Closer to translate Turkish
6,295 parallel translation
The experience seems to bring them even closer together.
Onları bir araya getiren şey daha çok deneyimleriymiş gibi görünüyor.
I'm sorry, buddy. I got a pal at the dealership closer to his house.
Kusura bakma, onun evine yakın bir yerdeki satış bayisinde bir arkadaşım var.
- The house is closer to us than the castle is.
- Dediği eve daha yakınız.
You were supposed to befriend Francis, find out what kind of king he is, where he's vulnerable, but as I hear it, you've grown closer to the queen instead.
Francis'e yakınlaşıp arkadaş olman gerekiyordu, nasıl bir kral olduğunu öğrenecektin, en zayıf noktasını bana söyleyecektin. Ama duyduğuma göre, sen kraliçe ile arkadaş olmuşsun.
I just figured it would be best if we were closer to the sky, you know?
Gökyüzüne ne kadar yakın olursan sonuç o kadar iyi olur diye düşündüm.
The closer to midnight, the more power we harvest.
Gece yarısına ne kadar yakın olursa o kadar çok güç toplarız.
No, no, I like sitting closer to the front.
Hayır, hayır. Önlerde oturmayı seviyorum.
IT'S POSSIBLE THAT THE SUN WAS ACTUALLY BORN MUCH CLOSER TO THE MIDDLE OF THE GALAXY,
Kuvvetle muhtemeldir ki, güneşimiz galaksinin merkezine çok yakındı.
I shouldn't go any closer to him.
Ona daha fazla yaklaşmamalıyım.
He hasn't come back to me and I can't get any closer to him.
O kişi bana geri dönmedi üstelik onunla daha fazla yakınlaşamıyorum da.
What do you mean that you can't get closer to him?
Yakınlaşamıyorum da ne demek oluyor?
It's getting closer to his final sick climax.
Korkunç sona gittikçe yaklaşıyor.
The planet is much closer to Gargantua than we thought.
Gezegen, Gargantua'ya tahminimizden daha yakın.
And I remained preoccupied with the one I was already fighting much closer to home.
Ben de, eve çok daha yakın olan savaşla meşguldüm.
What you have here... is probably closer to a poltergeist intrusion.
Burada olan şey... muhtemelen bir kötü ruh istilası.
Mechanically retarded would be closer to the truth.
Makine özürlüsü desek daha doğru olur.
Keep that spirit up, and bring us closer to victory.
Bu ruh halini devam ettir ve zaferi bize daha yakın et.
Not one mile closer to Easter Island.
Easter Adasına bir mil bile ötede değiliz.
Closer to what?
Neye çok yaklaştık?
I guess I'm the asshole for trying to bring my family closer together.
Ailem kaynaşsın diye uğraştığım için salak oluyorum sanırım, değil mi?
We give in on this, we are putting this state one step closer to gay marriage, and if I do that, how can I face my family, huh?
Eğer bu karardan geri dönersek gey evliliğe bir adım daha yaklaşmış oluruz peki o zaman ben ailemin suratına nasıl bakarım?
You're using me to try to get closer to Jess and Casey, because you think that I'm approachable, aren't you?
Jess ve Casey'e yaklaşmaya çalışmak için beni kullanıyorsun, çünkü yanaşılabilir olduğumu düşünüyorsun, değil mi?
She's closer to my age.
Benim yaşıma yakındı.
Might make you feel closer to Mum.
Hem belki annemle daha da yakınlaşırsın.
Look at me. I'm closer to the station because I'm taking the shortcut.
Bakın, istasyona daha yakınım çünkü kestirme yolu kullanıyorum.
After that I'd just realize that every day was another day closer to bein'back here.
Ama her geçen gün buraya geri döneceğimi fark edeceğim.
Bucky looked away from Ruby, because, oddly, he felt closer to her than anyone in his life.
Bucky bakışlarını Ruby'den kaçırdı çünkü tuhaf bir şekilde onu hayatındaki herkesten daha yakın hissetti.
I started you emotionally closer to it already disarmed, was now open know you have someone when begins to imitate unconsciously.
daha sonrada duygulardan bahsediyorsun. aklını celiyorsun bununla. ve artık seni dinliyorlar çünkü ipler senin elinde.
In a bizarre alchemic process perhaps unique to the entertainment industry, the cancer cure I brought back from Cannes has mysteriously morphed into something closer to the cause of AIDS.
Muhtemelen eğlence sektörüne mahsus garip bir simya sürecinin ardından Cannes'dan getirdiğim kanser tedavisi gizemli bir şekilde, AIDS'e sebep olan bir şeye dönüşüverdi.
I wish to move the dresser in my bedroom closer to the window, but I haven't the strength to do it myself.
Odamdaki elbise dolabını camın yanına çekmek istiyorum ama tek başıma yapacak kadar güçlü değilim.
The first thing I'll do with my newfound fortune is obtain lodging closer to drinking establishments.
Yeni servetimle yapacağım ilk iş..... kendime yeni bir meyhane açmak olacak.
Vanguard closer to the wind.
- Vanguard rüzgâra daha yakın.
So I've been suggesting games that are closer to my personal interests.
Ben de ona kişisel ilgi alanlarımla alâkalı oyunları tavsiye ediyorum.
I think the way Aristotle writes about ethics and morality is much closer to how most people think about it.
Aristotales'in etik ve ahlak hakkındaki yazıları insanların onu nasıl düşündüğüne daha yakın bence
Unable to hunt starving and scraggy wolves moved closer to populated areas.
Avlanamadıkları için aç kalan ve zayıflayan kurtlar yerleşim yerlerine yaklaştılar.
I came here to be closer to you.
- Buraya sana yakın olmak için geldim.
The closer she comes to cheating death, the greater the sex is.
Ölüme ne kadar çok yaklaşırsa seks o kadar güzel oluyor.
This is going to fly away so don't come any closer!
Uçacaklar, yaklaşma!
I was crazy to think I could make us closer by locking us in a car for a week.
Bir hafta arabada kalarak yakınlaşacağımızı düşünmem manyaklıktı.
You'll have to come a little closer.
Biraz daha yaklaşman gerekecek.
Miss Bell... could you get closer, please? We'd like to get
Giza Piramitleri Bayan Bell, lütfen yaklaşır mısınız biraz?
Abby : If we only had time. Time to get closer.
Eğer daha fazla vaktimiz olsaydı daha çok yakınlaşmak için.
I'd like to be closer.
Yakınlaşmam gerek.
Get closer, I swear to fucking God!
Gelsene, Yemin ediyorum seni öldüreceğim!
But now, our closer proximity can leads to friendship.
Ama artık çok yakın olduğumuza göre dostluklar kurabiliriz.
Um... It's what people use to get a closer look at what... everybody zooms in.
Um... bu insanların yakından görmelerini sağlıyor şeyleri herkes yakınlaştırır.
But there's no need to get all sentimental about it even though we could potentially be buried together. Can't get closer than that.
fakat bu konuda tamamen duygusal olmaya gerek yok birlikte gömülme potansiyelimiz olsa bile bundan daha yakın olamayız.
Chris, come on, you need to get closer.
Chris, hadi, daha yakına gelmelisin.
Would it be fair to say Parker Hall's some what closer with the band than we are?
Parker Hall gruba bizden daha yakın desek doğru olur mu acep?
You got to take a closer look.
- Yakından bakman lazım.
But I need you to get closer still.
Ona daha yakın olmana ihtiyacım var.
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
today 4533
tone 191
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
today 4533
tone 191