English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But there are

But there are translate Turkish

8,961 parallel translation
Uh, we were just about wrap up, but there are a few pieces still available.
Biz de kapatmak üzereydik ama hala birkaç eser var.
But there are lines he won't cross.
Ama onun da aşamayacağı çizgiler var.
Uh, but there are, like, a hundred pieces.
Ama yüz kadar parça var.
If you don't want to talk to me, that's fine, but there are professionals who, uh, specialize in this sort of thing.
konuşmak istemiyorsan tamam, mesele yok. ama bu konuda uzmanlaşmış insanlar var.
- I'm on my way out to assist HRT but there are hundreds of square miles of rugged terrain.
- Bir HRT hazırlıyorum ama yüzlerce milkarelik engebeli arazi var.
But there are no short cuts, that's for sure.
Ama emin olmanın kestirme bir yolu yok.
Okay, that's very flattering, Amy, but there are some rules that I shall never...
Tamam bak Amy, bu ne kadar onur verici olsa da bazı kurallar vardır ki hiç çiğne... - Gidelim.
All the headlines are about the bad cops, but there are good cops too, and I want to put up posters that showcase some of our best.
Tüm manşetler kötü polisler hakkında ama iyi polisler de var ben de en iyi davalarımızdan birkaçını poster olarak bastırmak istiyorum.
No, but there are two of them.
- Ama iki kişiler.
There may not be hookups at The High, but there are hookups here at our lowest low, and we are doing it.
Kıyak'ta ilişkilere izin verilmeyebilir ancak bu düşük yerde ilişkiler mümkün ve biz yapıyoruz.
I've been saying it's all well and good to be hospitable, but there are limits.
Misafirperver olmak için bunun iyi güzel bir şey olduğunu söylüyordum, fakat sınırlar vardır.
It is to be one of our best attractions, but there are still some technical issues.
En mükemmel atraksiyonlarımızdan biri olacak ama hâlâ bazı teknik sorunlar var.
But there are systems in place here.
Ama mevcut bir sistem var.
I can't just shrug off what you did, but, but there are dark things in my past as well, and my mother's, as I've learned.
Yaptığın şeyi öylece unutamam, ama, ama benim de geçmişimde karanlık şeyler var, ve annemin de, öğrendiğime göre.
This isn't just a dual path but there are three paths to choose from.
İkiye ayrılan bir yol burası. Seçilecek üç yol var.
No, no, not even close, but there are a couple things that I want to review with you while you're in town. Oh, okay.
Hayır, yakında bile değil ama sen hazır şehirdeyken gözden geçirmek istediğim birkaç şey var.
Yeah, and they're not that much fun on the ground most of the time, but there are those moments when suddenly...
Evet ve onlar dünyada genellikle o kadar eğlenceli değildir. Ama bazen öyle bir an gelir ki...
But there are some things that we need to talk about.
Fakat konuşmamız gereken konular var.
- But Julie and Ethan are there.
Ama Julie ve Ethan orada.
Sure, it's a little creepy if you look right at'em, but, uh, there are mirrors everywhere.
Tabii, direkt bakarsan biraz ürpertici oluyorsun ama her tarafta aynalar var.
Oh well. It would be a lie to say that you are not needed there, but you can now.
Sana burada ihtiyacımız yok dersem yalan söylemiş olurum ama gidebilirsin.
I'm sure you are, but, uh, there's a problem.
Doğrudur ama bir sorun var.
I mean, there are no obvious puncture wounds, but whoever did that had to be a vampire.
Üzerinde delikli yara yok ama bunu yapan her kimse vampir olmali.
Kenyon is the devil we know but now either others are involved or there's been a complete breakdown in the organization.
Kenyon bildiğimiz şeytan ama şimdi ya başka şeytanlar işe karıştı ya da organizasyon tamamen çöktü.
I know there are times when it felt like his father was nothing but a head rub in the morning and a shadow in the door at night.
Babasının sabahları başını okşamaktan ve geceleri kapıda beliren bir gölgeden ibaret olduğunu biliyorum.
Look, I'm sure there are a lot of things that you do better than me, but this...
Bak, eminim pek çok şeyi yapmada benden daha iyisindir. Ama, bu...
I like you very much, but family interests come first, and there are other girls of the Dumas blood
Seni çok seviyorum. Ama aile işleri önce gelir.
But there we are. Done now.
Ama bak, görevi tamamladık.
I mean, sure, there are a couple of similarities, but... oh, man.
Yani, eminim birkaç tane benzerliği vardır ama... Of be.
