English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But there it is

But there it is translate Turkish

3,216 parallel translation
Me neither, but there it is.
Ben de ama böyle işte.
I'm sorry, but there it is.
Üzgünüm, ama oldu işte.
But if it's not biology and it's not karma, then there is a puppet master out there who enjoys watching me get my freak on, and that would mean God, basically, and I would have to rethink, well... everything.
Ama biyolojik değilse, karmadan da değilse yukarıda benim böyle kafayı yememi seyredip çok eğlenen bir kukla ustası var ve bu da bir tanrı olduğunu gösterir yani benim de her şeyi baştan düşünmem gerekir.
But there is no doubt in my mind it's the right thing to do.
Aklımda hiç şüphe yok ki bunu yapmak en iyisi olacak.
It is, but, Addison, I worked in El Salvador, and I'm telling you, in rural areas, there is minimal access to health care.
Öyle ama Addison, ben El Salvador'da çalıştım. Oradaki kırsal bölgelerdeki sağlık hizmeti çok kötü.
There's even a little Indian guy, but he has a turban on, which I think is racist, but the Asian guy also has a racist hat on, and it's like, "Hold up, didn't Japanese people invent this?"
Küçük bir Hint adam bile var ama başında sarık var ki bence bu ırkçı bir durum ama yine başında ırkçı bir şapka olan Asyalı adam sanki, "Durun bunu Japonlar keşfetmemiş miydi?" der gibi.
Every clue that you're not meant for each other is there from the beginning, but you want so bad for it to work, that you ignore all the signs.
Birbiriniz için yaratılmadığınıza dair her ipucu taa başından beri gözünün önünde duruyordur zaten. ama onunla olmayı o kadar çok istersin ki, bütün işaretleri yok sayarsın.
It's just that, uh I know you're gonna say this is crazy and stupid, but when I saw you laying there on the ground... I...
Sadece bunun çılgınca ya da aptalca olduğunu söyleyeceksin biliyorum ama seni orada öylece yatarken görünce ben...
But it is like freaking War of the worlds out there.
Ama dışarısı Dünyalar Savaşı gibi.
I used to not be able to see it either but there is a way.
Eskiden ben de göremiyordum. Ama bir yol var.
It says there that Clark was her foster kid starting at age 15, but her name is Jennifer Brooks.
Clark'ın on beş yaşından beri üvey çocuğu olduğunu söylüyor. Ama onun adı Jennifer Brooks.
I tried to keep it a secret for a while till I got a job, but there's no work.
Bir iş bulana kadar bunu gizli tutmaya çalıştım ama iş bulamadım.
It's not official yet, but there is an opportunity with a city councilman to be his chief of staff.
Henüz resmi değil ama bir belediye meclis üyesinin personel şefi olma ihtimalim var.
- Actually, there is this one, but it's a little extreme.
- Aslında var. Ama biraz tehlikeli.
I'm almost touched that you will defend him under such circumstances, but... there it is.
Bu koşullar altında hala onu savunmandan etkilendim desem yeridir. Ancak durum bu.
I'll write to you as soon as I hear, but it's extremely unlikely there is anything wrong at all.
Bir şey duyar duymaz haber veririm,... lakin bir sorun olduğunu hiç sanmıyorum.
But there's a lot to be done, and don't forget it.
Ancak yapılacak çok iş var, sakın unutmayın.
We weren't madly in love, but there was a job to be done, and we both believed in it.
Delicesine âşık değildik ama yapılacak bir iş vardı ve ikimiz de buna inandık.
My guess is he wants it out there but doesn't want the leak traced back to him.
Benim tahminim olayın açığa çıkmasını istiyor ama sızdıranın kendisi olduğunun bilinmesini istemiyor.
Well, you're my best friend, which is sad, because you're 8 years old and... you don't return my affections, but ah, well, there it is.
- En iyi arkadaşımsın nihayetinde. Üzücü bir durum aslında çünkü 8 yaşındasın ve sevgime karşılık vermiyorsun. Yine de öyle.
I was creeped out a little before, but I'm over it now. Whatever is happening here is way more interesting than what's happening over there.
- Aştım bunu.. burda olanlar tuhaf
I know this place is big, and it's easy to get turned around, but there's no way possible we could end up here again. Well, we did, so...
Burası büyük bi yer de ama buraya mı geldik yine
There is an angle here, Sheriff, but it's not mine.
- Bir rüzgar var, Şerif, ama bana ait değil.
Well, there is one thing, but it's a long shot.
Bir şey var ama uzak ihtimal.
Your kindness is appreciated, Mr Dudley, but, there will be other instances, I feel sure of it.
Kibarlığınıza müteşekkirim, Bay Dudley ama başka hadiseler de yaşanacak, buna eminim.
There is an alternative, but it relies on you.
Bir seçenek daha var ama bu senin ellerinde.
But there is still a part of this I can't tell you because even knowing about it would put people in danger.
Ama, yine de size anlatamayacağım bir kısım var çünkü bilmek bile insanları tehlikeye sokabilir.
