English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But there you are

But there you are translate Turkish

2,398 parallel translation
Okay, well, it seems like you realize what you did was wrong, but, Sue, you know, there are consequences to lying.
Pekâlâ, görünüşe göre yaptığının yanlış olduğunu fark etmişsin ama Sue yalan söylemenin bazı sonuçları vardır.
All right, but he better not be on this plane,'cause if I go back there and find him, You are in big trouble!
Pekâlâ uçakta olmasa iyi olur çünkü eğer onu arkada bulursam başın büyük belada!
But there are ramifications, guys... because it makes you comfortable with insensitivity.
Ama doğuruyor, çocuklar. Çünkü duyarsız davranmaktan rahatsız olmamanızı sağlıyor.
Kal-El might delude himself, as usual, that he's won, but... there are millions - - millions on Earth just waiting to surrender to the will of Darkseid, and you... friend, are one of them.
Kal-El her zamanki gibi kazandığını düşünebilir ama dünyada milyonlarca kişi Darkseid'e teslim olmak istiyor. Ve sen dostum onlardan birisin.
Friend, I know, it's super cool to fight, but we're in a bit of a hurry, and there are probably plenty of others here who would fight, so if it's okay with you, I think we'll just leave.
İnanmayacaksınız ama... İnanın ki çok meşgulüz. burada sizinle kavga etmek isteyen çok insan vardır. Bi problem olmadan biz kaçalım.
Now, don't get me wrong, you'll see very many impressive things on this tour, but there are no aliens to be found in Area 51.
Şimdi, beni yanlış anlamayın bu turda birçok etkileyici şeye şahit olacaksınız. Ama 51. Bölge'de uzaylı diye bir şey yok.
I know, but they're trying to scare you by saying it's them or a public defender, and there are respectable law firms out there that do pro bono work, so...
Biliyorum ama ya biz, ya kamu avukatı diyerek seni korkutmaya çalışıyorlar ve bedavaya çalışacak saygıdeğer hukuk firmaları var.
Well, look, there's no question that you are talented at what you do, but this is GQ.
İşinde büyük bir yetenek olduğuna şüphe yok zaten. Ama GQ diyorum.
- but I'm hanging in there. - Are you pregnant?
- Hamile misin?
I-I've had a past, but all my wrongdoings, all my secrets are right there in front of you.
Bir geçmişim olduğu doğru ama tüm yanlışlarım tüm sırlarım orada, elinizin altında.
Okay, I know this is quick, but there's an adoption fair tomorrow, if you guys are interested.
Biraz hızlı oldu biliyorum, ama yarın bir evlat edinme sempozyumu var, eğer ilgilenirseniz.
There are good times and bad times, fertile and frost, but you always have to see it through.
İyi ve kötü zamanları, bereketli ve donuk olduğu zamanları var, ama her zaman sonuna dek gidiyor.
I'd like to bring you boys in there, I really would, but the only 14-year-olds allowed in there are performing on the stage.
Sizi gerçekten içeri sokmak isterim, ama içeri girmelerine izin verilen tek 14'lükler sahneye çıkanlar.
But did you know that there are some wonderful opportunities to do some good right here in Miami?
Burada, Miami'de harikulade işler başarabileceğinizi biliyor musunuz?
- He'll be fine, but you are supposed to have your eyes on the road, make sure there are no surprises.
- Üstesinden gelir. Yolu gözetliyor olman lazımdı. Gözün orada olsun ki kötü sürprizler yaşamayalım.
So you moved out of Ron Pose's house two weeks ago, but your belongings are still there. Why?
Demek Ron Pose'un evinden iki hafta önce taşındınız, ama eşyalarınız hala orada.
But you know... But,.. There sure are a lot more buildings around
Ama evet haklısın etrafta çok fazla bina var.
Ilsa, I really respect what you're trying to do here, I really do, but there are two things i've always loved about this job.
Ilsa, burada yapmaya çalıştığın şeyi cidden destekliyorum, gerçekten öyle ama bu işin sevdiğim iki yönü var.
But there is a positive, and that is that you are single right now.
Ama olumlu yanı da var, O da senin şu an bekar olman.
But there's a reason, I think why you are so strongly attracted to doufi.
Ama aptal çocuklara gitmenin ve onların seni çekmesinin bir nedeni olduğunu düşünüyorum.
Yeah, but you are right about there being other people.
Birilerinin bizi görmüş olması konusunda haklıydın.
I know you're a Chilean national, but there are no records of you ever living there.
Şili asıllı olduğunuzu biliyorum ama orada yaşadığınıza dair hiç kayıt yok.
You know, there's a million books on babies, but I guess books that deal with horrible mothers that give up their kids to horrible situations are not bestsellers.
Bebekler için bir milyon kitap var. Ama sanırım bu kitaplar, korkunç durumlarda çocuklarından vazgeçen korkunç anneler sayesinde en çok satanlar arasında değildir.
But there are so many people in your life, Lux, that love you.
Ama, hayatındaki bir çok insan, Lux, seni seviyorlar...
But there are some ground rules that do not get broken, or you are on your own.
Ama uyman gereken bazı temel kurallar olacak. Yoksa kendi başının çaresine bakarsın.
You may not have heard, but folks out there are getting crazy for a drink.
Haberin olmayabilir ama insanlar bir bardak içki için divane durumda.
OK, you can go ahead and judge me all you want, but there are some crazy people in the world.