But we're adults now and there are other things, like me and Amy and you and Marcus, that friends are supposed to talk about.
Ama artık yetişkiniz ve başka şeyler var ben ve Amy, sen ve Marcus gibi arkadaşların konuşması gereken şeyler.
The experiments were bad enough, but now that there are targets on our backs...
Deneyler yeterince kötüydü ama şimdi tam arkamızda hedefleri var...
There's nothing united about a nation that declares all men are created equal, but keeps its people in chains.
Her erkeğin eşit olduğunu ilan eden ama kendi insanlarını zincirlere bağlı tutmaya devam eden bir millette birlik yoktur.
But it's becoming obvious there are forces at work here that won't let us just walk away.
Ama görünüşe göre bundan ayrılmamıza izin vermeyecek güçler var.
But then there are all these people on porn having sex.
Fakat sonra bütün o insanlar porno filmlerinde vardır.
But apparently there are some guys who go to pawn shops and see girls and be like, "Damn, I wish I could fuck that girl."
Fakat görünüşe göre ucuzcu dükkanına giden bazı adamalar ve bi'kız görüyorlar ve sanki, "off, bu kızı sikmek isterdim."
And he said, "You fucking well are," like he was gonna punch my face in, and I just stood there cos I wasn't gonna back down, but then my mother said, like,
... "Bir güzel değişeceksin." dedi. Suratıma yumruk atacakmış gibiydi ve ben öylece durdum. Çünkü geri adım atmayacaktım.
I did not think there was somebody who had a prettier nose or was worse than me waiting tables, but here we are.
Benden daha güzel burunlu ve daha kötü bir garsonun olabileceğini hiç düşünmemiştim ama bakınız şekil A.
I'm not calling you a liar, but if you say tomorrow what you said today, we're gonna be in a lot of trouble, because where I come from, there are only four queens in a deck.
Size yalancı demiyorum, fakat eğer yarın burada söylediğinizi söylerseniz, başımız baya belada olacak, çünkü benim geldiğim yerde, bir destede yalnızca 4 tane kız var.
Dante, I do not wish to get you in trouble, but are there many of us?
Dante başını belaya sokmak istemiyorum. Ama bizden çok fazla var mı?
Greer, you are one of my oldest friends, And I love and trust you, But I need to know if there is any chance
Greer, sen benim en eski dostumsun, seni çok seviyorum ve sana güveniyorum ama, bu olayla ilgili bağlantın olup olmadığını öğrenmem lazım.
I don't know how much time I have, But before this is done, There are things I need you to know.
Ne kadar zamanım kaldı bilmiyorum ama, her şey bitmeden önce, bilmen gereken şeyler var.
But the banquet, wait, there are, there are cookies!
Fakat şölen bekliyor, bekleyin kurabiye de var!
I know you were into her and everything, but trust me, there are plenty of other fish in the sea.
Ondan hoşlandığını falan biliyorum, ama bana güven, elini sallasan ellisi.
That deals with the business but are there any other questions?
Bu konudan bu kadar ama başka soru var mı?
And you're going to help us defeat whoever it is that twisted you all around, but we are never gonna get there until you face whatever it is you can't let go of.
Orada sizi aldatanlar her kimse onları yenmemize yardım edeceksiniz. Ama aklınızdan atamadığınız şey ile yüzleşmeden buradan gitmeyeceğiz.
Turning you back to your old self is the primary objective, but it is vital that we're able to do the same with all the other zombies we believe are out there.
Seni eskisi gibi yapmak ana amacımız zaten ama dışarıda olduğunu bildiğimiz tüm zombiler için bunu yapabilmek hayati önem taşıyor.
That's incredible. Incredible maths, but there we are.
Bu inanılmaz, ama buradayız.
Yes, there are challenges, sure, but we need to start moving in a...
Evet, bir takım engeller var olacak da ama bir an önce başlama...
Well, there are need for names, or there'd be billions of people walking around without knowing each other, but I meant here.
İsimlere gerek var yoksa dünyada yaşayan milyarlarca insan birbiriyle tanışmak için neden isme ihtiyaç duymasın ama benim kastım burası.
I want to get up and punch Timur in the face, but... There are so many of them.
Masadan kalkıp Timur'un suratına bir tane yumruk sallamak istiyorum ama çok kalabalıklar.
There are 12 men on an island. 11 weigh exactly the same amount, but one of them is slightly lighter or heavier.
Bir adada 12 adam var. 11'i birbiriyle aynı kiloda ama birisi birazcık daha ağır veya daha hafif.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]