English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And crying

And crying translate Turkish

2,708 parallel translation
She's in her room, reading mackenzie's blog and crying.
Odasında, Mackenzie'nin blogunu okuyup, ağlıyor.
You want to live with Nick when he's not showering and crying all day?
Duş almayan ve tüm gün ağlayan bir Nick'le mi yaşamak istiyorsun?
Laughing and crying are very similar, so just...
Gülmeleri ve ağlamaları çok benziyor.
Gabe just kept crying and crying, and we had to leave.
Gabe, zırıl zırıl ağlamaya devam edince gitmek zorunda kalmıştık.
Just because I, a man you've only just met, tells you it's a false alarm doesn't mean that in seconds'time we could all be engulfed in flames, begging and crying for a quick death.
Sırf ben, yeni tanıştığınız bir adam yanlış alarm olduğunu söyledi diye birkaç saniye sonra alevler içinde kalıp bir an önce ölmek için ağlayarak yalvarmayacağımız ne malum?
But coming home to all of that, plus a house full of people pulling on me, and hugging me, and crying in my face, and talking about more shit that I don't remember, that's not a lot to take in, that's total bullshit.
Ama tanımadığım bu eve gelip, tanımadığım onca insana sarılıp, benim için ağlamalarını görmek, bu tamamen saçmalık. Bunu kabullenmek gerçekten çok çok zor.
I spent the rest of the night crying in the bathroom. And listening to lindsay murphy have a baby in the next stall.
Gecenin geri kalanını tuvalette ağlayarak ve Lindsay Murphy'nin yan kabinde doğum yapmasını dinleyerek geçirdim.
We got in the house, and I just laid on my bed and kept crying.
Eve vardık, yatakta yatıyordum. Ve sürekli ağlıyordum.
And I heard you crying alone in your bedroom.
Ve odanda yalnız başına ağladığını duydum.
When I started crying from fear and loneliness, he appeared before me.
önümde birden O belirdi.
Daphne, when you hear the baby crying, come in straight away and take him upstairs.
Daphne, bebeğin ağladığını duyduğunda hemen gel ve onu yukarı çıkar.
And here he is a few seconds later when he was crying because he dropped his cupcake.
Ve burada da birkaç saniye sonra kekini düşürdüğünde ağlarken
And Dr. Eller, the last time we saw each other, I was crying over my friend's body.
Dr. Eller'e gelince, onu en son gördüğümde arkadaşımın yasını tutuyordum.
She's crying, and her uniform is torn.
Ağlıyor, üniforması da parçalanmış.
She has been crying aloud for you and only fell asleep a while ago.
Bütün gece senin için ağladı, az önce uyudu daha.
Well, I'm looking after a baby, and she won't stop crying, and I'm not really sure what to do.
Bir bebeğe bakıyorum, sürekli ağlıyor ve ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
Sometimes if... afterwards, if I was crying, he'd just come and he'd sit there and hold my hand.
Bazen bittiğinde ağlıyor olursam yanıma gelip oturur ve elimi tutardı.
You know the difference between a crying baby and a manager?
Ağlayan bir bebekle bir patronun arasındaki farkı bilirsiniz.
The one where I started crying as soon as I walked in, and I didn't stop crying?
Girdiğimde ağlamaya başladığım ve ağlamayı kesmediğim parti. Evet.
And it just cuts to the car, and he's crying.
Arabaya döner, ağlama başlar.
We clean the neighborhood out of candy, then when they all run out and have a bunch of crying kids kicking their doors down, we show up and sell it all back to them.
Mahalledeki tüm şekerleri toplarız, sonra şekerler bitip ağlayan çocuklar kapıları tekmelemeye başladığında, ortaya çıkıp şekerleri geri satarız.
I saw tears. I'd be crying, too, if I side-swiped a 19-year-old girl and drove away.
Gözyaşları gördüm. - 19 yaşında bir kıza çarpıp kaçsaydım ben de ağlardım.
Patrice fell off the jungle gym and hurt his elbow, and he was crying, and screaming for his mother.
Patrice demir kafeste oynarken düştü ve dirseğini burktu. Ağlıyordu ve annesine istiyordu.
Have at it, but don't come crying to me if things go wrong, And with chickens, things will always go wrong.
Yapın ama işler yolunda gitmezse bana ağlayarak gelmeyin ve tavuklarla, her zaman için hiçbir şey yolunda gitmez.
