Looking thing translate Turkish
1,145 parallel translation
Kind of a gooney-looking thing, isn't she?
Ne tipsiz, değil mi?
That's a nasty-looking thing, isn't it?
Çok feci bir şeye benziyor, değil mi?
You about the finest-looking thing I seen in a long time.
Uzun zamandır gördüğüm en yakışıklı şeysin.
I mean, sure, you got your steering, and your gas, and your brake, and of course, this metal-looking thing.
Bir direksiyonu, gaz pedalı, fren pedalı ve bu metal görünüşlü şey var.
A really freaky-looking thing.
Gerçekten kafayı yemiş gibi gözüküyodu.
You're afraid again, you've regressed to being the same emotional coward you used to be. Well, I hope you get what you're looking for with Thing.
Umarım Tink'le aradığın şeyi bulursun.
I just wonder if we're looking for a thing.
Bir mahlûk mu arıyoruz acaba diye düşünüyordum.
We've been out here in the Uncharteds for nearly a full cycle looking for that thing.
Neredeyse bir yıldır Keşfedilmemiş Bölgede şu şeyi arıyoruz.
Looking for whatever that thing is in the crate?
O sandıkta ner ne varsa onu mu arıyordunuz?
But there is one thing I've learned... And that's that the hardest part about moving forward is not looking back.
Ama öğrendiğim bir şey var ki o da yoluna devam etmenin esas zor kısmı, geriye bakmamaktır.
Now if that's true, how can we turn our back on the one thing we're looking for?
Eğer bu doğruysa, aradığımız bir şeye nasıl sırtımızı dönebiliriz ki?
For one thing, I don't wake up looking like this.
Birincisi, sabahları böyle görünerek kalkmıyorum.
The first thing I'll do is eliminate these so-called reforms, before Ferenginar ends up looking like a Federation planet.
İlk iş bu sözde reformları kaldıracağım ki Ferenginar bir Federasyon gezegenine dönmesin.
Somebody's looking out after us, Scully, which may not be a bad thing. - I got a look at that thing that's been scaring everybody and I take it back. - What do you mean?
Birisi dışardan bizi gözetliyor, Scully, kötü olmayabilecek bir şey.
The only thing that he imagined was us out here looking like idiots.
Hayal ettiği tek şey bizim buraya gelmemiz ve aptal yerine konmamızdı.
'I'm looking at a very interesting thing.
Tamam, şu anda aşağıda Littrow'da çok ilginç bir şeye bakıyorum.
That's the good thing. We don't want everybody grabbing the limelight just because things are looking good, it's starting to take off.
Bu iyi bir şey, çünkü her şey iyi gidiyor diye herkesin burnunun havaya kalkmasını istemeyiz.
I'll call you at your office tomorrow and fax over the specifics... what we're looking for, that kind of thing.
Çok iyi, ben seni yarın ofisinden ararım. Bizim nasıl bir yer aradığımız ile ilgili gerekli belgeleri fakslarım.
There's only one thing I'm not looking forward to. What's that?
Şu anda aklımdaki en son yer orası.
Again, he's the king arranger, and he's bringing in the... He was always looking to do the new thing. It was really banging off in New York - rap was there, it was like 1980.
Mick Jones söylediğim gibi, kral bir aranjördü her zaman yeni şeyler, her zaman yeni şeyler yapmayı isterdi.
The only thing I was looking forward to in this damn school was football.
Bu lanet okulda sabırsızlıkla beklediğim tek şey futboldu.
We're looking for clues to see if we can find out how this terrible, terrible thing happened to Aeryn.
Eğer bulabilirsek, Aeryn'in başına gelen şu berbat... Felaket şeyin nasıl olduğuna ilişkin ipucu arıyoruz
I know. The thing is, they've been looking through these catalogs of women who are willing to donate, and they feel like it's ordering furniture, which I totally respect, because how can you choose the parent of your child in a catalog?
Ama bağışlamaya gönüllü kadınların bulunduğu kataloglara bakıyorlar bir süredir ve kendilerini mobilya ısmarlar gibi hissediyorlar ki anlayabiliyorum çünkü çocuğunun ailesini katalogdan nasıl seçebilirsin ki?
That's exactly the kind of thing we're looking for!
Biz de tam böyle bir şey arıyoruz.
Any chance you were looking into a bright, shiny thing called a mirror?
Baktığın şeyin bir ayna olma olasılığı var mı?
