuşsa, neredeyse her şeyi yapabilecek türden biridir.
I'd almost given up hope of George finding anything suitable in civil life.
George'un uygun bir iş bulabileceğinden umudumu kesmiştim.
I find it almost impossible to keep my mind on anything harsh said about me.
Benim hakkımda söylenen kötü sözleri aklımda tutmak hemen hemen imkansız.
If I thought I'd done anything to make you unhappy I'd almost want to die.
Seni mutsuz edecek bir şey yaptığımı düşünürsem ölürüm daha iyi.
Of course, it's almost impossible to keep anything a secret around here.
Gerçi buralarda hiçbir şeyin sır olarak kalması pek mümkün değildir.
Nobody knows anything. Almost used up my whole furlough looking for my wife.
Neredeyse tüm iznimi karımı bulmak için harcadım.
I waited at the rooming house until almost 3 : 00 in the afternoon... but he didn't call or anything... so I came out here to look for you.
Öğleden sonra 3'e kadar pansiyonda onu bekledim ama ne aradı, ne bir şey. Ben de sizi aramaya başladım.
Please don't do anything to spoil it now that it's almost over.
Lütfen hiçbir şeyi bozma bu iş bitti bitecek.
Almost as often someone says, "I can't do anything about it anyway."
Neredeyse herkesin "Benin yapabileceğim bir şey yok" dediğini duydum.
anything you want 299
anything 4271
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything is possible 128
anything can happen 91
anything you can do 21
anything you need 253
anything for you 105
anything else you need 38
anything 4271
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything is possible 128
anything can happen 91
anything you can do 21
anything you need 253
anything for you 105
anything else you need 38
anything you say 115
anything for me 24
anything goes 61
anything missing 28
anything else i can get you 16
anything at all 445
anything's possible 153
anything out of the ordinary 49
anything you want to tell me 32
anything else i should know 33
anything for me 24
anything goes 61
anything missing 28
anything else i can get you 16
anything at all 445
anything's possible 153
anything out of the ordinary 49
anything you want to tell me 32
anything else i should know 33