And for a while translate Turkish
3,979 parallel translation
And for a while I don't feel the pain.
O anlarda acı hissetmiyorum.
I thought you'd be brave enough to come up here and talk for a while.
Gelip de konuşacak cesaretin var sanıyordum
Oh, and I'd lay off the sweet and sour for a while.
Oh, o zaman bırakayım da turşu biraz daha otursun.
I was at Barnes and nobles with my mom. And while she was looking for a book, I saw this picture of Jennifer Lawrence in a magazine.
Annemle birlikte Barnes Nobles'dayken, annem bir kitap arıyordu ve Jennifer Lawrence'ın resmini bir dergide gördüm...
Look, Rosalee and I, we've been working on this for a while, okay?
Rosalee ile bu konuyu biraz araştırdık tamam mı?
Yes, he is, and Mrs Beazley looked after him for quite a while.
Evet, öyle. ve Bayan Beazley uzunca bir süre ona bakmıştı.
If they ask you, we walked home together and stayed out for a while.
Sana bir şey sorarlarsa, dışarıda biraz dolaşıp yürüyerek ve geldik.
I mean I know they went rabid for a while and caused a spot of bother, but you know, the past is the past.
Çok fazla soruna neden oldular. Ama geçmiş de geçmişte kaldı.
We'll look after her for a while and then release her.
Bir süre gözlem altında kalacak, sonra taburcu ederiz.
And I was in control, for a while.
Bendeydi de. Bir süreliğine.
Yeah, but it's just for a while, and just after everything that happened last time you were here...
Bir süre dedik. Buraya son geldiğinde yaşananlardan sonra.
I can go and be with her for a while.
Gidip bir süre yanında kalabilirim.
I'd like you all to raise your glasses and join me when I say, here's to not having to look for a while.
Buna tüm kalbimle inanarak sizlerden kadehlerinizi kaldırıp benimle birlikte en azından bir süre aramak zorunda kalmamaya içelim derim!
And then I got sleepy, so just shh for just a little while, okay?
Sonra uykum geldi, yani birazcık, tamam?
And you hooked up with Koko for a while.
Bir süre Koko'yla takılmıştın. Japon dansçı.
You know, in the past, you've stayed with families for a little while, and then you've gone back to your mom.
Biliyorsun, geçmişte kısa bir süre ailelerle kaldın ve sonra annene tekrar döndün.
I'd also like to thank Datak Tarr for stepping in while I was sick and rescuing our precious medicine.
Aynı zamanda ben hastayken olaya el atıp ilaçları kurtaran Datak Tarr'a teşekkür etmek istiyorum.
Well, you do one thing for a while until the other thing suffers, and then you swing back and pay attention to the other.
Bir şey kötüleşene kadar başka bir şeyle uğraşıyorsun ve sonra gerektiğinde dikkatini diğerine yöneltiyorsun.
Yeah, he gets to make money while I slave away for a year at country fairs and amusement parks, on a janky bus that smells like cheese puffs, weed and funk!
Evet, ben bir yıllığına ; peynir, esrar ve dehşet kokan bir otobüsle köy festivallerinde ve eğlence parklarında kölelik yaparken o para kazanacak.
I was pissed for a while, but the truth is, John you'll always be the man who came out of nowhere and saved my life.
Bir süre için çok kızgındım fakat doğrusu şu, John sen her zaman için bir anda çıkagelen ve hayatımı kurtaran adam olacaksın.
So if you can get a good nights sleep and keep your hand out of the cookie jar for one night, I'll make it worth your while.
Eğer bu geceyi iyi uyursan, bir gecelik kumarhaneye gitmezsen, sana bunun için iyilik yaparım.
I was his babysitter, and then we dated for a while.
- Bakıcısıydım, bir süre de çıkmıştık.
All right, well, look, while I have you, this is a relationship disclosure form for Pete and Erin.
Seni bulmuşken, şu Erin ve Pete'in resmî ilişki duyurusu.
And I may be in here for a little while.
Bir süre daha burada kalabilirim.
- I asked Lucy to take her daughter and disappear for a while, hide, spend some time with her.
- Lucy'den kızını alıp, bir süre ortadan kaybolmasını istedim. Bir süre kızıyla birlikte saklanmasını istedim.
All of your cares and worries disappear for a little while.
Tüm endişelerin ve umursadıkların bir süreliğine kayboluyor.
Look, I tried playing the field, and after a while, it just didn't feel good, so now I don't feel anything for anybody.
Oyuncu olmaya çalıştım, ama bir süre sonra,... doğruymuş gibi gelmedi,... o yüzden şimdi kimseye karşı bir şey hissetmiyorum.
You wanna get in bed and cuddle for a little while?
Yatağa gelip bize sarılmak ister misin?
So while Mike and I had been harassing the loyal servants of the US Postal Service, turns out it wasn't the'80s anymore, and the news we were all waiting for was coming over a different kind of mail.
Mike ve ben Amerika Posta Servisi memurunu taciz etmiştik. Artık 80'lerde değildik ve hepimizin beklediği haber farklı bir şekilde gelmişti.
Okay? And it takes a while for people to really grasp just how dangerous these things can be, - so I'm sorry.
