Broken glass translate Turkish
483 parallel translation
It'll cost you two bob for the broken glass matey?
Bu kırık cam sana iki şiline malolacak, Matey?
Now we're driving about London looking at broken glass.
Şimdi de kırık cama göz atmak için Londra'da dolaşacağız.
It's no theory, it's obvious. Then how do you account for the fact that there's no sign of broken glass on this side of the window?
Peki o zaman pencerenin bu tarafında hiç kırık cam bulunmayışını nasıI açıklıyorsun?
- Just some broken glass.
- Sadece birkaç kırık cam.
Didn't you know broken glass is dangerous?
Kırık camın tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?
- I was sitting on broken glass for a week. My father
- Bir haftadır diken üstündeydim.
These earrings you're so attached to now will seem like so much broken glass.
Şimdi çok bağlandığın bu küpeler bir sürü kırık bardak gibi görünecek.
" and some fragments of broken glass.
"... birkaç tane de cam kırığı.
Watch out for the broken glass.
Cam kırıklarına dikkat et.
The broken glass.
Kırık camlar.
Broken glass is lucky!
Ben de para. Kırık cam uğurlu gelir!
Well, if i had a wish, just for the sake of argument, i'd say i wanted that broken glass in that case to be fixed.
Ne diyordunuz? Pekâlâ, eğer bir dilek hakkım olsaydı sadece muhabbet olsun diye söylüyorum şu vitrindeki kırık camın düzelmesini isterdim.
He jumped on the broken glass.
Kırık camların üzerine zıpladı.
Why did that seaman jump on broken glass?
O denizci neden kırık camların üstünde zıplamıştı?
Ow! Broken glass on the top.
Yukarıda kırık cam varmış.
Just a broken glass.
Kırık bir gözlükmüş sadece.
You're walking on broken glass.
Cam kırıklarının üstünde yürüyorsun.
Now I'll go and clear up the broken glass in your room.
Şimdi gidip odanızdaki cam kırıklarını temizleyeceğim.
The forests are full of gypsies and the gypsies are full of shenanigans such as swallowing swords and chewing broken glass, eating fire.
Ormanlar çingenelerle doludur ve çingeneler arasında bir sürü madrabaz bulunur, kılıç yutanlar kırık cam yiyenler ve alev yutanlar.
Bits of iron, nails, broken glass.
Demir, çivi, kırık cam parçaları.
- I cut it on some broken glass.
- Kırık bir cam parçası elimi kesti.
Just a broken glass.
- Yok bir şey.
You take bits of broken glass and mirrors and old cups, things that have been thrown away.
Kırık cam parçaları, aynalar, eski fincanlar gibi çöpe atılmış şeyleri alırsın.
Through a broken glass.
Kırık bir aynadan geçer gibi.
He was over the wall holding a piece of broken glass.
Elinde kırık bir cam parçasıyla duvarın üzerindeydi.
- Broken glass.
- Yerde cam varmış.
This is broken glass. It's from a flashlight.
Yerde cam vardı, lambayı kırmışlar.
Listen, I've always picked up my own broken glass.
Ben her zaman pisliğimi temizlerim.
We thought it was nothing but a lot of broken glass, but... seems now it's a bit more.
Kasabanın camını çerçevesini indirmekle kalmayıp bundan daha fazlasını yapmışız.
Oh, well, we didn't actually waste time looking for broken glass... under such tragic circumstances.
Oh, şey, kırık cam parçaları arayarak böylesine acıklı koşullarda zaman geçirmek istemedik.
Feels like there's some broken glass on the floor.
Zeminde bir bardak kırılmış gibi görünüyor.
I remember because I said : "Fellows, feels like there's broken glass here."
Anımsıyorum çünkü dedim ki : "Arkadaşlar, burada cam kırıkları var gibi."
Theme of broken glass.
Kırık cam motifi
Theme of broken glass.
Kırık cam motifi.
Mind the broken glass, gentlemen.
Kırık bardağı iyi saklayın bayım.
Well, I must have had a few too many last night... and fallen over a broken glass.
Dün gece fazla kaçırmış ve kırık bir camın üzerine düşmüş olmalıyım.
Broken glass and ketchup all over my fine furniture!
Cam parçaları ve ketçapla kaplanmış güzelim oturma odası takımım!
What is that, Doc, bits of broken glass there?
O nedir, Doktor, oradaki kırık cam parçaları?
Bits of broken glass.
Kırık cam parçaları.
Gee, that doesn't look like broken glass to me.
Vay, bana kırık cam gibi görünmüyor.
There were these little pieces of broken glass, right there.
Bu küçük kırık cam parçaları vardı, tam şurada.
You'd have never dreamt to die under a piece of broken glass!
Kırık bir cam parçasıyla öleceğini tahmiin edemezdin
In every other family, they have such delightful fights... broken glass, flying vessels...
her ailede, böyle keyifli kavgalar olur... kırılan camlar, uçuşan tabaklar... ve burada tam bir sessizlik var.
The glass is broken.
Camı kırılmış.
- The glass is broken.
- Cam kırılmış.
The glass will be broken. Board it up.
Cam kırılmış olmalı bir şey ile kapatın.
THE GLASS ON THE CLOCK IS BROKEN.
Saatin camı kırıImış. Farkındayım, çavuş.
What a pity, so much glass will be broken!
Ne kadar yazık, çok cam kırılacak.
In this "Night of Crystal", call thus for the glass broken in the gutters, thousands of Jews had been taken for the concentration camps.
"Kırık camlar gecesi" olarak adlandırılacak o gecenin sonunda, binlerce Yahudi toplama kamplarına gönderildi.
One glass is broken
Gözlüğümü kaybettim.
We had a complaint about some broken window somewhere, and the glass falling down on the sidewalk.
Kırık bir camla ilgili bir şikayet aldık. - Bunun için mi geldiniz?
glasses 220
glass 254
glass of water 25
glass of wine 27
glass shatters 112
glass breaking 25
glass breaks 25
glasses clink 30
glass shattering 62
glass smashes 21
glass 254
glass of water 25
glass of wine 27
glass shatters 112
glass breaking 25
glass breaks 25
glasses clink 30
glass shattering 62
glass smashes 21
glass clinks 18
broke 108
broken 207
broker 21
broke girls 17
broke up 28
broken nose 21
broken ribs 27
broken bones 26
broke 108
broken 207
broker 21
broke girls 17
broke up 28
broken nose 21
broken ribs 27
broken bones 26