English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm looking for you

I'm looking for you translate Turkish

3,701 parallel translation
I'm looking out for you.
Ben sana göz kulak olurum.
No, I'm looking for you to do your job.
Hayır, işini yapmanı sağlamaya çalışıyorum.
I think you're looking for a way out of the foot clan,
Sanırım Foot Klanı'ndan bir çıkış yolu arıyorsun.
I'm just looking out for you.
Sana göz kulak oluyorum ben.
Um, actually, I wasn't looking for you.
Ben sana bakmamıştım aslında.
I'm looking for Danielle, have you seen her?
Danielle'i arıyorum, onu gördün mü?
The guy I'm looking for, he's armed, he's in a really bad place. So if he happens to be one of your guys, I'm not sure how you keeping it a secret is gonna help him.
Aradığım adam silahlı, durumu kötü görünüyor, yani eğer sizden biriyse bunu gizli tutmanın ona nasıl bir yararı olacağından emin değilim.
Well, the word you're looking for is extortion, not blackmail, and I'm not going to comment on that accusation.
Aradığın kelime zorlama olacak, şantaj değil ve bu suçlamaya yorum yapacak değilim.
I know you don't have all the answers you're looking for right now.
Şu anda aradığın yanıtları alamadığının farkındayım.
I think you know what I'm looking for.
Ve bence neyi aradığımı biliyorsun.
Yeah, I hope you find what you're looking for, too.
Ben de sizin aradığınız şeyi bulmanızı umarım.
If I didn't do this for you, you would have been looking at a year before you even got a trial.
Bunu yapmasaydım dava için en az bir sene bekletirlerdi.
Well, you looking for work, I can always use someone to clean up the place.
İş arıyorsan, etrafı temizleyecek birine her zaman ihtiyacım var.
Or... Since I'm only looking for Randall and I don't got eyes for you one way or the other, we could go about this different.
Ya da sadece Randall'ı aradığım ve şu veya bu şekilde gözüm sende olmadığı için, başka türlü halledebiliriz.
I think I know the man you're looking for.
Sanırım aradığınız kişiyi tanıyorum.
But I think the word you're looking for is "pacified."
Ama sanırım demek istediğiniz şey "pasifize etmek" di.
But I went looking for you anyway because I thought that you would be this... missing piece that made everything make sense.
Ama ben yine de seni aradım çünkü her şeyi mantıklı kılacak kayıp parça sen olabilirdin.
- I'm just looking out for you.
- Ben sadece seni gözetiyorum.
Maybe I'm looking for you.
- Belki de seni arıyorumdur.
And I think what you're looking for is over there in that barn.
Sanırım sizin aradığınız şey şuradaki ahırın içinde.
I'm looking for you.
Seni arıyorum.
I'm telling you, the Chinese are just looking for an excuse to get into it.
Diyorum sana, Çinliler bir bahane arıyor yalnızca.
You're the person I'm looking for.
Aradığım kişi sensin.
If you're not back soon, I'm gonna come looking for you.
Eğer yakında gelmezsen, seni aramaya geleceğim.
I was looking out for you the whole time.
- Hep seni aradım.
- I'm sorry to tell you this, but there's nothing in the Justice's guidelines on searches, seizures, and practical jokes that will get you back into Serberus with a warrant if you can't tell me what you're looking for.
- Size bunu söylediğim için üzgünüm ama Adalet'ın kurallarında arama, el koyma ve şakalara yer yok ; bana ne aradığınızı söylemezseniz, Serberus'a arama izni ile giremeyeceksiniz demektir.
I've been looking for you.
Sana bakmıştım.
- I'm who you're looking for.
- Aradığın kişi benim.
And I feel shitty for even looking at you.
Sana baktığım için bile kötü hissediyorum.
I'll be looking for you, Miss Horvath.
Size bakıyor olacağım Bayan Horvath.
I'm the guy you're looking for.
Aradığınız kişi benim.
I'm not exactly sure what you're looking for.
Tam olarak ne aradığınızdan emin değilim.
Margaret? I've been looking for you all night.
Margaret, bütün gece seni aradım.
Actually I'm looking for you, Mrs Brown.
- Aslında ben size bakmıştım Bayan Brown.
I'm looking forward to you seeing me for the fuckin'first time!
Ben de senin beni ilk kez görmen için sabırsızlanıyorum.
I'm just looking out for you.
Ben sadece senin iyiliğini düşünüyorum.
I've spent a lifetime looking for you... for a chance to say "I love you." And I'm sorry.
Tüm hayatım boyunca seni aradım sadece sana "seni seviyorum" diyebilmek için ve çok üzgün olduğumu.
And I'm willing to give up looking for it if you promise to leave my brother alone.
Ve eğer kardeşimi rahat bırakırsan aramaktan vazgeçmeye niyetliyim.
Oh, there you are. I've been looking all over for you.
Her yerde seni aradım durdum.
I'm sorry if this is, like, really insulting, but you're, like, really good-looking for a doorman.
Hakaret gibi mi kaçar bilemiyorum ama bir kapıcı için fazla yakışıklısın.
'Cause if this boat goes under and I don't have a life jacket, I'm coming looking for you, fists swinging.
Çünkü bu gemi batar da can yeleğim olmazsa gelir seni bulur yumruk savururum sana.
Obviously, we know most of it, but I just want to hear the details from you because a crisis can provide an opportunity to uncover the leaks that we have been looking for in your office.
- Elbette hikâyenin çoğunu biliyoruz ama ayrıntıları bir de senden almak istiyorum. Çünkü böyle bir kriz, ofisinizde aradığımız sızıntıları bulabilmek için harika bir fırsat olabilir.
I'm sorry to arrive like this but... When word came you were looking for me I had to leave Cape Town in a hurry.
Bu şekilde sana ulaştığım için özür dilerim ama beni aradığını duyunca aceleyle Cape Town'ı terk ettim.
I wasted my entire morning looking for some kid that you had already talked to.
Bütün sabahımı senin zaten konuştuğun bir kızı aramakla geçirdim.
They'll bring your bags up for you, you know. Yeah, I know. I'm looking for my guitar.
Burası aynı kalsın ama seyircilerin arasına kadar gidebileceğim bir yer ve akustik setin de Deacon'la bana yetecek kadar geniş olmasını istiyorum.
Listen, you're looking for a guy, I'm looking for a guy.
Bak sen de erkek arıyorsun, ben de.
You can't go in there. I never told you this, but I once came up late at night looking for Jack, and you were in a wedding dress dancing with one of his suits.
Bunu sana hiç söylemedim, ama bir keresinde gece geç saatte Jack'e bakmaya geldiğimde gelinlik giymiş onun takım elbisesiyle dans ediyordun.
I'm looking for six figures, eight if you're counting cents, which I fell for once before...
Aradığım maaş altı haneli, kuruşları sayıyorsan sekiz, ki daha önce bir kez o oltaya geldim. Hiç hoş değil, aradaki fark.
Tell me what you're looking for, and I'll help.
Ne aradığını bana söyle, ben yardım ederim.
I spent years looking for you.
Seni ararken yıllar harcadım.
I'm looking for you.
Ben seni arıyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]