I feel that translate Turkish
13,812 parallel translation
I feel that you're gonna start a monologue of some sort, and I really don't want to hear it.
İçimde bir tür monolog yapacakmışsın gibi bir his var ve ben de duymak istemiyorum.
♪ I feel that knocking on my door ♪
Kapımı çalıyormuş gibi hissediyorum.
And I know... I know that it sounds nuts, but I feel that something terrible is coming and-and if I can just solve the puzzle of the premonition on time maybe I can... stop it from happening.
Biliyorum, kulağa delilik gibi geliyor ama korkunç bir şey olacağını hissediyorum ve bu önsezi bilmecesini zamanında çözebilirsem sanki o şeyin olmasını engelleyebilirim gibi geliyor.
I feel like shit, now that you mention it.
Söylediğini iyi oldu bok gibi hissediyorum zaten.
I like more of an intellectual, humble soul that kind of blows your mind in just a conversation, and I feel like Spock is that like.
Ben daha ziyade, bir konuşmayla insanın aklını başından alabilen entelektüel ve mütevazı tipleri severim, Spock da öyle biri.
Not that that's actually how I feel, but if...
# Böyle değil tabii ama diyelim ki oldu #
And i feel it would be best punctuated with a... Crash of that thing.
Bence bu cümlenin en iyi şekilde bitmesi için sizin o şeyi vurmanız gerekiyordu.
But I hope you believe that every time I recite the incantation I feel the same pain you feel
senle aynı acıyı hissetiğime inandığını biliyorum
Well, that's just how I feel.
Bu sadece benim ne düşündüğüm.
- I feel like you've... you've painted me into a corner here, you pushed me into a corner, and that's-that's why I came here.
Beni burada bir köşeye bıraktın, bir köşeye attın ve ben de bu yüzden buraya geldim.
I understand that it might make you feel uncomfortable to share it.
Onu paylaşmanın seni rahatsız edebileceğini de.
- I do not feel like it, that's all.
- Canım istemiyor, o kadar.
That's amusing, because I feel like all you Northerners do is talk.
Komikmiş, Bence Kuzeylilerin bildiği tek şey konuşmak.
Everyone wants to feel valuable at work, and I think that it would mean a lot to Kelsey if she knew just how much you valued her, that you won't always see her as an assistant who's been promoted.
Herkes işinde değer görmek ister ve bence onu her zaman terfi alan bir yardımcı olarak görmeyeceğin kadar değer verdiğini görse bu Kelsey için çok şey ifade ederdi.
♪ I started to feel at home, and I thought... ♪ That was an impressive speech.
Çok etkileyici bir konuşmaydı.
I feel guilty that I'm enjoying it this much.
Bunları yediğim için suçlu hissediyorum.
- Oh, that's great. Yeah. I think it's important it has a handmade feel to it.
El yapımı bir havası olması çok önemli bence.
That was a joke,'cause I feel like I'm in a real theater here.
Sakaydi, çünkü kendimi gerçekten sinemadaymisim gibi hissediyorum.
I feel really good right now. So I don't wanna do that right now,
Şu anda bunu yapmak istemiyorum...
The only rule I broke so far is coming to see you,'cause I'm not supposed to get in touch with you, but that makes me not feel good so...
Şu ana kadar uymadığım tek kural, seni görmek oldu çünkü seninle iletişime geçmemem gerekiyordu. Ama bu beni iyi hissettirmiyor, o yüzden...
I just feel that we've made something really good out of something really bad.
Sadece iyi bir şeyler yaptık Gerçekten kötü bir şeyden.
I was with somebody else a few years before that, and so it's just like, I feel like I'm, like... leap-frogging, you know, from, like, one long-term thing to the next.
Yani bana öyle geliyor ki bir uzun süreli ilişkiden öbürüne atlıyorum.
I feel you on that one.
O konuda seni anlayabiliyorum.
Feel better hearing me say it? That I fucked another man while you were gone?
Sen yokken başkasıyla seviştiğimi duyunca için rahatladı mı bari?
You know, you can't not know that... we feel, I mean...
