Best case translate Turkish
643 parallel translation
I guess the very best case I can make for myself now is to tell you the absolute, naked truth.
- Sanırım artık, kendime yapabileceğim iyilik, tüm gerçeği olduğu gibi anlatmak olacak.
Your speech was, I think, the best case against capital punishment I have heard in many years.
Konuşman, sanırım yıllardır ölüm cezasına karşı yapılmış en iyi konuşmaydı.
Best case scenario you'll do a little time you'll get some probation. Then....... "Sam Baily's Catfish Corner."
En azından bir süre şartlı salınırsın, sonra "Balıkçı Sam Baily".
Looking at the best case scenario, let's suppose the boy is unique and he doesn't understand what he's just done.
Olayın en iyi tarafından bakarak, çocuğun tek olduğunu ve ne yapmış olduğunu anlamadığını farz edelim.
I'd look over and wonder, "Am I making my best case?"
Size bakarken "İyi anlatabiliyor muyum?" diye düşündüm.
Now, i think the best thing to do... if you agree... is to allow me to go over the broad facts of the case.
Bence yapılacak en iyi şey, siz de aynı fikirdeyseniz davayla ilgili gerçekleri gözden geçirmeme izin vermeniz.
And in his case, he can't serve his best interests by being tied to a woman he can't present to his family or his friends.
Ailesi ya da dostlarıyla tanıştıramayacağı bir kadına bağlanmak onun yararına değil.
Just a friend of yours, telling you... if you know what's best for you, to lay off that MacFay case.
Senin için en iyisinin... MacFay davasından elini çekmek olduğunu söyleyen bir dostunum.
In that case, your best bet is to get in touch with Findlay.
Bu durumda, en iyi yapacağın şey Findley ile bağlantı kurmak.
I would like to accept your invitation... but just as you want to represent the Nazi case in the very best light... I would like to represent the Polish case in a more suitable dress.
Davetinizi kabul etmek isterim ama sizin, Nazi davanızı en parlak şekilde temsil etmek istemeniz gibi ben de Polonya davamı daha uygun bir elbiseyle temsil etmek isterim.
Well, in that case, i can only humor you and hope for the best.
O zaman suyunuza gidip, ters bir şey olmamasını umarım.
In any case, his life and fate have best been summed up... ironically enough, in the words of Nazi Germany's sternest enemy... the honorable Winston Churchill.
Ne olursa olsun, onun hayatının ve kaderinin en iyi özeti... ironik bir biçimde Nazi Almanyası'nın en büyük düşmanı olan... saygıdeğer Winston Churchill tarafından yapılmıştır...
She tried her best, but... the vice principal is really on our case.
Elinden geleni yaptı ama müdür yardımcısı gerçekten bizim olayın içindeydi.
Well, in that case, I'll have to get along the best way I can.
Bu durumda araştırmamı tek başıma yürüteceğim.
In that case, we'll have to do the best we can to save the leg.
Bu durumda bacağı kurtarmak için elimizden geleni yapmak zorundayız.
In any case, your best bet is to keep to yourself.
Yine de, en iyisi kendinden şaşmamaktır.
In any case, I'm sure I'm doing what Mother would have thought best.
Her neyse, annemin doğru bulacağı şekilde davrandığımdan eminim.
In that case, we will do the best we can.
O halde elimizden gelenin en iyisini yapacağız.
If he suffers us to come to such a case that there is no escaping... then we may stand to our tackle as best we can.
Tanrı, kaçışı olmayan bir durum yaratarak bize acı çektiriyorsa... o zaman elimizden geldiğince ilkelerimize asılabiliriz.
In that case, I'll just go on doing what I like best.
Bu durumda, en çok sevdiğim şeyi yapmaya devam edeceğim.
Please tell the chamberlains and steward how I feel in whatever words you think will best help my case.
Lütfen nazıra ve vekilharca neler hissettiğimi bana yardımı dokunabilecek kelimelerle ifade edin.
That being the case, and it also being part of my military philosophy, and a great many other people's, that you must not put troops into battle without giving them all possible physical and material support you can to give them the best chance of getting a success.
Şu özellikle öne çıkıyordu ki benim ve daha birçok önemli insanın askeri felsefesiydi askerlere başarı için en iyi şansı sağlama adına onları, verebileceğiniz her türlü fiziksel ve maddi destek olmadan çatışmaya sokmamanız gerekiyordu.
Best way to case one of those banks is to go in there and cash those $ 20 bills.
Bankayı seçerken en doğru yol kasasında nakit 20 milyar olana gitmektir.
Mr. Willis, let me lay out the best-case scenario for your operation.
Mr. Willis, olası en iyi senaryoyu acıklamama izin verin.
