And she knew it translate Turkish
443 parallel translation
She had me licked, and she knew it.
* Cora beni alt etmişti, bunu biliyordu.
Had it been my money, she could have taken me for much more and she knew it.
Öyle olsaydı bunu kolaylıkla yapardı. Bunun farkında.
The usherette had beautiful legs and she knew it... because she was constantly shining her flashlight on them... instead of showing the way.
Kadın yer göstericinin bacakları çok güzeldi ve o bunu biliyordu. Çünkü seyircilere yolu göstereceğine feneri bacaklarına tutuyordu.
Like it were alive and she knew it.
Sanki canlıydı ve o da bunu biliyordu.
She looked into my eyes, and she knew it was me.
- Gözlerimin içine baktı, ve ben olduğumu anladı.
He was going to recommend against her and she knew it.
Onun ajanlığını onaylamayacağını biliyormuş.
You knew it! You knew that she wore it, and yet you deliberately suggested I wear it!
Bunu onun giydiğini biliyordun ve bile bile bana da giymemi önerdin!
Why, when my father kissed my mother... she knew what he meant, and he knew she knew it.
Babam annemi öptüğünde annem onun niyetini biliyordu, babam da onun bunu bildiğini biliyordu.
And she knew if they could get it out of the stone, it might let people see wonderful things that they had never been able to see before.
Ve Onu oradan çıkartabilirlerse insanlara daha önce hiç görmedikleri kadar muhteşem şeyler gösterebileceğini biliyormuş.
- When I realized it must be Esther... I knew she was definitely insane and that she had the tablets.
- Katilin Esther olduğunu anladığımda onun ne kadar çılgın ve tabletlere de sahip olduğunu anladım.
I knew I'd go every night until she showed up... and I knew she knew it.
O ortaya çıkana kadar her gece oraya gideceğimin farkındaydım.
You didn't tell me she had a gun and knew how to use it.
Bana bir silahi oldugunu ve kullanabildigini söylemedin.
# She kissed him and the moon exploded # Like a big balloon # Before they knew it, they were married
Kız öptü oğlanı ve ay patladı güm diye d d Koca bir balon gibi d d Bunu bilmeden önce, zaten evlenmişlerdi d d Ve balayındalar d
so I knew that it must have been Jane... that came out this time when I forgot, and she was sweet to Bonnie.
Şu andaki halinle ". Anladım ki, kendimi kaybettiğimde ortaya çıkan Jane'i kastediyor. Bonnie onu sevdi.
I don't know. It's not like it used to be when I knew all about Eve White... and she didn't know anything about me, and there wasn't anybody else.
Eskisi gibi değil, eskiden Eve White hakkında her şeyi bilirdim, o benim hakkımda hiçbir şey bilmezdi.
If she knew it was poisoned, she certainly wouldn't sit down and drink it herself.
Zehirli olduğunu bilseydi, kesinlikle oturup, kendisi de içmezdi.
I knew I'd never be able to close it! She was all charm and affection, overflowing with solicitude.
Ne yazık ki, bu bana ilk günün hezeyanıyla söylediğim bir şeyi anımsattı.
I knew it went wrong the minute... that Helen phoned and she said you insulted her.
Helen arayıp onu aşağıladığını söylediği zaman öğrendim.
She just infiltrated, Mother, and before you knew it, Dad was hooked.
Kadın, babamı etki altına aldı ve babam bağımlı gibi davranıyor.
And I knew that she / it is not there.
Ben onun orada olduğunu biliyordum zaten.
She knew what it meant, and only six months old.
Henüz 6 aylıktı.
She hid a sword in the church of St Catherine de Fierbois and claimed she knew by revelation where it was.
St Catherine de Fierbois kilisesine bir kılıç sakladı ve yerini vahiyle öğrendiğini iddia etti.
His wife, Maureen, knew about this and she didn't like it.
Karısı Maureen bunu biliyordu ve hiç hoşlanmadı.
At first, she thought it, then she hoped it, and then, somehow, she knew it.
İnandı ve bunu bekliyordu ve bir gün böyle olacağına inanıyordu.
I know, but when I heard that woman say she knew everything, I thought I should come over here and tell you about it.
İyi de o kadın herşeyi biliyorum deyince, buraya gelip size söylemem gerek diye düşündüm.
I knew it when she came back with her nose all bust and bleeding.
O gün burnu kanlar içinde geldiğinde anlamıştım zaten.
I knew it was hard for her and sometimes she needed more than an old man like me.
Onun için zordu, biliyorum, ve bazen benim gibi yaşlı bir adamdan daha fazlasına ihtiyacı vardı.
She knew when to open her mouth and when to keep it closed. Now, her girl, Jersey...
Bakın... kız ağzını nezaman açması ne zaman kapatması gerektiğini iyi biliyordu.
'suddenly realised what it was had been going wrong all this time,'and she finally knew how the world could be made a good and happy place.
Rickmansworth'da bir kafede kendi başına oturan bir kız, birden bire neyin yanlış gittiğini fark etti ve dünyayı nasıl daha güzel ve mutlu bir yer yapabileceğini keşfetti.
She said that you told her how she could reach me and I figured that you must have because she knew all about it.
Benim adımı sen vermişsin ben de kadının bildiğini sandım.
But it had to be someone in town, someone who knew that she was called Rose, and, Mark, that guy still might be around here.
Ama kasaban biri olmalı... Ona Rose diye seslenildiğini bilen biri. Ve Mark, hala etrafta olabilir.
