Here's to translate Turkish
50,093 parallel translation
It's supposed to be here.
- Burada olmalıydı.
Truth is, your main purpose here is to negotiate an illegal arms deal on behalf of the Iranian Revolutionary Guard Corps... with a little personal business on the side.
Buradaki asıl amacın, İran Devrim Muhafızları adına yasadışı silah anlaşması pazarlığı yapmak. Şahsi işlerin de var tabi.
That's not why I wanted to meet you here.
- Burada görüşmek istememin nedeni bu değil.
Well, if I can't say anything and he's lying, how am I supposed to get out of here?
Eğer kendimi ifade edemiyorsam ve o da yalan söylüyorsa buradan nasıl çıkmam bekleniyor?
Your main purpose here is to negotiate an illegal arms deal.
Buradaki asıl amaç İran Devrim Muhafızları adına yasadışı silah anlaşması pazarlığı.
Doesn't seem wrong to you, being here?
Burada bulunmak sana yanlış gelmiyor mu?
We're all just trying to figure out what happened here.
Hepimiz burada ne olduğunu çözmeye çalışıyoruz.
Your main purpose here is to negotiate an illegal arms deal on behalf of the Iranian Revolutionary Guard Corps.
Buradaki asıl amacın... İran Devrim Muhafızları adına yasadışı silah anlaşması pazarlığı yapmak.
Because that's what I asked you to do when I left here this morning.
Çünkü bu sabah giderken senden bunu istedim.
Here's what I've been able to find out.
Öğrenebildiklerim şunlar :
Okay, so the system here uses dynamic proxies to mask your location, but there's a conflict with the firewall.
Buradaki sistem dinamik veril sunucu kullanarak konumunuzu gizliyor. Fakat güvenlik duvarında sorun var.
I'm here as a liaison to the intelligence community in this very difficult period.
Bu zor dönemde istihbarat camiası bağlantısı olarak buradayım.
I've been trying to get in here for weeks.
Haftalardır buraya girmeye çalışıyorum.
There's a place for you to sign here acknowledging that we completed the home report.
Burada imzalamanız gereken bir yer var. Ev raporunu tamamladığımızı teyit etme amaçlı.
According to Quinn, it's a briefing post for special-ops teams heading to the Middle East. He staged out of here himself for almost a year.
Quinn'e göre Orta Doğu'ya giden özel operasyon ekiplerinin bilgilendirme noktası.
Gruffnut's coming. Gruffnut's gonna be here any second. The place needs to look nice.
Hikayede onların tarafını anlayayım o zaman ne yapmamız gerektiğini çözebiliriz.
Yeah, yeah, actually, would you mind if I talked to my boss here for a second?
Yapma. Sanki öyle bir şey varmış gibi. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorsun.
I thought that's why you wanted to come down here.
Neden buraya geldiğini anlamıştım.
She's the one that needed to be here.
Burada olması gereken oydu.
But there's a man, a very special man, and he's supposed to be here with us, but he's in Melbourne.
Ama bir adam var. Çok ama çok özel bir adam onun da bizimle burada olması lazım ama şu an Melbourne'da.
I think we need to accept that whatever's gonna happen is gonna happen here.
Bence şunu bir kabul edelim, o gün ne olacaksa burada olacak.
You had to die in a rock climbing accident and come back to life just like your son Jesus, who, strangely, doesn't seem to get a mention here on your little card.
Bir kaya tırmanışında ölmen lazımdı aynı oğlun İsa gibi geri gelmen lazımdı... Ama gariptir, küçük kartında onun adını dahi anmamışsın.
- Mm-hmm. Because Matt's gonna wanna bury me next to Mom and Dad in the old Jamison plot about a mile from here.
Çünkü Matt beni anne babamın yanına, eski Jamison arazisine gömmek isteyecektir.
Sorry to interrupt, Mr. President, but the vice president is here and she's demanding to speak to you.