I'm the best! " Only in this case can she become a success.
... O olmadan, hiçbir şeye varamayız.
In that case, Miss Stoper, I had best inspect some more of your ladies.
Bu iş için, Bayan Stoper, en iyi elemanlarınıza bakalım.
And besides, who was it that got the best lawyer around to handle the case, huh?
Ayrıca davayla ilgilenmesi için en iyi avukatı bulan kimdi?
In case some of you wonder who the best is, they're on this plaque.
Bilmek isterseniz, en iyilerin adı, bu plaketin üstünde yer alacak.
I had my best researchers run down every applicable court case for the last 100 years.
100 yıl boyunca görülen tüm davaları araştırdık.
I'm satisfied that Dr Brown, an acknowledged expert on bite marks of humans, used his best endeavours to learn what he could of what had been, until this case, an unknown field.
İnsan vücudu üzerindeki ısırıklar konusunda tanınmış bir uzman olan Dr. Brown'ın bu davada neler olup bittiğini bulmak için..... elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyorum.
This case has dealt with metaphysics, with questions best left to saints and philosophers.
Bu sorunun yanıtı metafizikle de arandı, en iyisi, bu soruları din alimlerine ve filozoflara bırakmak.
Is he still your best brother, Case?
O senin hala en sevdiğin kardeşin mi, Case?
Tell me where you stand in this case and Poirot will do his humble best to assist you.
Davada ne durumda olduğunu anlat ve Poirot, sana yardımcı olmak için elinden geleni yapsın.
One of your best investigators, Don Rimgale, is working on a tough case.
En iyi müfettişlerinizden Don Rimgale çok zor bir vaka üzerinde çalışıyor.
Best-case scenario : you kill Cady dog-dead.
En iyi ihtimalle Cady'yi gebertirsin.
Is restraint always the best course of action in every case?
Size göre, her durumda kendini dizginlemek en iyi davranış biçimi midir?
If I was investigating the case, I'd round up 100 of the world's best riflemen and find out which ones were in Dallas that day.
Kendi ailenden çok John Kennedy'yi önemsiyorsun. Bütün gün çocuklar sorup durdu : "Babam nerede?" Onlara ne cevap verseydim?
- Best-case scenario : Gallstones.
En iyi ihtimal, safra taşı.
I know that it has the best reputation, Mr. Poirot, but in this case it was deceived tremendously.
Ününüzü biliyorum, Mösyö Poirot ama bu sefer feci halde yanılıyorsunuz.
My best one-eyed spy is on the case.
Biliyorum. En iyi tek gözlü adamımı bu işe adadım.
I think this is the best idea we have heard of, in the tragic history of this case.
Bu dava sırasında duyduğum en iyi fikir bu.
Well, I can certainly hear the love in your voice, so I say case closed, best of luck to you in the future!
Sesindeki aşkı kesinlikle duyabiliyorum. Bu yüzden konu kapanmıştır! Hayatında iyi şanslar.
I know that, sir, and it is my natural inclination to believe..... that they are acting in the best interest of the truth,..... but I am not inclined to follow my own judgment in this case.
Bunu biliyorum, efendim, ve doğal olarak inanıyorum ki onlar gerçeğe gereken önemi veriyorlarmış gibi davransa da, ben bu durumda kendi yargıma güvenmeyi ve ondan sapmamayı tercih ediyorum.
Now, that, my friend, is a clear-cut case... of him or me, and you best believe... it ain't gonna be me.
Yani durum "Ya ben ya da o." ya gelmişti. Bilirsin dostum. Ben asla olmazdım.
Anyway, it's best you know all this in case something happen to me.
Neyse, şayet bana bir şey olursa bunları bilmek senin yararına olacak.
But, uh, in this case it's kind of strange because I'm also Sajit's best friend, so I'm sort of a working guest.
Bu durum, aslında biraz da garip çünkü ayrıca Sajit'in de en iyi arkadaşıyım. O nedenle, biraz da çalışan bir misafirim.
Seems to suit your case best.
Bu senin için önemli bir şans.
Best-case scenario, brain damage.
En iyi durumda, beyin hasarı.
- I've got my best team handling his case.
- En iyi ekibimi görevlendirdim.
- Try "best-case scenario".
- En iyi ihtimal senaryosunu dene.
In the meantime, the best thing you can do right now is to go home in case she calls, all right?
bu arada, şu anda yapman gereken şey eve gidip aramasını beklemek, tamam mı?
best case scenario 44
case 419
casey 1909
cases 98
case in point 102
case dismissed 57
case closed 256
case number 46
case scenario 268
case basis 20
case 419
casey 1909
cases 98
case in point 102
case dismissed 57
case closed 256
case number 46
case scenario 268
case basis 20