English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / How's it looking

How's it looking translate Turkish

290 parallel translation
But how is it possible to calculate the number of Earth-like planets orbiting other stars without looking at all the stars?
Peki tüm galaksiye bakmadan dünya benzeri gezegenlerin sayısını nasıl hesaplayabiliyoruz?
[Igarashi] Catalina, how's it looking on your end?
Catarina. Senin açından işler nasıl?
Well, sir, I don't know as I know just how to put it but she's kind of a delightful-looking young lady.
Isabel'i mi? Size nasıl ifade edeyim, bilmiyorum. O...
- How's it looking?
- Nasıl görünüyor?
If it's conversation you're looking for, tell me how you got to be a cripple and I'll tell you all about bein'black.
Ama eğer sohbet etmek istiyorsan... ... bana nasıl sakat kaldığını anlatabilirsin. Ben de sana zenci olmayı anlatayım.
How's it looking for you?
Bakalım senin için ne yapabiliriz?
How's it looking there?
Her şey yolunda mı?
How about "it's looking like a cover-up"?
Bu bir örtbas olayı gibi görünüyor.
- How's it looking?
- Ne durumda?
It's simple, Al, I was going to explain that while it might have appeared we were looking at that girl's rear end, so admirably hoisted in the air before us, what I was actually doing was looking with admiration as I pondered how far women have come in the last hundred, nay, 50 years.
Çok basit, Al sanki kızın güzel bir şekilde havada asılı poposuna bakıyormuş gibi görünsek bile benim asıl yaptığım uzun uzun düşünüp de son 100 yılda, pardon 50 yılda kadınların bu kadar ilerlemesine hayranlık duymam.
It's the basic article about how you were looking to get into broadcasting.
Bu yayıncılık dünyasına girebilmek için bakacağınız temel dergidir.
- How's it looking?
- Durum nasıl?
I was looking to complement that's how it works with friends.
Ben tamamlayıcı olmayı umuyordum ki dostlarla bu şekilde çalışılır.
there's something I'm looking for, but I do not know how to describe it...
Bir şey arıyorum ama nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum.
Ellen Sue, how's it looking?
Ellen Sue, ne durumdasın?
I'm looking at women's handiwork in various tribal cultures and I'm showing that how making a basket, or a blanket, or a digging stick, or whatever it's all done with a sense of ritual.
Çeşitli kabile kültürlerinde kadınların yaptığı elişlerini inceliyorum ve ister sepet, ister yorgan ister herhangi bir alet olsun, her şeyin bir ayin havasında yapıldığını göstermeye çalışıyorum.
How's it looking, big man?
Ne durumdasınız?
- I'll tell you how it's looking.
— Nasıl gidiyor söyleyeyim.
Uh, how's it looking today?
- Güzel. Bugün yoğunluk nasıl?
That's not how you should be looking at it.
Bu olaya öyle bakmamalısın. Kahretsin.
David, how's it looking to you?
David, sana nasıl görünüyor?
How's it looking?
Durum nasıI görünüyor?
So, how's it looking?
NasıI gidiyor?
It's only now, looking back that I see how you patched through my walls and entered my life in waves.
Sadece şimdi, nasıl duvarları aşıp ; ... dalga dalga hayatıma girdiğini görüyorum.
And when I think about how I enjoy looking after you and how you always seem to miss me when I've been gone for too long, well, it's sort of like you're my...
Sizinle ilgilenmekten zevk alıyorum. Ben uzun süreliğine gidince siz de beni özlüyorsunuz. Sanki benim...
It's like, you know, how am I ever supposed to become... whoever it is that I'm gonna become while everyone's looking?
Şey gibi, bilirsin, herkesin baktığı biri..... gibi olmam neden gerekiyor?
It's amazing how much better looking fiction writers have become.
Roman yazarlarının o kadar yakışıklı olduğuna şaşırdım doğrusu.
How's it looking?
Nasıl görünüyor?
I know. The thing is, they've been looking through these catalogs of women who are willing to donate, and they feel like it's ordering furniture, which I totally respect, because how can you choose the parent of your child in a catalog?
Ama bağışlamaya gönüllü kadınların bulunduğu kataloglara bakıyorlar bir süredir ve kendilerini mobilya ısmarlar gibi hissediyorlar ki anlayabiliyorum çünkü çocuğunun ailesini katalogdan nasıl seçebilirsin ki?
- How's it looking, doc?
- Nasıl görünüyor Doc?
Well, how's it looking, Mercer?
- Eee, durumu nasıl Mercer?
How's it looking, Mr. Schulz?
Nasıl gidiyor Bay Schulz?
So, how's it looking up there, Jane?
NasıI görünüyor Jane?
How somebody so good-looking could be so insecure, it's beyond me.
O kadar yakışıklı biri, nasıl böyle güvensiz olur?
How's it looking?
- Nasıl gidiyor?
Yeah, that's how it's looking.
- Evet, öyle görünüyor.
- How's it looking? .
- Naıl gözüküyor?
So, how's it looking?
Nasıl görünüyor?
It's a great thing because it means that no matter how many good-looking boys consistently disappoint us, or how many times we're convinced that this universe is going to begin and end with one of these moronic losers that someday when all of this crap is over with there might be our very own Clifton Smalls waiting for us.
Harika bir şey çünkü ne kadar yakışıklı erkek bizi hayal kırıklığına uğratsa da, ya da kaç defa evrenin bu moronlarla başlayıp biteceğine ikna olsak da bir gün bütün bu saçmalıklar sona erdiğinde, bizi de bekleyen kendi Clifton Smalls'larımız olabilir.
- How's it looking?
Nasıl görünüyor?
How's it looking?
Anneni duydun işte, başın belada.
How's it looking over there, Steve-o?
O taraftan nasıl görünüyor, Steve?
Ow! How's it looking?
Nasıl gözüküyor?
How's it looking so far?
- Sence nasıl görünüyor?
You never saw yourself as, I don't know how you'd describe it, as... like one of those people who like looking up at the moon, or who spend hours gazing at the waves or the sunset or...
Kendini hiç, nasıl anlatacağımı bilmiyorum, aya bakmaktan hoşlanan veya dalgalara ya da güneşin batışına dalıp saatlerini harcayan insanlardan biri olarak görmedin.
How's it looking there?
her şey yolunda mı?
How on earth can we find a fresh way of looking at it? "
Peki burada yeni bir bakış aramaya ne dersiniz?
Because you have no idea just how frustrating it is working your ass off trying to inflate a tiny little balloon inside someone's clogged artery and all that person has to do, really, is, I don't know, go for a walk in the morning or choke down a fresh green salad and you come back here looking like that.
Çünkü birinin tıkanmış arterinde minicik bir balonu şişirebilmeye çalışmanın ne kadar sinir bozucu olduğunu bilmiyorsun ve o insanın tek yapması gereken şey, sabahları yürümek ve yeşil salata yemekken bu halde buraya geri geliyor.
- How's it looking for Local 47?
- Local 47 böyle mi arıyor?
Because only by standing a thing on its head, and looking at it from all angles in terms of management structure, can we really work out how things are sourced.
Çünkü bir şeyi ortaya koyup, ona sadece bakmak, yönetimin yapısı açısından, bize onun kaynağı hakkında bilgi verir mi?
- Crazy, isn't it? How's it looking?
Nasıl görünüyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]