Böldüğüm için kusura bakmayın, Başkan Bey ama Vekil Hanım burada sizi görmek istiyor.
It's just that you've been known to say that before, and yet you keep leaving home and coming here.
Bunu daha önce de duymuştum senden ama sen yine evini bırakıp buraya geldin.
You send word to the fort and tell them it's here.
Hisara haber uçur, burada olduğunu söyle.
I don't want to hurt anybody, but here's the deal.
Kimseye zarar vermek istemem ama şu şekilde yapacağız.
Ben, I am trying to help you here, but you have got to give me some room.
Ben, sana yardım etmeye çalışıyorum. Bana biraz zaman vermelisin.
So, Jerome's staying here to look after Nicole, all right?
Jerome, Nicole'le ilgilenmek için geldi tamam mı?
Eric, it's safe for me to get out of here, right?
Eric, beni buradan çıkarman daha güvenli olur mu?
We're here. Trying to do what we got to do, but...
Yapmamız gerekeni yapmaya çalışıyoruz, ancak...
You have a chance here to make this right, to save people from dying, and you're pulling this? !
Her şeyi yoluna koymak için bir fırsatın var, insanların hayatlarını kurtarmak için ama sen bundan kurtulmaya mı çalışıyorsun?
You have a chance here to make this right, to save people from dying, and you're pulling this? !
Bu işleri düzeltmek için bir fırsatın var, insanları ölümden kurtarmak için ve sen bundan sıyrılmaya mı uğraşıyorsun?
That's what they're here to fix.
Onu tamir etmek için geldiler zaten.
That's what they were trying to do here, and we stopped them.
Burada yapmaya çalıştıkları şey buydu ve onları durdurduk.
According to this, she's been held at a safe house a few miles from here.
Buna göre, Buradan birkaç kilometre uzaktaki güvenli bir evde tutuluyor.
But what's happening here is going to happen.
Burada konuşulanlar gerçekleşecek.
They're saying you're heading south and I'm to stay here.
Siz güneye gidiyormuşsunuz, ben de burada kalacakmışım.
Family, please, try to understand what is happening here.
Ailem, lütfen burada ne olduğunu anlamaya çalışın.
Technically, it's against the rules to have her in here.
Aslında, onun burada olması kurallara aykırı.
Mrs. Rasal? There's a man down here claiming to be a friend of the family.
Aşağida aile dostunuz olduğunu söyleyen bir adam var.
Come here, I want you to meet our Jordi.
Buraya gel, Jordi'mizle tanış istiyorum.
Mrs. Rasal? There's a man down here claiming to be a friend of the family.
Aşağıda aile dostunuz olduğunu söyleyen bir adam var.
I think our Deputy Director Clark here is better equipped to answer that.
Bunun cevabını Müdür Yardımcısı Clark'ın vermesi daha uygun olur.
As I understand it, there's nothing to keep you here.
Anladığım kadarıyla seni burada tutan bir şey yok.
It's not for you to be here. It's...
Burada olmamalısın.
We're trying to live a life in the sun here.
Burada açık bir hayat yaşamaya çalışıyoruz.
My husband doesn't know many people here, and I'm trying to get him to see how cool this place is and, you know, meet the locals.
Eşimin burada fazla tanıdığı yok. Buranın ne kadar muhteşem bir yer olduğunu göstermeye çalışıyorum. Buranın yerelleriyle tanıştırmaya çalışıyorum.
I think that he's here to kill you.
- Sanırım seni öldürmeye gelmiş.
We're out here in the middle of the motherfucking Death Race, and you're talking to me about sunblock?
Sıçtığımın Ölüm Yarışı'nın ortasındayız, sen bana güneş kreminden bahsediyorsun, öyle mi?
We're trying to do a show here.
Burada program yapmaya çalışıyoruz.
here's to you 130
here's to us 69
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30
here's to us 69
tomas 217
touche 95
toto 177
toes 106
to infinity and beyond 21
toma 39
tomo 54
today is my birthday 30