English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't play

Don't play translate Turkish

7,285 parallel translation
I don't need a play-by-play.
Ben play - by-play gerekmez.
Babe, I don't think you should play any of those songs - for a group of six-year-olds.
Bebeğim, bu şarkıların hiçbirini 6 yaşındaki çocuklar için çalmamalısınız bence.
♪ Don't play with matches
# Kibritlerle oynamayın #
The daily job to do is... to give them food... to stay with them... to play, because they don't have... their parents.
Günlük işim, anne babaları olmadığı için onları beslemek yanlarında kalmak ve onlarla oynamak.
Now, I don't know how they run their courtrooms up in Chicago or New York, but down here, we don't allow our attorneys to play Perry Mason.
Bakın, Chicago veya New York'ta yargıçlar ne yapıyor bilmiyorum ama biz burada avukatlarımızın Perry Mason'cılık oynamasına izin vermiyoruz.
We don't have time for you to play Cain and Abel.
Habil ve Kabil oyununu oynamanız için zamanımız yok.
Don't play dumb.
Aptal oynamak istemiyorum.
Well, if you don't want to play, you wait till the end of the season.
Oynamak istemiyorsan sezonun bitmesini bekleseydin.
I don't think it's a good idea we are here to play.
Oyun esnasında bu konudan bahsetmek doğru olmaz diyorum.
Don't play a fool, Yehia.
Salağa yatma Yahya.
Now, why don't we all play truth or dare and move this thing along.
Tamam, şimdi bu işi yürütmek için... -... Gerçek ve Cesaret oynayalım.
Don't play tricks with me.
Benimle oyun oynama
I don't play anymore.
Artık oynamıyorum.
Don't play the board, play the man.
Tahtaya değil, rakibe oyna.
Making sure you don't go play hero.
Kahramanlık yapmamanı sağlıyorum.
You should know by now, I don't play by your rules.
Artık bilmelisin, sizin kurallarınıza göre oynamak istemiyorum.
I don't want to play alone.
Tek başıma çalmak istemiyorum.
Don't touch my shin every time there's a big play.
- Önemli pozisyon olunca bacağıma dokunmayı bırak.
Don't play dumb.
Suskunu oynama.
I don't know how this is gonna play out.
Nasıl sonlanacağını bilmiyorum.
I don't play chess.
- Ben satranç oynamam.
- You kids, why don't you all go inside and play, all right?
- Siz çocuklar, neden içeri gidip oyun oynamıyor sunuz?
Yes, but if we don't play this right, we could end up like Billy Newton.
Evet, ama bunu doğru oynamalıyız, Bunu Billy Newton gibi bitirmeliyiz.
I don't want to play this.
Ben oynamak istemiyorum.
Don't play me for a fool.
Beni aptal yerine koyma.
You don't believe it's out of tune? I don't think you can play.
Çalabileceğini sanmıyorum.
I don't need to prove nothing to nobody. You can't play.
Kimseye hiçbir şey kanıtlamam gerekmiyor.
Well, I don't party that much. I try not to play more than eight hours of Minecraft a day.
- Ben pek parti sevmem ve günde 8 saatten daha fazla Minecraft oynamamaya dikkat ederim.
I don't play with that anymore.
Artık bununla oynamıyorum ben.
I don't think you can play tonight Why don't you go to the hospital first?
Bu akşam sahneye çıkabileceğinizden emin değilim neden önce hastaneye gitmiyorsunuz?
Now all of a sudden you're getting pissed'cause I don't want to play house.
Ne bileyim, ne zaman ihtiyacın olsa geliyorsun ve buna mecbur kaldığım için de mutluyum. Şimdi ise aniden, evcilik oynamak istemediğim için kızıyorsun.
Don't play dumb, Wheeler.
- Bana aptalı oynama Wheeler.
She's in a play tonight. Why don't you come see it?
Bu gece bir tiyatroda rol alıyor.
But I'll rip them off if you don't play ball.
Ama iş birliği yapmazsanız onları çekip kopartırım.
Don't play dumb.
Aptal oynamayın.
We don't play with food!
Yemekle oynamıyoruz!
No, personally, I don't like the play.
- Hayır, şahsen bu hamle hoşuma gitmedi.
.. don't let slum kids like me play with them.
Benim gibi gecekondu çocuklarının onlarla oynamasına izin vermezler.
Don't play dumb, Agent Ward.
- Ne? Aptal numarası yapma Ajan Ward.
Don't play games.
Oyun oynama.
( ringtones play ) KALINDA : Don't.
Açma.
You don't know how to play well with others.
İnsanlarla nasıl iyi geçineceğini bilmiyorsun.
I don't play games.
Ben oyun oynamam.
I don't know, maybe I'm making a long play.
Bilmem, belki de büyük oynuyorumdur.
- Don't... don't play tricks with my words.
Kelimelerimle oynama.
You don't have to play the unity concert.
Birleşme konserinde çalmak zorunda değilsin.
Don't play with me.
Dalga geçmeyi bırak.
Good job! I don't want to play.
- Oynamak istemiyorum.
Oh, we're also looking for some more girls to help fill out the roster, so I don't know if Sue is into joining stuff, - but maybe she could play on the team. - Aaaaaaaaah!
Ayrıca kadroyu doldurmak için başka kızlar da arıyoruz yani eğer Sue bize katılmak isterse belki takımda oynayabilir.
Remember, the defenders like to play up, so don't be afraid to send the ball way deep.
Unutmayın defansları hava toplarında etkili yani derin oynamaya korkmayın.
And, dad, I don't want to tell you how to coach but I would not play a girl who just got a haircut.
Baba sana nasıl koçluk yapılacağını söylemek istemiyorum ama ben saçlarını kestirmiş birisini oynatmazdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]