English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bring her back

Bring her back translate Turkish

1,783 parallel translation
I could take Claudia home and bring her back later.
Claudia'yı eve götürüp daha sonra geri getirebilirim.
I'm just gonna go get her and I want to bring her back, and then I'm gonna find you guys.
Oraya gidip karımı almak istiyorum, sonra da sizi bulurum.
Nothing's gonna bring her back 17
Hiçbirşey onu geri getirmez
Sorry doesn't bring her back!
Artık özür dileme!
I can bring her back safely.
Onu sağ salim geri getirebilirim.
Something you can give her to bring her back?
Onu geri getirmek için ne yapmalıyız?
Nothing you can do is gonna bring her back, Dom.
Onu geri getirmek için yapabileceğin hiçbir şey yok, Dom.
And we find Trudy and we bring her back...
Trudy'yi bulup onu geri getiririz...
- And then you bring her back here.
Sonra da onu buraya getireceksin.
And nothing that we do to him is gonna bring her back.
Ve yaptığımız hiçbir şey, onu geri getirmeyecek.
Maybe if I bring her back, they'll pay me.
Belki onu geri götürürsem, bana ödeme yaparlar.
MAN : Toby, your mother loves you very much, but we can't bring her back.
Toby annen seni çok seviyor, ama onu geri getiremeyiz.
And when she does, I will bring her back to Costa Luna, where she will rot with her mother in a tiny dirt cell.
Ve bunu yaptığı zaman onu Costa Luna'ya geri getireceğim, annesiyle daracık, pis bir hücrede çürüyecek.
Bring her back!
Onu geri getirin!
And you'll bring her back when she's had enough.
Gelmek istediği zaman da geri getireceksin.
Bring her back to us!
Geri ver onu bize!
Melissa, you need to bring her back here.
Melissa, sırtını şuraya koy.
Go and apologise and bring her back in here.
Git özür dile ve onu buraya getir.
If you met her, bring her back.
Eğer ona rastlarsan, bana geri getir.
Look, the point is, Karen is a dirty linger, and you cannot bring her back into our lives.
Demek istediğim şu ki : Karen pisliğin teki ve onu tekrardan hayatımıza sokamazsın.
It's true, there's nothing you can do that will bring her back.
Onu geri getirmek için yapabileceğin bir şey yok.
Now look after your mother, the three of you - and bring her back safe or you'll answer to me.
Annenize dikkat edin. Üçünüze diyorum. Ve onu sapasağlam getirin yoksa hepinizi paralarım.
The technology became available, you know, to bring her back.
Teknoloji gelişene kadar, bilirsiniz, onu geri getirmek için.
If she's been dead for less than a year, I can bring her back.
Öleli bir yıldan kısa bir süre olduysa, onu hayata döndürebilirim.
I know this is a terrible time for you, but I need to ask you if we can use your husband's remains to help bring her back.
Sizin için berbat bir zaman, biliyorum ama kızımı geri getirmek için eşinizin cesedini kullanma izni istiyorum.
I'll bring her back later.
Kızınızı sonra geri getiririm.
I... I promised Jin I wouldn't bring her back.
Ben..... Jin'e onu geri götürmeyeceğime söz verdim.
don't let them bring her back, no matter what.
Onu geri getirmelerine izin verme.
Don't let them bring her back.
Ne olursa olsun. Onu geri getirmelerine izin verme!
You didn't bring her back. Not yet.
Onu yanında getirmemişsin.
If and when D'Anna comes back from the dead, bring her to me.
D'Anna ölümden döndüğünde, onu bana getir.
Bring it back, no matter what it takes!
Her ne pahasına olursa olsun geri getirin!
Yeah, we find Trudy and we bring her right back here.
Evet, Trudy'yi bulup hemen geri getiririz.
They change every day, so make sure that you bring me back the codes for today, Friday.
Şifreleri her gün değiştiriyorlar, o yüzden bana bugünün, cumanın şifrelerini getirin.
I'd be the alive-again avenger who came back from the dead to solve her own murder and stayed back from the dead to bring justice to murder victims, with the help of a crusty unflappable streetwise gumshoe.
Kendi cinayetini çözmeye çalışan ve diğer cinayet mağdurlarına yardım etmek için de ölülüğe geri dönmeyen, tüm bunları da haşin ve soğukkanlı bir ajanın yardımıyla yapan hortlak intikamcı kız olurum.
If I could bring your daughter back to life I would give everything.
Kızınızı tekrar hayata getirme fırsatım olsa elimden gelen her şeyi yapardım.
Come on, we'II bring you in, you'II abuse your health benefits and I get a kick-back on every test we run on you.
Haydi. Seni içeri alıyoruz. Nefesini boşa harcamak yararlı ve sana uygulayacağımız her testte rüşvet alacağım.
Ryan has gotten it into her head that she's gonna bring this dog back to Boston.
Büyük bir hayvan ve yarı kurt. Birkaç gün önce kendi geldi.
Bring her back.
Lütfen onu geri al!
Bring her back.
Lütfen!
Well, I have no way of determining cause of death out here. So we should pack everything up and bring it back to the lab.
Burada ölüm sebebini belirleyemem bu yüzden, her şeyi toplayıp laboratuara götürmeliyiz.
We can't always bring it back.
Her zaman geri getiremeyiz ama.
And then, go to Mel's office, sneak Angela's keys out of her purse, - make a copy, and bring it back to me.
Ve sonra Mel'in ofisine gidip Angela'nın çantasından gizlice anahtarlarını al bir kopyasını çıkarıp bana getir.
There's nothing we can do to bring her back.
O zaman işler değişir.
You told her about the ring, sent her to bring me back.
Beni geri getirmesi için onu ormana yolladın. Hastane böyle yönetilmez.
Your journeys can always bring you back home.
Yolculukların seni her zaman eve geri getirebilir.
Bring her back.
Onu geri getirin.
I think it's always kind of inventive how we would bring Jason back.
Sanırım Jason'u nasıl geri getireceğimiz konusu her zaman yaratıcı oluyor.
I can bring your daughter back to life for a short time, so you can see her, hold her again and say goodbye properly.
Kızını kısa bir süreliğine hayata döndürebilirim. Onu görür, kollarına sarar ve hak ettiği şekilde veda edersin.
I'll bring her home, take it easy, scale back the training.
Onu eve götüreyim, idmanları azaltıp devam edelim.
Why you bring her back?
Sun'ı geri mi getireceksin? Onu neden geri getireceksin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]