English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Drink it all

Drink it all translate Turkish

439 parallel translation
Now, Martin, you don't have to drink it all tonight, do you?
Martin, bütün gece içmek zorunda değilsin ya?
But you mustn't drink it all at once, because it is the last.
Ama hepsini bir kerede içmeyin, çünkü bu sonuncusu.
- Drink it all, dear.
- Hepsini iç, canım.
- And drink it all himself.
Hepsini kendi içecek.
Well, drink it all in while it lasts, honey.
Şimdi tadını çıkar, canım.
Now, drink it all down.
Hepsini dik bakalım.
I didn't drink it all, there's still some left.
Hepsini içmedim, birazı kaldı.
Do I have to drink it all?
Tamamını içmek zorunda mıyım?
Did I drink it all?
Hepsini ben mi içmişim?
Help yourself, drink it all. Nobody's weighing you in, after all.
Elbette istersen fondip bile yapabilirsin ne de olsa kilo alma derdin yok.
Drink it all, quickly.
Tümünü hızla iç.
Ah, don't drink it all.
Ah, hepsini içme.
Don't drink it all.
Tamam, bırak artık içmeyi.
Drink it all!
Hepsini iç!
Did you drink it all?
Tek başına mı içtin?
Shall I drink it slower and be slaving longer, or drink it all in one take and thus bring my end closer?
Yavaş içip de daha çok mu çalışayım yoksa bir dikişte bitirip sonumu mu getireyim?
You have to drink it all.
Hepsini içeceksin.
Drink it all, the lady said.
Hepsini içmenizi söyledi bayan.
Drink it all.
Hepsini iç.
- Drink it all, and then the world will look different again.
- Tamamını iç, sonra dünya yine farklı görünecek.
If it's only six beers, we can either drink them all tonight or if there are still some left...
Altı tane olursa birazını bu gece içeriz. Kalanını da bir dahaki sefere içeriz.
Well if you're all officers, we won't mention any names, but in comes your fine captain drink as a pig... and orders 3 bottles of champagne... then he lifts up one leg like this and brings it down on my piano and starts to play it with his boot.
Sizin kendi memurlarınızdan biri. Adının ne olduğunun önemi yok ama adamın biri geliyor, yüzbaşım. Üstelik domuz gibi sarhoş, ve üç şişe şampanya sipariş ediyor.
But if it hadn't been for that drink, all this might not have happened.
Ama içki içmemiş olsaydın, bunların hiçbiri olmayacaktı.
- All right, then. Drink it.
Tamam, o zaman içsene.
- Why don't you freshen your drink, Quinn? - It tastes all right.
- Niçin içkini tazelemiyorsun, Quinn?
It's all right, finish your drink.
Sorun değil. İçkini bitir.
It stimulates the blood and makes heroes of all who drink it.
İnsanın kanını kaynatır ve içeni bir kahramana dönüştürür.
It's all right for old friends to have a drink, isn't it?
Eski arkadaşların birer içki içmesi normaldir, değil mi?
And when he does have a job, he'll spend it all on drink.
Bir iş bulduğunda, parayı içkiye yatıracaktır.
All I know is if you wanna get the police on you, all you gotta do is buy a cheap bottle of hooch and drink it quiet, minding your own business.
Bütün bildiğim, polisin üzerinize gelmesini istiyorsanız, yapmanız gerekenin bir şişe ucuz içki alıp, onu sakince içmek ve kendi işinize bakmak olduğudur.
Why, us city fellas just can't drink with country fellas, that's all that's to it.
Biz kenliler kırsallılarla içki içemezler. İşte böyle.
Look, I don't mean to offend you but we're both alone, would it be all right if I bought you a drink?
Amacım sizi rahatsız etmek değil, ama her ikimiz de yalnızız, sana bir içki ikram etsem olur mu?
I can drink any amount at all, and it doesn't bother me a bit.
İstediğim kadar içerim ve beni hiç etkilemez.
Drink it down, all of it.
İç hadi, hepsini.
I'm so scared I could drink all of it.
Öyle korktum ki, hepsini içebilirim!
And I go someplace where it's quiet and drink to all the Wringles in the world?
Sessiz bir yere gidip... -... kırışıklara içeceğim.
It's your fault, all this, you made him drink.
Bütün bunlar senin suçun. Ona sen içki içirdin.
It might influence whether I drink this and go or stay all night.
Bunu içip gitmeli miyim, yoksa geceyi burada mı geçirmeliyim, ona karar vereceğim.
Likewise he took the Cup, and gave thanks and gave it to them saying : Drink ye all of it :
Aynı şekilde kupayı aldı ve şükretti... ve bunu öğrencilerine vererek, "Hepiniz bundan için" dedi.
I haven't had a drink all morning. I'm through with it.
Sabahtan beri ağzıma tek damla koymadım.
It all went to gambling and drink.
Hepsi kumara ve içkiye gitti.
Tease me all you want, but drink it.
İstediğin kadar dalga geç, ama iç.
Drink it up, or you'll make me cross... I am all right...
İçmezsen darılırım. İyiyim.
And when you drink it and start dancing, the whole place, with its diamond-crystal chandeliers and the waiters in the red jackets and the menus with tassels on them, all get dizzy and shaky, like it'll all come down on you.
Ve onu içip dans etmeye başladığında, tüm mekan, kristal avizeleri ve kırmızı ceketli garsonları ve püsküllü mönüleriyle, insanın başını döndürür ve sarsar, her şey üzerine düşecekmiş gibi.
All right, drink it up, Gambler.
Tamam, içebilirsin Kumarbaz.
Please forgive me, I'm just mixed up. - It's all right. Finish your drink.
- Biraz kafam karışmıştı, yoksa sizin hakkınızda böyle düşünmüyorum.
It's all right, baby. We'll drink it later at your house.
Daha sonra senin evinde içeriz.
All right you promised your mama not to drink, and you kept it.
Tamam annene içmeyeceğine dair söz verdin.
But a kiss and a drink will help me forget all about it.
Fakat bir öpücük ve içki her şeyi unutmama yardım edecektir.
I want you to drink all of it.
Bunun hepsini... içmeni istiyorum.
Stop it! Hey. Let's all have a drink.
Gelin, hep beraber içelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]