Burn him translate Turkish
574 parallel translation
Burn him up.
Canına oku.
Gee, you think they'll burn him in the chair?
Sandalyede yakacaklar mı, dersin?
The whole town heard you threatening to burn him out.
Bütün kasaba onu yakmak için tehdit ettiğini duydu.
- Enough to burn him?
- Onu yakmaya yetecek kadar mı?
- And then burn him!
Ve yakalım!
- Yeah, and burn him good!
- Evet. Güzelce yakalım.
Sound? Having two small boys, I know noise doesn't do a man much good but burn him up, knock his house down?
İki oğul babasıyım, gürültünün zararlı olduğunu bilirim ama binaları yakması?
I'll burn him over a slow fire.
Kısık ateşte ağır ağır kızartacağım.
The Mexican people build a man out of straw and then they set fire to him, they burn him up.
Meksikalılar samandan bir adam yapar ve sonra onu ateşe verip yakarlar.
Shall I burn him?
Onu yakayım mı?
Do you want me to burn him, then prove him a witch?
Önce yakıp, büyücülüğünü sonra mı kanıtlayayım?
Or shall I prove it, then burn him?
Kanıtlayıp sonra mı yakayım?
Then I shall prove him first, and then burn him later.
Öyleyse önce kanıtlayıp sonra yakarım onu.
Are you going to burn him afterward?
Sonra yakacak mısın?
We must burn him.
Onu hemen yakmalıyız.
- Burn him!
- Yakın onu!
Burn him.
Yakın.
We won't need to burn him.
Yakmak zorunda kalmayacağız.
No worry, I will small-hit him / it and we will burn him / it.
Merak etmeyin, onu keser ve yakarız.
Burn him!
Yakalım!
Burn him!
Yakın!
I'd burn him alive.
Canlı canlı yakacağım onu.
And when we've found him, we'll burn him.
Ve onu bulduğumuzda, yakacağız.
We'll burn him.
Kül edeceğiz.
Running water will drown him. The cross will burn him.
Akan su onu boğar, haç yakar.
- Let's burn him out.
- Yakalim onu.
Force him! Kill his servant unless he speaks, so that we may see if the words burn him.
Konuşmazsa eğer, öldürün uşağını ki, görelim sözler onu yakıyor muymuş.
- Burn him.
- Damgala.
Burn him.
Damgala.
Burn him alive.
Canlı canlı.
Vornez, Geddes, Tub... burn him along with the others.
Vornez, Geddes, Tub... O'nu da diğerleri ile birlikte yakın. Burada veba olmasını istemyoruz.
We want you to burn him.
Onu haklamanı istiyoruz.
Burn him?
Haklamak mı?
Lord, forgive me. Will you dare burn him?
Onu yakmaya cesaret edebilecek misin?
Quincey, me and my brothers will go past the edge of hell, but we'll have that breed and we'll burn him!
Quince, kardeşim ile o cehennemin içine girdik ; ama asla o pisliklerin kölesi olmadık.
We'll burn him!
Hepsini öldürdük.
He can burn the house down before I pay him a cent.
Evi başıma yıksa bile vermem.
When they brought him home, I thought he'd burn up from fever.
Onu eve getirdiklerinde ateşten cayır cayır yanacak diye düşünüyordum.
You oughtn't to burn up at him, you fed him the rum.
Kızmaya hakkınız yok, adama rom içiren sizsiniz.
So every year we burn a Guy of him.
Bu yüzden her yıl onu yakıyoruz.
Tell him, Doc. Despite the third-degree burn... the eyebrows and hairline weren't even singed.
3. derece yanık olmasına rağmen... kaşları ve saç dipleri alazlanmamış bile.
And deep within him burn the fires of hate, murder and revenge!
Ve onun yüreği yanardağ gibi yanar nefreti, öldürme hissi ve intikamı!
A common slave, you know him well by sight, held up his left hand, which did flame and burn like 20 torches joined.
Bir köle, senin de tanıdığın bir köle sol elini kaldırıp başladı alev alev yanmaya, yirmi çıra biraraya gelmiş gibi.
Either you go up there and tell him it was you who did it and chop it off clean so he never comes crying to you again or you hold his hand, wipe his poor, perspiring brow fan his smoldering, dampened ego so it can burst up into flames and burn...
Ya oraya gider, o işi yapanın sen olduğunu anlatıp, meseleyi kökünden halledersin ki böylece bir daha salya sümük koşmaz sana ya da elinden tutar, ter içindeki o lekeli alnını silip için için yanan, körelmeye yüz tutmuş egosuna hava basıp yeniden canlanmasını sağlarsın.
The one you said made him burn his fingers.
Abayı yaktığın kadın.
If somebody is hiding him, burn their house down... and kill them like dogs!
Eğer birileri onu saklıyorsa evlerini yakın... ve onları köpekler gibi öldürün!
Let him burn!
Bırak yansın!
- Oh you're gonna burn in hell. - Let him dance with us!
Onunla dans edelim!
- Let him burn.
- Bırak yansın.
Don't let him burn till he signs these papers.
Belgeleri imzalamadan yanmasın.
Tell him how she used to burn her and hit her.
Onu nasıl yaktığını, ve ona nasıl vurduğunu ona söyle.
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
burn in hell 64
burn the witch 35
burn me 17
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
burn in hell 64
burn the witch 35
burn me 17