( Carrie ) Ok, here we go actually, you know what, I'm looking for the flash thing.
Tamam, işte geliyor. Aslında flaşı arıyorum da.
The important thing is you find what you're looking for.
Önemli olan aradığın şeyi bulman.
I'll have that incredibly rich-looking, flourless chocolate thing.
İnanılmaz derecede lezzetli görünen, şu çikolatalı şeylerden alacağım.
You know, I'm not looking for a quick answer in the monogamy thing.
İlişkimiz konusunda senden hemen bir cevap beklemiyorum.
I'm looking for the breaker box, wherever the damn thing is.
Sigorta kutusunu arıyordum, neredeyse o lanet şey.
He said that you come at things maybe a little farkatke, a little Star Trekkie, which is the exact vibe I'm looking for for this thing I'm doing.
Biraz "fotacta" olduğunuzu söyledi. Biraz da Star Trek. Yazdığım senaryoda aradığım şey tam olarak bu.
Well, they're looking for the right thing, but in the wrong place.
Doğru şeyi yanlış yerde arıyorlar.
The power source I've been looking for, the bright light you remember. - They're the same thing!
Benim aradığım güç kaynağıyla senin hatırladığın ışık aynı şey.
I've been looking into this hospital thing, and I think she had a point.
Hastane meselesini düşünüyordum da, sanırım haklı.
- What? It's the only way you can save face and get out of this thing without looking like an idiot.
Onurunu kurtarmanın, bu işten bir aptal gibi görünmeden sıyrılmanın tek yolu bu.
The mail boat comes just once a month and the only thing I'm looking forward to more than your letters is the mosquito net my mission president promised to send.
Burada işler yolunda. Ada çok güzel fakat biraz küçük.
gram negative, gram positive, cocci, spyrokeets... all kinds of cool looking stuff, and the thing is there's not much I can do with them here in the field, the only thing I can do this freeze them down and take them back with me.
Gram-negatif, gram-pozitif, Cocci, spyrokeets gibi... bilinen birçok tür. Ama burada onlarla yapabileceğim fazla bir şey yok. Sadece yanımda götürüp sonra inceleyebilmek için dondurabilirim.
They were looking at this thing... and they saw another hurricane contained within this hurricane.
Kasırgaya bakıp hortum içinde hortum görüyorlar.
Everything's rigged to make this thing give realistic-looking snowflakes.
Her şey bu aletin gerçek görünümlü kar taneleri üretebilmesi için düzenlendi.
Next thing I knew, I'm on the ledge looking down.
Sonrasında bildiğim ilk şey pervazdan aşağı baktığımdı.
He's out there doing his own thing, moving forward, not looking back.
Dışarıda kendi yolunda gidiyor. İlerliyor, geriye bakmıyor.
You know, here's the thing, honey. Um, I was looking at the, uh, the brochure for the lodge up there, and, um, the thing is there's no t.V.
Pekâlâ, kulübenin broşürüne bakarken fark ettim ki orada televizyon yok.
Next thing, I'm looking at you sleeping there.
Sonra seni burada uyurken gördüm.
AND I THOUGHT MAYBE THERE MIGHT BE SOMEONE HERE WHO'S LOOKING FOR THE SAME THING.
Burda da aynı şeyi arayan birinin olabileceğini düşünüyorum.
But most of all, I'm looking for the real thing.
Ama hepsinden önemlisi, ben gerçek bir ilişki arıyorum.
The one thing we never stop looking for is acceptance.
Kabul görmek, aramaktan asla vazgeçemediğimiz bir şey.
The important thing is I got through my first three days without looking like a complete idiot.
Önemli olan ilk üç günümü tam bir geri zekâlı gibi görünmeden bitirebilmiş olmak.
I think the thing is just not to go looking for it, you know?
İstediğin bir şeyi arayarak bulamıyorsun.
The thing is, I'm looking for a job here
Lucy'yle evlenip Trinity'yi almak istiyorum.
If we get bored looking for the clover, I've got Tetris on this thing.
Yoncayı ararken canımız sıkılırsa, bu şeyde Tetris de var.
I said, " The great thing about M.J is when you look in her eyes and she's looking back in yours everything feels not quite normal.
Dedim ki : " M.J.'in en müthiş yönü gözlerine bakınca ve o da sana bakınca her şeyin normal olmaktan çıkması.
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things will change 18
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things have changed 201
things will change 18