Could, like, get this guy all hot and she never even knew it?
Hiç bilmeden erkeği tümüyle ateşleyebilmesi?
But we're creatures of habit, we are on it, all of us And yet she knew her contractual rights better than any attorneys
Ama biz alışkanlık yaratıklarıyız... ve kontrata dayalı haklarını
I did what she said, Mr. Holmes, and I carried the bird to my pal, we got a knife, and we opened it up, my heart turned to water, there was no sign of the stone, and I knew some terrible mistake must have occurred.
Onun söylediğini yaptım Bay Holmes ve bir arkadaşıma götürdüm, bir bıçak aldık ve onu açtık, o anda kalbim durdu, taştan hiç iz yoktu, ve çok korkunç bir hata yapmış olduğumu anladım.
I knew she was through a terrible time and not really over it.
Kötü bir dönemden geçtiğini, atlatamadığını biliyordum.
When she went around just now and I saw her tush, I knew it was her.
Az önce dönünce kalçalarını gördüm, ve o olduğunu anladım.
She knew her body as if she'd had it for a millennium... And with an ease neither of them had ever, ever, known... He reached for her...
Biliyordu ki o çıkıntıya ulaştığında bedeni bin yıllık bir sefahat dönemine geçiş yapacaktı.
Now, they meet and they don't connect, only she noticed him, he could feel it, and he noticed her and they both knew it was gonna happen.
Tanışıyorlar ama bağlanmıyorlar, kız onu fark ediyor, adam onu hissedip fark ediyor ve ikisi de bir şeyler olacağını biliyorlar.
She's had the arming code all along and never even knew it!
Ateşleme kodunu bunca zamandır biliyordu ama kendisi bunun farkında bile değildi.
And she always knew it.
O da bunu başından beri biliyordu.
She knew I'd say she did it and nobody'd buy it!
Onu suçlayacağımı hesaplamıştı.
You know, no matter how bad it ever got with me and Rita, at least I knew she had real feelings for me.
Rita'yla aramız ne kadar kötü olursa olsun hiç değilse bana karşı... gerçek duygular beslediğini biliyordum.
It evokes the beauties of the country she knew as a child, the mountains and the lakes... that she can never forget.
Çocukluğunda tanıdığı ülkesinin güzelliklerini dile getiriyor. Dağları, ve gölleri. Onları asla unutamıyor
And Mother Abagail knew it when she sent us out the way she did... with just the clothes on our backs.
Ve Abagail Ana, üstümüzdeki elbiselerle bizi buraya yollarken... bunu biliyordu.
for the food she was carrying and if she'd just given it to them they probably wouldn't have hurt her but she knew how important the food was to us.
Yiyecekleri verseydi muhtemelen ona zarar vermeyeceklerdi. Ama yiyeceklerin bizim için ne kadar önemli olduğunu biliyordu.
It turned out Phil Green, "Mr. Integrity"... had a partner nobody knew about... and when she showed up and demanded money from Tangiers...
"Dürüstlük abidesi" Phil Green'in... bir ortağı olduğu ortaya çıktı. Kadın Tangiers'ten para almak isteyince...
And the courtesan knew that it would be some time be fore she saw her child again.
Cariye, çocuğunu bir gün... bir daha göremeyeceğini biliyordu.
Well, I think she might be happier in an older and more advanced class. I knew it!
Bence daha büyük ve ileri seviyedeki sınıflarda daha mutlu olur.
When all the lights went out... And she knew that he was trapped underneath the bleachers, She could hear him screaming, but she wouldn't make it stop.
Bütün ışıklar söndüğünde onun sıkışıp kaldığını biliyor,... çığlıklarını duyuyordu ama durdurmak için hiçbir şey yapmadı.
I don't know whether it was the clothes she wore, the sound of her voice, or the look in her eye, but I knew right then and there, I was hooked for life.
Bilmiyorum, belki giydiği kıyafetlere, sesinin tonuna, ya da bir bakışına tav oldum. ama o andan itibaren emindim ki bir ömürlük tutuldum!
But I feel bad about my mother because I know she didn't want it that way. But if she knew I was living here, and I didn't need the store, or even the house or anything, then I think she might think it's all right to let it go.
Ama annem adına kötü hissediyorum çünkü böyle olmasını istemediğini biliyorum ama burada yaşadığımı bilseydi ve mağazaya ihtiyacım olmadığını ya da hatta eve bile, bence o zaman bırakmam sorun olmazdı.
and she said yes 23
and she goes 33
and she loved me 17
and she's beautiful 17
and she was like 38
and she loves you 21
and she's right 30
and she was right 34
and she said no 16
and she was gone 27
and she goes 33
and she loved me 17
and she's beautiful 17
and she was like 38
and she loves you 21
and she's right 30
and she was right 34
and she said no 16
and she was gone 27
and she's dead 32
and she's 109
and she knows it 30
and she loves me 32
and she's like 63
and she says 116
and she's gone 29
and she 275
and she said 267
and she didn't 24
and she's 109
and she knows it 30
and she loves me 32
and she's like 63
and she says 116
and she's gone 29
and she 275
and she said 267
and she didn't 24
and she was 85
and she is 39
and she did 61
and she died 47
and she just 19
and she's not 19
and she will 20
and she left 27
and she is 39
and she did 61
and she died 47
and she just 19
and she's not 19
and she will 20
and she left 27