Yeah, crying and everything.
Evet, ağlıyor filan işte.
I was crying and he couldn't drive.
Ben ağlıyordum ve babam bu yüzden arabayı süremiyordu.
And then more wrestling, but the fun kind, and then crying when the fun kind of wrestling got out of hand.
Daha sonra tekrar güreşmek fakat bu sefer şakasına. Şaka kaka olduğunda da tekrar ağlatmak.
At that meeting Steve got very emotional and started crying and
Ve bu toplantıda Steve çok duygusal tepki verdi ve ağlamaya başladı.
My mam's been crying down the phone, and apparently both nans are devastated.
Annem telefonda ağladı...
" I'm literally crying and jumping.
" Abartısız, ağlayıp zıplıyorum.
[Seagulls crying and ocean roaring] - Ohh. That's the stuff.
İşte budur.
And there's a whole, you know, funeral with bagpipes and everybody's crying.
Sonra da herkesin kahrolduğu gayda çalan bir cenaze töreni düzenlensin.
You saw that baby, Jackie's daughter, alone, crying out for her, and you had to shut her up.
Bebeği gördün Jackie'nin kızını tek başına, onun için ağlarken ve onu susturmak zorundaydın.
How desperate you were to save Mayuri. even hurt and all alone. kept crying...
Mayuri'yi ne denli kurtarmaya çalıştığını. Tüm bu acı ve yalnızlığa nasıl katlandığını. Asıl dünyana geri dönmemene rağmen sürekli denemeye devam edip Mayuri'nin adını sayıklayışını.
There was a black tall door and three children wearing white are crying.
Siyah kapılı yüksekçe bir yerde beyaz giyinmiş 3 çocuk ağlıyordu.
Why did he follow me here and why is he crying?
Ne diye buraya kadar peşimden geldi?
The boy gets scared and leaves running from the room, crying.
Olayı gören çocuk korkup ağlayarak odadan kaçmış.
Seventy-eight degrees, the sold out crowd of 56 fans... the smell of the popcorn, the hot dogs " the loud pushy parents, and the crying kids.
Hava güneşli, 56 kişilik bir kalabalığa bilet satılmış mısır gevreği kokusu, sosisliler... gürültücü, ısrarcı aileler, ağlayan çocuklar.
Fine, go ahead and joke, but don't come crying to me.
Tamam, dalga geçmeye devam edin, sonra gelipte bana ağlamayın.
I drove up, crying, I had been in this... party all night in the city, when I called... and so I was wearing this ridiculous party dress,
Arabayı sürerken ağlıyordum. Beni aradıkları gece şehirdeki bir partideydim. Üzerimde aptal bir parti elbisesi vardı.
So the guy, he said, "What do you want?" I went like that, and I said "Well, I got $ 500 with me." And, you know, everybody started crying laughing, right.
Sonra adam "ne istiyorsun?" dedi ben de dedim ki "500 dolarım var" ve herkes gülmeye başladı.
- I want to sleep tired and not have to think about you I want to sleep deeply and not have to wake up crying sad for not seeing you...
♫ Uyumak istiyorum, yoruldum. ♫ ♫ Seni düşünmek istemiyorum. ♫ ♫ Çok derin uyumak istiyorum. ♫
And you're crying again.
Ve ağlıyorsun. Yine.
Then my turn came and I still feel like crying when I remember.
Sıram geldiğince ağlamak istediğimi hatırlıyorum.
My mum wouldn't stop crying and wailing, she was like a mad woman.
Annem ağlamasını inlemesini kesemedi. Delirmiş biri gibiydi.
And she was crying and...
Ağlıyordu ve...
My kidneys were all tore up from it all over there, and it came on strong. And what's this about a crying episode?
Böbreklerim üzüntüden yıkılmıştı, her yere yaptılar... Bu ağlama nöbetleri ne ile ilgili?
It says here you had a severe headache, and a crying spell.
Burada yazdığına göre şiddetli baş ağrın ve ağlama nöbetlerin var.
And then when we saw it fall from the tree, we both started crying, you remember?
Ağaçtan düştüğünü görünce ikimiz de ağlamıştık, hatırladın mı?
And I'm still crying.
Ve ben hala ağlıyorum.
Easy... - Stop crying and pick up the money.
Sakinleş... ağlamayı kes ve parayı topla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]