İnsanların bu şeylerin ne kadar tehlikeli olduğunu anlamaları zaman alabiliyor özür dilerim.
( SPEAKING WITH MOUTH FULL ) and as a homeland for the Jewish people while at the same time we support a settled homeland for the Palestinians.
... ve Yahudiler için bir yurt. Ayrıca Filistinliler için de kalıcı bir yurdu destekliyoruz.
Don't hold a gun and don't even drive for a while.
Bir süre elini silaha sürmek yok.
When yöu press this button twice .. it will give out a blinding flash.. .. And severe everyone's vision for a while.
Bu düğmeye iki kez basınca o zaman kör edici bir ışık saçacak ve bir anda herkesi şaşkına çevirecektir.
You need to try and start following the rules for a while.
Bir süreliğine kurallara uymaya başlamaya çalışman gerek.
For a while, we must all suffer hardship but it will all be worth it, for we will have what we are owed and Edward...
Bir süreliğine hepimiz zorluklara dayanacağız. Ama sonunda buna değecek.
Uh, well, I'm-a go to the party, too, and then I'm gonna go to the cabin for a while.
- Ben de partiye geliyorum sonra da bir süreliğine kabine geleceğim.
Personally, I went on sad drugs when I got here, and they worked for a while, but now I just cheek'em and trade'em for black eyeliner.
Kişisel olarak, ilk geldiğimde uyuşturucu kullanmıştım ve bir süre işe de yaradılar ama şimdi siyah göz kalemi için takas yapıyorum.
He spends a couple of days riding around with you while you're looking for him, and now he's run off with a hooker that's half his age.
Sen kendisini ararken, birkaç gün yanında arabada takıldı ve yarı yaşındaki bir fahişeyle kaçtı.
You look like some suburban mom who drives a minivan filled with stale Cheerios and empty juice boxes... probably makes chili mac and Frito pie for dinner... smells like that menthol cigarette that she snuck while she was waiting to pick her kids up
İçi bayat gevrek ve boş meyve suyu kartonlarıyla dolu bir minivan kullanan banliyö annelerine benzemişsin. Akşam yemeğinde muhtelemen acılı makarna ve Frito'lu tart yapıyordur. Çocuklarının hokey antrenmanının bitmesini beklerken üstü başı gizlice içtiği mentollü sigara kokuyordur.
As a... base of operations while we track down the mole who framed you for murdering your colleagues and selling uranium on the black market?
Seni iş arkadaşlarını öldürmek ve kara borsaya uranyum satmakla lekeleyen... köstebeğin izini sürerken kullanacağımız operasyon üssü olarak mı?
And while some things could shock him for a second, other things could scar him for life.
Ama, onu sadece bir anlık korkutacak şeyler vardır ona hayatı boyunca kapanmayacak yaralar açacak şeyler vardır.
Oh, I just told Kate I was going to be here for a while because I wanted to reconnect with my brother and sister.
Bir süre burada olacağımı söyledim Çünkü kardeşlerim ile yeniden görüşmek istedim.
No, man, we haven't seen each other for a while and...
Yok be hacı biz bir süredir birbirimizi görmemiştik...
I'm going to tell Ed that it's been proven to decrease anger and negativity while filling you with a sense of euphoria and love for your fellow man.
Ben, sizi ahbabınız için sevgi ve mutluluk anlayışı ile doldururken Ed'e öfkeyi ve olumsuzluğu azalttığı kanıtlanmış diyeceğim.
... because you're negotiating "the Deal of a Lifetime", while my wife is waiting for you and cries.
Henüz anlasma bitmedi. Disarida seni bekleyen var.
Andy and I have to leave for a while.
Andy ve ben bir süreliğine gidiyoruz.
He ditches town for a while, comes back and declares us open for business.
Bir süre şehri terk ediyor, sonra birden gelip işi yeniden açmamızı söylüyor.
And before I could call out after her, in any kind of embarrassing way that a bunch of teenagers made fun of for the next five stops while I stared straight ahead and pretended not to hear them, she was gone.
Arkasından her türlü rezillikte seslendim ve bir grup ergen, sonraki beş durak boyunca benimle dalga geçti ama tam karşıya bakıp onları duymazdan geldim. O sırada da kız gitmişti.
The criminal Lee will be here in a while for a spot inspection the citizens and
Suçlu Lee bir süre sonra olay yeri tatbikatı için burada olacak. Vatandaşlar ve...
Now, I continued to work the detail, went undercover for a while, got to know his crew inside and out.
Sonra ben üstünde sivil olarak çalışmaya devam ettim, ve çetenin işini dışını öğrendim.
You know, I spent all day searching for a place for you and me to be alone together, while half the city is trying to hunt me down.
Şehrin yarısı beni yakalamaya çalışırken bütün gün boyunca ikimizin baş başa kalabileceği bir yer arayıp durdum.
and forever 16
and for us 23
and forgive us our trespasses 37
and for now 27
and for all i know 16
and for once 56
and for some reason 87
and for whatever reason 27
and for good reason 43
and forsaking all others 18
and for us 23
and forgive us our trespasses 37
and for now 27
and for all i know 16
and for once 56
and for some reason 87
and for whatever reason 27
and for good reason 43
and forsaking all others 18