English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Do not go

Do not go translate Turkish

3,019 parallel translation
Do not go too fast.
Çok hızlı gitme.
Do not go out there!
Oraya gitmeyin!
Do not go rattle, do not improvise.
- Hemen lafa zıplama. - Stevie! - Doğaçlama yapma.
Do not go in like that.
İçeri böyle giremezsin.
Whew! Do not go in there for at least 24 hours.
- Oraya en az bir gün gitme.
No, it's not 7'Do not go Q3.
Olmamış.
- Do not go without money.
Para olmadan, ben gitmiyorum.
My father needed my help tomorrow early, so I have to go home and sleep. - No, do not go.
Babam yarın erkenden yardımıma ihtiyacı var, bu yüzden eve gidip uyumalıyım.
- Do not go there, Trish.
- ORAYA GİTME, Trish.
You do not go there.
Oraya gitmiyorsun.
Do not go to the gym.
Spor salonuna gitme.
Do not go.
Kendini bırakma.
Do not go to Las Vegas to play poker.
Las Vegas'a gitmemek Poker oynamamak
" Do not go, think of me, in Matheo.
", Beni düşün, gitmeyin Matheonun üzerine.
But do not go until the city has been cleared.
Ama şehir güvenli olana kadar gitme.
How many times do I have to tell you not to go through these boxes?
Kaç defa sana bu kutuları karıştırmaman gerektiğini söyleyeceğim?
Do not you go? - No.
Sen... gitmek ister misin?
You do not have to go with them.
Onlarla gitmek zorunda değilsin.
I really appreciate everything you're trying to do, but, um... I'm just not part of this world, and I don't really think I wanna be, either, so just tell Nate I had to go.
Yapmaya çalıştığın her şeyi takdir ediyorum ama ben bu dünyanın bir parçası değilim ve gerçekten olmak istediğimi de sanmıyorum ayrıca bu yüzden Nate'e gitmek zorunda olduğumu söyle lütfen.
What? Were we not just about to go do that? Yeah, but Neal's practically a stranger, a very busy stranger.
Casandra hayır onun işi vardır yabancı hem
You are going to help us take down Kevin Stack and Alex Clark, not because it's the right thing to do, but because you don't want to lose your bar license or go to prison for a very long time.
Kevin Stack ve Alex Clark'ı alt etmemize yardım edeceksin. Sırf doğru olan bu olduğu için de değil bunu baro lisansını kaybetmemek ya da uzun süre hapse girmemek için yapacaksın.
You do not want to go in there.
- Oraya gitmek istemezsin.
I'm not going. Why do I have to go?
Gitmiyorum ulan gitmiyorum, mecbur muyum gitmeye!
Hey, these gotta go out or do you not want the date saved in our guests'calendars?
- Bunların postalanması lazım. Yoksa misafirlerimizin o günü bize ayırmasını istemiyor musun?
You do not have to go with him.
Onunla gitmek zorunda değilsin.
You do not know how to break, then you go to Kenya, you meet me and you crack the miracle of love.
Nasıl ayrılacağını bilemedin. Kenya'ya gitmeye karar verdin. Orada bana rastladın, yıldırım aşkı.
I do not want it to go well.
Pierre anlamıyorsun, iyi geçmesini falan istemiyorum.
Promise me, do not let no cars go by.
Bana söz ver, hiçbir arabayı geçirmeyeceksin.
This will not do. How am I supposed to go and carpe diem when Didi is telling every woman in town I'm not dateable?
Böyle olmayacak, Didi kasabadaki her kadına benim flörtleşemediğimi söyledikçe nasıl boş verip, anın tadını çıkartırım?
Take Molly far away. - Do not leave without you. - Go!
Molly atin uzakta. - olmadan birakmayin. - gidin!
go to my moms place? I do not want to be there alone.
Annemin evinde kalacağım ve yalnız olmak istemiyorum.
I'll do what I can, but I'm not gonna go overboard.
Elimden geleni yaparım, ama çok da asılacak değilim.
- Do not go back.
- Geri dönme.
It'd be great to not have to do this on my own, but every time I go on a date, it's, it's...
Kendi başıma bunu yapmak hiçte kolay değil.
Do you want to go or not?
- Binecek misin binmeyecek misin?
- Do not go.
- Kendini bırakma.
"When you are old, others will take you where you do not wish to go."
"Yaşlandığında, başkaları seni gitmek istemediğin yerlere götürecektir."
So which one of these do you not go to the most?
Bunlardan en çok hangisine gitmiyorsun?
Go fill your husband. - Do not marry you.
Git kocana bağır Ben evli bile değilim!
Do not let this atrocity go unpunished.
Bu yapılan vahşetin cezasız kalmasına izin vermeyin.
Go you to the prince your brother, spare not to tell him that he hath wronged his honor in marrying the renowned Claudio, whose estimation do you mightily hold up, to a contaminated stale such a one as Hero.
Ağabeyiniz Prens'e gidin ve hayranlık beslediğiniz şanlı Claudio'yu Hero gibi pis bir fahişeyle evlendirmek isteyerek ne kadar büyük bir hata yaptığını söyleyin.
So. Hold on to my belt and do not let go.
Pekâlâ, kemerimi tut ve sakın bırakma.
Well, I did say that I would go on any adventure with him, but not all adventures are things you're necessarily dying to do.
Onunla her maceraya varım demiştim, ama yapmak için ölmek zorunda olduğun maceralar değil tabi.
And we're gonna do this smooth and smart, and we're not gonna go around threatening cops in public places.
Ve bunu sakin ve zekice yürüteceğiz polisleri halka açık yerlerde tehdit edip durmayacağız.
And I'm only gonna do this once, so why not go for it, right?
Sadece bir kere yapacağım zaten. Neden denemeyelim?
Now, what I would say to the people that have come forward to you is, if you feel your commander is ignoring what you have asked them to do- - if they're not taking care of you Within that chain of command, you need to go to the D.O.D., the department of defense inspector general.
Şimdi, insanlara söyleyeceğim eğer böyle bir şey başınıza gelirse eğer komutanınızın onlardan yapmanızı istediğiniz şeyi görmezden geldiğini hissederseniz eğer emir komuta zinciri içerisinde sizinle ilgilenmiyorlarsa Savunma Bakanlığına gitmelisiniz.
Well, Liam is the only one who I am worried about getting hurt, which is why I'm not telling him about any of this as long as you do the best thing for everyone and go back to wherever the hell you came from.
Üzüleceğim, tek endişelendiğim şey Liam bunları Liam'a söylemeyeceğim herkes için en iyisini yap ve geldiğin yere geri dön.
I'm not sure I'm following. The minute that I tell George the truth, who do you think he's gonna go running to?
George'a doğruyu söylediğim anda, kime koşacağını sanıyorsun?
- How do you not go? You're talking about, uh, you know, arcade games, disco balls, couples skates.
Hep şeylerden bahsedersin bilgisayar oyunları, disko topları, çiftli kayak.
Celia come on, we gotta go. Do not.
Hadi gel gitmeliyiz hadi
Look, you're either going solo, Or you're not going at all. And if you do decide to go,
- Unut benim hayatımı falan

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]