English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Do not worry

Do not worry translate Turkish

1,563 parallel translation
Do not worry, Norman.
Endişelenme Norman.
Do not worry, we'll stop at a pharmacy and buy medicine.
Merak etme, geçecek dostum. 5 dakika sonra oradayız.
Do not worry with.
Onun için endişelenme.
- Do not worry.
- Üzülmene gerek yok.
You do not worry, Vince.
Endişelenme, Vince.
Do not worry. There will be one little place left in the cemetery. We wait.
Mezarlıkta hâlâ yer var ama sabırlı olmalıyız.
Do not worry, partner, I'm with you.
Endişe etme, ortak, seninle beraberim.
Do not worry llegaré at 8.
Baba merak etme, 8'de evdeyim.
Do not worry.
Endişelenme.
Do not worry.
Endişlenme.
Oh, do not worry.
Endişelenmeyin.
Do not worry.
Dert etmeyin.
No matter what happens, Do not worry.
Koşullar ne olursa olsun. Endişelenme.
Do not worry, tomorrow will be over.
- Merak etme, yarın biter.
Do not worry, honey.
Endişelenme hayatım.
But do not worry ;
Ama merak etme.
Do not worry, I'm healthy.
Merak etme, sağlıklıyım.
- Do not worry, I'll rewrite it. - But be quick!
- Endişelenme, yeniden yazarım.
Do not worry!
İşte bu harika!
Do not worry.
Merak etme.
Elodie, hear me, do not worry.
Elodie, duyuyor musun? Orada bir şey yok.
Do not worry...
Burada kal. Geri geleceğim.
Do not worry darling, and salts.
Merak etme tatlım, seni kurtaracağız.
Do not worry, do not kill.
Merak etmeyin, sizi öldürmeyeceğiz.
Do not worry.
Takma kafana.
Do not worry, they help her with the search.
Merak etme. Aramalarında onlara yardım etmeyeceklermiş.
Do not worry, I can handle it.
Sanırım bize bir şey olmaz.
But in winter sleep, do not worry.
Kış ayında uykudalar. Endişe etme.
Do not worry.
Hadi, gel hadi.
Megan, do not worry about it.
O konuda endişelenme.
No, do not worry, it happens.
Endişelenme, her şey yolunda gidecek.
Do not worry.
Sorun değil.
Do not worry, it will be good.
Sana yardım edeceğim. Sakin ol.
Do not worry.
Öyle.
Do not worry about it.
Önemli değil.
Do not worry, I called and I left a message.
Endişelenme, aradım ve bir mesaj bıraktım
Do not worry about me, friends.
Benim için endişelenmeyin, arkadaşlar.
Listen... we soon we can... but still be a few hours, so do not worry, okay?
Dinle... yakında gelebiliriz... ama yinede birkaç saat sürebilir, endişelenme, tamammı?
Do not worry, are not for you.
Üzülme senin için değiller.
Do not worry, I'm always game for the Cyclops sneeze.
Takma kafana evlat
Do not worry, my stuff is very safe to use.
Merak etmeyin, eşyalarımı kullanmakta çok deneyimliyimdir.
Do not worry. Do not bite.
Endişe etme, ısırmaz.
- Do not worry.
Artık endişelenme.
Do not worry, man.
Endişelenme.
Do not worry.
Bizim için endişelenme, sakın endişelenme, tamam mı?
Do not tell me not to worry.
Sakın bana endişelenme deme.
Do not worry,
Merak etme.
I can get more, do not worry.
- Dahasını getireceğim, merak etme.
I do not want to worry about.
Seni endişelendirmek istemiyorum.
Do not worry more for this trip.
Neden bundan fedakarlık yapacakmışım ki? Bu yolculuğa neden çıkmak istiyorsun James?
'And to do this, he will not worry about..' '.. political or bureaucratic pressure.'
Ve bunu yapmak için, siyasi veya bürokratik baskılardan endişe etmiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]