English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'm old enough

I'm old enough translate Turkish

611 parallel translation
- When I'm old enough? You have no idea, no fucking idea, what I do for you.
Hiç bilmiyorsun, senin için nelere katlandım hiçbir sikim bilmiyorsun!
I'm old enough that sometimes I forget... about your name from time to time. But do you think that I'll be able to handle having this baby?
Yaşlı olduğum için adın Seok Cheol mü Cheol Seok mu diye karıştırırken buna sahip olabilir miyim?
I'm old enough to know what I'm gonna do.
Ne yaptığımı bilecek yaştayım.
You'll be telling me next I'm not old enough to know the facts of life.
Hayatı tanıyacak kadar olgun olmadığımı mı söylüyorsun?
I'm old enough to know what to do So if you don't like it...
Hoşuna gitsin, gitmesin.
I'm old enough to be your father.
Babanız olacak yaştayım.
I'm old enough to go home alone.
Tek başıma gidecek kadar büyüdüm.
I'm old enough to be your father.
Sizin babanız olacak yaştayım.
I'm 43. Well, I think you are definitely old enough to be told the facts of life.
Sanırım hayatın gerçeklerini sana anlatacak kadar büyümüş durumdasın.
Kitty,... since I'm old enough to be your father...
Kitty madem ki baban olacak yaştayım...
I'm old enough to know better.
Buna aklı erecek kadar büyüğüm.
Susan, I wouldn't say this to many people, but I'm old enough to be your father.
Bunu herkese söylemem ama baban olacak yaştayım.
I'm old enough to fight for my own happiness.
Kendi mutluluğum için, savaşacak kadar yetişkinim.
I know I'm old enough yet, I would be soon.
Biliyorum henüz yaşım uygun değil ama yakında olacak.
Although I was old enough to be in love.
Ne var ki, yaşım aşık olmaya müsaitti.
Well, I'm just old enough to be your father, bub.
Güzel, baban olacak kadar yaşlıyım.
I'm old enough to take care of myself. Does she live far from here?
Evi çok mu uzakta?
I apreciate your interest in me Ms Bantam but I must remind you that I'm quite old enough to determine my own drinking capacity.
Beni düşündüğünüz için teşekkür ederim, Bayan Bantam ama kendi içki kapasitemi belirleyecek yaşta olduğumu size hatırlatırım.
Let's just say I am old enough to know what to do with my young feelings.
Sadece genç duygularımla ne yapacağımı bilecek kadar yaşlıyım diyelim.
Yeah, I'm old enough.
Evet, yeterince eski dişim var.
I'm old enough to appreciate a good-looking girl.
Güzel bir kızı görünce anlayacak kadar büyüğüm.
I've got a job to do, and enough mystery on my hands without that old...
Ama işimi yapmalıyım, çözmem gereken onca sır varken... bir de şu ihtiyar...
- I'm old enough.
- Yeterince büyüdüm.
I'm old enough to know better.
Daha iyisini bilecek kadar yaşlıyım.
I'm old enough to get married.
Evlenecek yaştayım ben.
Wish I were old enough to have seen her.
Keşke ben de onu görmüş olacak kadar yaşlı olsaydım.
Man, oh, man. I'm hungry enough to eat a hairy old saddle blanket.
O kadar acıktım ki ahbap, bir atı bile yiyebilirim.
If only I was old enough.
Ben de büyük olsaydım.
And I'm old enough to be her father, is that it?
Ve onun babası olacak kadar yaşlıyım, öyle mi?
- I'm old enough to drink.
- İçecek kadar büyüdüm.
Oh, I know it's fashionable these days to be self-sufficient and not need people around, but I'm old enough not to mind being old-fashioned.
Oh, şu günlerde kendine yeterli olmanın moda olduğunu ve başkalarına muhtaç olmamanın moda olduğunu biliyorum, fakat ben eski kafalı olmaktan rahatsız olmayacak kadar yaşlıyım.
Well, Betty, I'm old enough, but he's a tough man to handle.
Ben büyüdüm ama onunla başa çıkmak zor.
I'm an old man, I have enough thoughts of my own.
Ben yaşlı bir adamım, benim yeterince düşüncem var.
Well, you're old enough to know your own mind, I suppose.
Şey, sanırım, ne istediğini bilecek yaştasın.
Yeah, well, he's strong enough, but I've got the old equalizer.
Evet, öyle, yeterince güçlü, fakat ben de eski eşitleyiciyi aldım.
- I'm old enough.
- Yaşım müsait.
I love it. I'm not old enough to be madame, am I? Cecile?
Ben hanımefendi olacak kadar yaşlı değilim, öyle değil mi, Cecile?
When I'm gone, and you're old enough, take your rights.
Ben öldükten sonra yaşın erdiğinde haklarını al.
You're old enough to know that, and I'm young enough to learn it.
Sen bilecek kadar yaşlısın, ben de öğrenecek kadar genç.
I'm not big enough to be your father, but I'm old enough.
Baban olacak kadar büyük değilim, ama yaşlıyım.
I wasn't old enough to vote for him the first time he run, but my pa did. I seen him once.
İlk adaylığında yaşım oy vermek için küçüktü ama babam ona vermişti.
Yeah, I'm old enough.
Evet, yeterince yaşlıyım.
But all the more so because I am old enough to appreciate it.
Ancak daha da önemlisi, Yaşım bunun kıymetini bilecek kadar ilerledi.
But I'm old enough to do things for myself.
Ama kendi işimi görecek kadar büyüdüm.
LET'S SAY THAT I'M OLD ENOUGH TO HAVE KNOWN THIS GENTLEMAN PERSONALLY.
- Şu an her şeye inanırım.
I'm old enough to be your father.
Senin baban yaşındayım.
Well, I think I'm old enough, don't you?
Bunun için yeterince büyüğüm, ne dersin?
I'm old enough to be your mother.
Ben senin annen yaşındayım.
I'm old enough to be your... well, your aunt, anyway.
Hem biliyorsun, ben teyzen olacak yaştayım.
I'm old enough to decide.
- Karar verecek kadar büyüdüm.
Those of you who are old enough to understand what I'm going to say will be able to help the ones who... Well...
Söyleyeceğimi anlayacak yaşta olanlarınız diğerlerine yardım edebilirler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]