Beni istediğiniz gibi yargılayabilirsiniz, ama dünyada çok fazla manyak insan yaşıyor.
You may enjoy your witticisms, but there are a hundred dead men out there.
Keyifli şakalar yapıyor olabilirsiniz ancak orada 100 adamımızı kaybettik.
Yes, but as you can see, there's still lots of people who are willing to take the risk.
Evet ama gördüğünüz gibi hâlâ risk almaya gönüllü birçok insan var.
You know, in my environment, sluts, there are some, but the model into meats unfortunately not very common.
Biliyorsunuz benim çevremde tabii ki fahişeler vardır, ama bol etli olanı ne yazık ki pek sık görülemez.
I know that you can pretty much write your own ticket as far as assignments are concerned, but there isn't a more exciting mission out there.
İstediğin yere atanabileceğini biliyorum. Ama bundan daha heyecanlı bir görev olamaz.
There is a night guard, of course, and the windows are sealed shut, but... there are other ways in if you're small and cunning.
Elbette bir gece bekçisi var ve camlar kapalı. Ama küçük ve kurnaz isen içeri girmenin bir yolu daha var.
You know, I think the biggest shock for me, more than the actual existence of vampires and werewolves and ghosts... there are ghosts too, you know, but we'll come to that... was knowing that until that point, I'd been allowed to live.
Bana göre asıl büyük şok, genel olarak vampirlerin, kurt adamların ve hayaletlerin varoluşlarından da öte, hayaletler de var bu arada, ona geleceğiz. O ana kadar yaşamama izin verilmesiydi.
I would not like to keep you. But are you perhaps acquainted with the samurai who lives over there?
Şu tarafta oturan genç samurayı hatırlıyor musun?
And don't tell anybody that I told you this, but there are times when you need a good lawyer to protect your interests.
Bunu söylediğimi kimseye anlatma ama çıkarlarını savunması için iyi bir avukata sahip olman gereken zamanlar vardır.
If you want to make that money last, that's a good way of doubling it, but there are no certain bets.
Eğer son paranla yapmak istersen, ikiye katlamanın iyi bir yolu ama kesin iddialar yok.
Say what you will... but there are some serious questions.
Siz ne yapacaksınız söyleyin... Ama burada oldukça ciddi sorular var.
But you have a lot of explaining to do, and until you prove to me that you're the guy that I think you are, there is no more kissing.
Sandığım gibi biri olduğunu kanıtlayana kadar öpücük yok.
But there are things you don't about me. Okay -
- Ama benim hakkımda bilmediğin şeyler de var.
But if you, Sven and Birgitta are wrong, there might be something after me.
Ama yanılıyorsanız, yani Sven ve Birgitta yanılıyorsa, .. birşey peşimde şu anda.
But if, as Koch believes, who we are stems exclusively from this fragile and ever-changing network of brain cells, then there can be no eternal you.
Ama eğer, Koch'un inandığı gibi, "ben" sadece beyin hücrelerinin bu kırılgan ve sürekli değişen bir ağından kaynaklanıyorsa, sonsuz "ben" olamayabilir.
but there are times when you have to learn the hard way.
Ama zor yoldan öğrenmek isterlerse de zamanları vardır.
There are no kids, only adults... adults who care about you and wanna help, but we can't unless you tell us what's going on.
Ortada çocuk yok. Sadece seni seven ve sana yardım etmek isteyen yetişkin bireyler var. Ama sen ne olduğunu anlatmadığın sürece yardım edemeyiz.
Yes but the full memories are still there somewhere and I'm thinking if you feed a detail or two back to her it might job something.
Evet ama bütün hatıralar, hala orada bir yerde ve onun için bir şey zor olabilir eğer onun için bir ya da iki detayı besleyebileceğini düşünüyorum.
But the only problem is, do you know how many half-inch pipes there are out there in the world?
Sorun şu ki, dünyada bir sürü 1.25 santimlik boru var.
But there are times when you get away from that chessboard.
Ama elbette ki, satranç tahtasının başından kalktığınız zamanlar da vardır.
I need to stick to a script. But then when I look down, I look up again and there you all are, standing there staring back at me, it's bloody terrifying!
Bir metine bakmam gerek ama aşağıya bakıp tekrar yukarıya baktığımda herkes orada dikilip bana bakıyor.
Then... but here, as the edges are undefined you'd do radiotherapy, and chemotherapy. There'd be three... pillars of therapy.
Ve bunun yanında kemoterapiye de edebileceğimiz üç tedavi sütunumuz var.
but can't follow through and when you understand that, you see that there are many more addictions than simply those related to drugs.
Bunu anladığınız zaman ise sadece uyuşturucularla ilgili olanların dışında bir çok farklı bağımlılık çeşidi olduğunu görebilirsiniz.
But there was some advice your mother forgot to give you... we are a people who, even on the front worry about a kid who's afraid of catching a chill... we say, he's just a kid, so we're patient, we say, he'll grow up, realize he's making a mistake
Anan seni eksik tembihlemiş... Biz terleyecek hasta olacak çocuğu cephede bile öldürmeyip düşünen milletiz... Sabrederiz, çocuktur deriz, sabrederiz hata yaptığını anlar deriz,
( Jay ) The lock's not great, but we know you are in there, so I don't think Sam will get the shock of his life.
( Jay ) Kilit çalışmıyor ama içerde olduğunu biliyoruz, Sam'in hayatının şokunu yaşayacağını zannetmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]