Bilebileceğini sanmıyorum ama... Biz, sana karşı...
I'm just hoping that, after this first race, I feel like, yeah, this is it.
Umuyorum ki bu ilk yarıştan sonra işte bu derim.
And when I actually ran the race, I felt my hamstring like in the Cayman Islands, I had that issue, and I feel it was the fact that we were out there so long and I got cold and...
Ve yarış başladığında Cayman Adaları'ndaki gibi sakatlığımı hissettim, o sorunum vardı ve aslında orada çok uzun süre soğuk kaldığım için hissediyordum.
I feel like everything that comes out of your mouth is a cry for help.
Ağzından çıkar her şey, bana sanki yardım çığlığıymış gibi geliyor.
I feel like maybe he missed that.
Bunu özlemiş olabilir diye düşünüyorum.
And I feel like we should just put that in the past and not talk about it.
Ve bunu geçmişte bırakıp hiç konuşmamamız gerek diye düşünüyorum.
That is exactly how I feel.
Benim hissettiklerim de tam olarak bunlar!
And to think that you are even taking a part of this on, that you... that you feel responsible, I... Mac.
Bunda rol aldığını düşünmen bu bu konuda kendini sorumlu hissetmen, ben... Mac.
The public want to feel safe in their homes and on the streets and I'm gonna make that happen.
Kamu evlerinde ve sokaklarda kendisini güvende hissetmek istiyor ve ben de bunu yapacağım.
I can shave down, but that doesn't mean I'll feel safe.
Tıraş olabilirim ama bu güvende olacağım anlamına gelmiyor.
If that's how you all feel, I'll just step aside.
Hepinizin hisleri buysa eğer, ben kenara çekileceğim.
Yeah, that's how I feel!
Ben de öyle hissediyorum!
That's why I feel so confident handing over my business to my son, Matt.
Bu yüzden gönül rahatlığıyla devrediyorum iş yerimi Matt'e.
That's communication. I feel better already.
- Kendimi daha iyi hissediyorum.
I got something for you that's gonna make you feel groovy, okay?
Seni mutlu edecek bir şeyim var, tamam mı?
Right now, I can't help but feel that you're tainted and filthy.
Şimdi senin ne kadar iğrenç... ve pislik biri olduğunu düşünmeden edemiyorum
Yeah, but that doesn't change how I feel about you.
Evet ama bu, sana olan hislerimi değiştirmiyor.
Mr. Reese and I will both feel better when we determine that for ourselves.
Bay Reese ve ben bunu kendi gözlerimizle görmeden rahat etmeyeceğiz.
I thought that might make you feel better. Seriously?
- Bunu duymak daha iyi hissetmeni sağlar diye düşündüm.
I feel terrible, but I'm... you know... Our confessing, that's not gonna do any good.
Kendimi kötü hissediyorum ama itiraf etsek de bir şeye yaramayacak.
And if I have ever made you feel otherwise, then that is on me.
Ve eğer sana hiç aksini hissettirdiysem bu benim suçum.
# That I feel
# Kendimi işte #
# And that's just the way I feel
# Aynen böyle hissediyorum kendimi işte #
To think I don't have her. To feel that I've lost her... "
Onu tutamadığımı, kaybettiğimi düşünmek...
It turns out that... Sometimes I feel like I'm freezing in the snow.
Şöyle oldu ki bazen kendimi karda donuyormuşum gibi gissediyorum.
- Well, that's how I feel.
- Öyle hissediyorum.
I... I wasn't saying it so that you'd feel obligated.
Ben... zorla geliyormuş gibi hissetmeni istemem.
i feel nothing 63
i feel you 138
i feel your pain 36
i feel like dancing 23
i feel fantastic 19
i feel like shit 51
i feel the same way 123
i feel bad 209
i feel sorry for you 124
i feel like crap 25
i feel you 138
i feel your pain 36
i feel like dancing 23
i feel fantastic 19
i feel like shit 51
i feel the same way 123
i feel bad 209
i feel sorry for you 124
i feel like crap 25