'But it is suggestive that,'even though there are no Muslim sources,'there are reports from Christian writers of the time'that the Arab conquerors bowed their heads in prayer'not in the direction of Mecca,'but in a quite different direction,
Şöyle bir durum da var. Müslüman bir kaynak olmasa dahi zamanın Hristiyan yazarlarının, Arap fatihlerinin namaz kılarken Mekke'ye yönelmediklerine dair raporları var.
The Justice Minister didn't know but he's looking into it. Is there any toast?
Adalet Bakanı bilmiyordu ama konuyu araştırıyor.
It is not an ending, but rather a new beginning... ♪ You were there. ♪
Bir son değildir hatta yeni bir başlangıçtır.
But there is something that I need to tell you, and it's not about the business.
Ama seninle konuşmak istediğim bir şey var. İşle alakalı değil.
And you can hide, and you can pretend all the crap out there doesn't exist, but you can't do it forever because... eventually, whatever it is you're running from - - it'll find you.
Saklanıp tüm pislikler olmamış gibi davranabilirsin ama bunu sonsuza kadar yapamazsın. Çünkü kaçtığın şey sonunda seni bulur.
The factory Cyrus told us about is abandoned, which means it's gonna be easier to raid, but we need to grab Ari and the Sideswipe before the Russians get there.
Cyrus'un bize söylediği fabrika terk edilmiş. Basması kolay olacak ama Ruslar gelmeden önce Ari'yi ve Sideswipe'i ele geçirmeliyiz.
( laughing ) It is a lot of hard work, but there are a lot of rewards, too.
Bu çok zor bir iş, fakat birçok ödülü de yok değil.
I'll put up with it as part of my parental duty, but there is no excuse to be impolite to Serena.
Ebeveyinlik görevimin gerektirdiği kadar katlanırım, ama bu Serena'ya kaba davranmana bahane değil.
It's a nonsense rumor, but... that there is a girl student at our school.
Alakasız işte, ama... Okulda bir kız varmış, bunu söyleyip duruyorlar.
But it is a rather long list, Felicity, so I would expect there to be some overlap.
Oldukça uzun bir listeden bahsediyoruz, Felicity yani mutlaka isimler bir yerden sonra çakışacaktır.
But there is no "we", it's always you, it's always been just about you.
Ussing'in bu işten kurtulmasına izin veremeyiz. "Biz" diye bir şey yok, hep sen vardı.
Well, I hate to break it to you, but there is no such thing.
Kötü haber vermiş gibi olmayayım ama öyle bir şey yok.
But there's something I'm really curious about... You said all 4 men have the same password, what is it?
Ama gerçekten merak ettiğim bir şey var 4 adamın da şifrelerinin aynı olduğunu söylemiştin, ne o?
There is nothing like this, but why are your trying to change any of it?
Hiç böyle duyumlar yok, peki niye değiştirmeğe çalışıyorsun?
So, we're not sure if it's cancerous, but there is a mass on his liver, and it is hemorrhaging.
Kanser olup olmadığından emin değiliz ama karaciğerinde bir kitle var ve kanama yapıyor.
Mrs. O'Connell, I don't mean any disrespect, but is it possible there could have been more to your husband's relationship with Dr. Victor?
Bayan O'Connell, saygısızlık etmek istemem ama kocanızın Dr. Victor'la daha yakın bir ilişkisi olabilir mi?
Yes, this is a story about war, but there was once a golden age. And it happened here.
Evet bu bir savaş hikayesi fakat burada bir altın çağ yaşandı.
There is something so common, so ordinary about making a hand print - children in primary schools all over the world still do it - that you can't help but feel oddly connected to these people who were standing here at the very beginning of the human story.
Burada elbaskısıyla ilgili... çok yaygın ve olağan bir şey var... - tüm dünyadaki ilkokul çocuklarının hala yaptığı gibi - elinde olmadan... insanlık tarihinin en başından beri burada duran... insanların tuhaf bir biçimde bağlarını hissedersin.
Hate to break it to you, Castle, but there is no Santa.
Böldüğüm için kusura bakma Castle. Ama Noel Baba diye birisi yoktur.
Well, it looks like the blood is a match to Edmund, but so far, there are no prints.
Kan örneği Edmund'a uyuyor, ama hiç parmak izi yok.
- Now, it could be that there are mitigating circumstances that would make these charges less for you, but we need to hear what that is.
- Bak eğer cezanı düşürecek bazı hafifletici sebepler varsa bunları duymamız gerek.
You know, I'm really not much of a morning person, but there's so much to do now, it's really all about multitasking.
Sabahları pek sevmediğimi artık biliyorsunuz ama yapacak çok iş var ve hepsini halletmem lazım.
It is pretty crowded in there, but your girls...
Burası epey kalabalık olmuş. Ama kızlarınız gayet iyi görünüyor. - Kızlarımız mı?
This is proving really good for congestion, but there's a slight chance it can make your tears burn like acid, so if you take it- - happy thoughts.
Bu ilaç, burun tıkanıklığına çok iyi geliyor ama küçük bir ihtimalle göz yaşlarını asit haline getirebilir o yüzden ilacı alırsan, ağlamak yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]