English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Far

Far translate Turkish

69,790 parallel translation
It's far beyond the capabilities of Dr. Adebimpe.
Dr. Adebimpe'nin yeteneğinden epey uzak bir mesele.
- And far too powerful, especially for a woman.
- Fazla güçlüydü. Hem de bir kadın olarak.
None so far.
Henüz yok.
But as far as tracking the next Witness...
Ama yeni Ş ž ahid'in izi hakkında....
Far too soon to tell.
Söylemek için henüz erken.
A bullet to the head would have been far too humane.
Kafasına sıkılacak bir kurşun çok fazla insancıl olur da ondan.
But, Kim, you should be aware... because I believe this will be your first disciplinary hearing... uh, the Bar Association's standard of proof is far more lenient than what you're used to.
Kim, bir şeyi anlaman gerek sanırım bu senin katıldığın ilk disiplin duruşması olacak. Barolar Birliğinin delil kabul etme şartları senin alışık olduğundan çok daha fazla yumuşak.
Um, the far east this fall.
Sonbaharda Uzak Doğu'dayız.
We'll, uh, give you some leeway, Ms. wexler, but don't stray too far.
Biraz daha alan bırakacağız size Bayan Wexler ama fazla uzaklaşmayın.
Well, they're not drawing much current, and they're far away.
Çok fazla akım çekmiyorlar ve şu an bana uzaktalar.
As... as far as I'm concerned, nothing's changed, all right?
Bana kalırsa değişen hiçbir şey yok, tamam mı?
As far as I'm concerned, all we did... all we did was tear down a sick man.
Bana soracak olursan, yaptığımız... Biz hasta bir adamı paramparça ettik.
That day is far in the future, Howard.
O gün çok uzak bir gelecekte Howard.
Not that it's any of your business, but we project a final number far higher than the current offer.
Seni hiçbir şekilde ilgilendirmez aslında ancak mevcut teklifin çok daha üzerinde bir rakam hedefliyoruz.
Doctor, I wouldn't have believed I could come so far so quickly.
Doktor, bu noktaya bu kadar hızlıca gelebileceğime asla inanmazdım.
As far as I'm concerned, she's proven she can field whatever we throw at her and then some.
Bana kalırsa ona ne iş verirsek verelim üstesinden gelebileceğini kanıtladı.
The apple can't fall that far from the tree. Now you say she doesn't understand you, doesn't appreciate how hard you work for her.
Seni anlamadığını ve onun için canla başla çalıştığını takdir etmediğini söylemiştin.
Sure that's far enough away?
- Yeterince uzak mı sence?
Well, actually, it's more like number eight so far this year.
Daha ziyade bu seneki sekiz numaralı film oldu.
And not far away, one of the picture's stars, Joan Crawford, recovers from what her doctors are calling a mystery ailment.
Tıpkı filmin yıldızlarından Joan Crawford'un doktorlarının "gizemli bir hastalık" dediği rahatsızlığa sahip olduğu söylentileri gibi.
'Cause what I need from you is gonna take far more than words.
Çünkü senden istediklerim kelimelerden daha öte bir şey.
Looks like there's a way out at the far end.
En sonda bir çıkış var gibi görünüyor.
We'll never make it that far, not if they're watching.
O kadar uzağa gidemeyiz. Hele izliyorlarken.
So far, I haven't been able to decrypt them, but they should shed some light on- - on what?
Şimdiye dek, onların şifresini çözemedim, ancak ışık tutmaları gerekiyor...
As far as we know, he's bargaining for the return of a loyal comrade.
Bildiğimiz kadarıyla, sadık bir yoldaşın geri dönüşü için pazarlık ediyor.
The Toni Morrison book release party I organized, by far.
Toni Morrison kitap yayın partisini düzenledim, şimdiye kadar.
And the night was far from over.
Ve gece çoktan bitti.
You know, you're pretty far from perfect lately, Archie. That's why you're grounded.
Son zamanlarda mükemmellikten oldukça uzaksın Archie.Bu yüzden cezalısın.
How far were you gonna take it?
Ne kadar ileri götürecektin?
- Oh, we are far from being done here.
- Hayır efendim, işimiz bitmedi daha.
How far would he go to protect her?
Onu korumak için ne kadar ileri gidebilirdi?
He crossed one bridge too far.
Çizgiyi fazla aştı.
Look, all I want to do is get as far away from here as I can and never come back.
Dinle, tek istediğim şey, buradan olabildiğince uzaklaşıp bir daha geri dönmemek.
You can make a shot that far?
Sen o mesafeden ateş edebilir misin?
I followed them, but... I've gone as far as I can go.
Onları takip ettim ama gidebileceğim kadar gittim.
What do you mean, "As far as you can go"?
"Gidebileceğim kadar gittim." de ne demek?
So what do you got so far?
Elinde hangi bilgiler var?
I followed them, but I've gone as far as I can go.
Onları takip ettim ve gidebileceğim yere kadar gittim.
What do you mean, "as far as you can go"?
O da ne demek oluyor?
You've been a great mini-marine so far, but this next part's where I'm gonna need your best.
Sen hep harika bir minik denizci oldun ama şimdi daha da iyi olmana ihtiyacım var.
How far away are the hostiles?
Düşmanlar ne kadar uzakta?
He's still awfully young, and the Dominican Republic is too far away.
Hala çok genç ve Dominik Cumhuriyeti de çok uzak.
They were far from home, which gives Elijah the ultimate power and control over them.
Evlerinden uzaktalar ve bu da Elijah'ya onların üzerinde mutlak güç ve kontrol veriyor.
And with the police and media digging, torches and pitchforks aren't far behind.
Polis ve medyanın buna burnunu sokmasıyla meşale ve dirgenler de hemen arkamızda olacak.
Not that far off.
O kadar uzakta değil.
I also act, so I have access to the theater wardrobe department, for anything that we need as far as covers go.
Ayrıca tiyatro gardırop bölümüne erişimim var. Gizlilik için bir şeye ihtiyacımız olursa diye.
Okay, this is what I have so far about error coins.
Pekala, hatalı paralar hakkında şimdilik elimde bunlar var.
I do, Wade, but I gotta ask... how's that working for you so far?
Duydum Wade ama sormam gerek. O iş nasıl gidiyor bu arada?
I tracked him all the way down this far and now there's... nothin'.
O kadar mesafe boyunca izini sürdüm ama hiçbir şey çıkmadı.
On reflection, I think it's all a little far-fetched.
Biraz uydurma olduğunu düşünüyorum.
And then... as far as I'm concerned,
Ayrıca...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]