Here we translate Turkish
160,364 parallel translation
Okay, here we go.
Tamam, başlıyoruz.
Yeah, here we are.
Evet, işte oldu.
Mm-hmm. But Lorraine said she'd go out to lunch with me if I changed my vote, so here we are.
Ama Lorraine oyumu değiştirirsem benimle yemeğe çıkacağını söyleyince bugünlere geldik işte.
And here we go. Yes, unfortunately, this country still has enemies.
- Evet maalesef ülkemiz hala birçok düşman barındırıyor.
Here we go.
Devam.
Here we go.
İşte bir tane.
And yet here we are in civil court, Your Honor, not criminal court.
Ama buna rağmen asliye hukuk mahkemesindeyiz Sayın yargıç. Ağır ceza mahkemesinde değil.
Okay, so, here we go.
- O zaman tamam, bir bakalım.
Here we are.
- Baş başayız.
Good. So, here we are.
O halde başlayalım.
Well, the moment we're in is that your friends just ran off and left us here to die!
Pekâlâ, şu anda içinde bulunduğumuz anda ise arkadaşların basıp gitti ve bizi ölüme terk ettiler.
We're here!
Geldik!
We can handle it from here.
Biz işimizi buradan da halledebiliriz.
We're running out of time here, kid.
- Zamanımız azalıyor evlat.
We're right here if she needs us.
İhtiyacı olursa yanı başındayız.
His wife, Diane, who's pregnant, is on the way here as we speak.
Hamile eşi Diane bizimle konuşmaya geliyor.
We've got a lot of unknowns here.
Bir sürü bilinmeyen var.
- We got to get out of here.
- Buradan çıkmalıyız.
- We don't know where here is.
- Nerede olduğumuzu bile bilmiyoruz.
I mean, he foolishly confirmed his own motive before he even knew why we were here.
Daha niye geldiğimizi bilmeden gerekçesini safça itiraf etti.
We're gonna get you out of here.
- Seni buradan çıkaracağız.
Is it weird we've barely seen Phil since we've been here?
Geldiğimizden beri Phil'i çok az görmüş olmamız tuhaf değil mi?
We have 80 lawyers here.
80 avukat var burada.
Can we, get a little space here, Rupert?
- Biraz özel konuşabilir miyiz Rupert?
He knows because he was here three hours ago when we argued he was a terrorist.
Biliyor çünkü üç saat önce buradaydı ve salonda terörist olduğundan bahsedildi. Ama hangi kanıta dayanarak?
What material support are we talking about here?
- Uçak biletleri.
we did nothing wrong here.
Biz burada yanlış bir şey yapmadık.
We've had to make a difficult decision here.
Zor bir karar vermek zorundayız.
Your Honor, the only reason we are here is because Ms. Wood Lutz's client has an issue in front of the FCC, and they're afraid that the Trump administration...
Sayın yargıç, burada olmamızın tek sebebi ; Bayan Wood Lutz'un müvekkilinin FİK ile sorun yaşamaları ve Trump yönetiminden korkmalarıdır.
I think we have a sarcasm problem here.
Kinaye sıkıntımız burada da devam ediyor sanırım.
Your Honor, we are living in Tiananmen Square right here.
Sayın yargıç şu anki haliyle bu ülke Tiananmen Meydanı gibi.
We're glad to have you here, Mr. Gross.
- Burada olmanızdan çok memnunuz Bay Gross.
Let's have racist posts here, anti-Semitic right here, and at the end up there - we'll have threatening posts.
Irkçı gönderiler buraya, Yahudi düşmanlığı buraya ve son olarak da tehdit gönderilerini şuraya koyalım.
Well, isn't the problem here that we're thinking of censoring based on sensitivities and not content?
Buradaki asıl sorun, içerikten ziyade duygusallık yüzünden sansür uygulamamız değil mi?
Feels like we should have barbecue and franks here.
Sanki gönlümüzce barbekü yapmamız gerektiğini hissediyorum.
- That's why we're here, sir, to make you look good.
- Gerçekten mi? - Biz bunun için varız. Sizi iyi gösterebilmek için.
We're here to confiscate that.
Bu alete el koymaya geldik.
We start at 10 : 00, you're here at 10 : 00.
Saat 10'da başlayacaksak o saatte burada olacaksın.
We're in here.
Biz bu taraftayız.
We have a lot of problems here, don't we?
- Bir süre de problemimiz var değil mi?
We speak English here.
- Burada İngilizce konuşulur. - Evet.
I'm just theorizing here, but we were on our way to a chemsex party in Arlington Heights.
Ama Arlington Heighst'te bir chemseks partisine doğru gidiyorduk.
Why are we here?
Biz neden buradayız?
I think if we give ourselves a chance... maybe your being here could be a good thing.
Bence birbirimize bir şans verirsek... belki burada olman iyi bir şey olabilir.
What've we got here, then?
Bakalım burada ne varmış.
We can print those papers right here in our home.
Kâğıtları evde yazdırabiliriz.
Okay, we're done here.
Pekala burada işimiz bitti. - Hoşçakal.
It happened right in front of the school, violating what we like to think of as our safe space here at Starford.
Okulun hemen önünde oldu, Starford'da güvenli alanımız oldugunu düsündügümüz alanı taciz etti.
We think the killer might actually be here.
Katilin buralarda bir yerde olabilecegine inanıyoruz.
But we get pudding here.
Ama burda puding alıyoruz.
That is how we're gonna escape from here.
Buradan böyle kaçacağız...
here we go 9033
here we go again 374
here we are 2264
here we come 237
here we go now 20
here we are now 19
here we are again 79
here we all are 22
well 438053
welcome 4679
here we go again 374
here we are 2264
here we come 237
here we go now 20
here we are now 19
here we are again 79
here we all are 22
well 438053
welcome 4679
welcome to hell 49
we need you 478
we are going 52
week 129
weekly 26
west 535
wednesday 345
weeks 936
wells 385
wedding 156
we need you 478
we are going 52
week 129
weekly 26
west 535
wednesday 345
weeks 936
wells 385
wedding 156