I feel you translate Turkish
28,446 parallel translation
Yeah, I feel you.
Anlıyorum.
I feel you judging me and my girls all the time.
Kızlarımı ve beni devamlı yargıladığını hissediyorum.
I know you feel it.
Hissettiğini biliyorum.
I know you can feel pain, but... I don't know if you can feel, like... the good stuff.
Acıyı hissedebildiğini biliyorum ama iyi şeyleri hissedebiliyor musun bilmiyorum.
Well, I'm sure you can understand I didn't feel comfortable discussing the details over our video-conference systems.
Eminim görüntülü konuşma sistemi üzerinden tüm detayları paylaşmak istemeyişimi anlayışla karşılarsınız.
Sometimes I feel like this whole thing... you know, like... like I'm watching it happen to somebody else.
Bazen bütün bu her şeyin bilirsin sanki başka birine oluşunu izliyormuşum gibi geliyor.
Look, I'm just trying to get paid, you feel me?
Sadece para kazanmaya çalışıyorum. Anlıyor musun?
Man, I... it's hard for me to care about this when nobody cares about me as a black human man, you feel me?
Hiç kimse biz siyahilere anlayış göstermezken bu konuda birilerine anlayış göstermek bana zor geliyor.
I was starting to feel sorry for you.
Senin için üzülmeye başlamıştım.
If it makes you feel any better, I think she's just doing this so I'll be complicit in the deal.
Daha iyi hissetmeni sağlayacaksa bunu anlaşmada bir suç ortağı olayım diye yaptığını düşünüyorum.
You know what? I finally feel like myself again. - Ow.
Biliyorsun, sonunda kendimi kendim gibi hissediyorum.
- I can feel you judging my driving.
- Neyi? Sürüşümü yargıladığının farkındayım.
I hope after this weekend, you will feel rested, inspired.
Burada bir hafta sonu geçirdikten sonra dinç ve esinlenmiş hissedeceğinizi umuyorum.
I know you feel very powerless, but whoever's pulling the strings is not.
Şu an güçsüz hissettiğini biliyorum ama bu işi kuranlar güçsüz değiller.
- You said I wouldn't feel anything!
- Hiçbir şey hissetmeyeceğimi söylemiştin!
- Mm-hmm. - I'm hearing you, and I know you feel certain of this, but I think that this is your thing.
Demeye çalıştığın şeyi anlıyorum, bundan emin olduğunu biliyorum ama bence kafanda kuruyorsun.
I told you, I don't feel like it.
Söyledim ya, gidesim yok.
Esperanza, feel better. Thank you. I'll just...
Esperanza geçmiş olsun, gidebilirsin.
Hey! So, Doug Benson offered me a full-time staff job and I wasn't gonna take it because I didn't want you to feel bad, but instead, I decided to keep it, because I'm becoming a real person, which in turn, will make me a better partner for you.
Doug Benson bana ekibinde tam zamanlı bir iş teklif etti kendini kötü hissetmeni istemediğim için kabul etmeyecektim ama onun yerine, gerçek bir insan olmak için kabul etmeye karar verdim bu sayede senin için de daha iyi bir partner olacağım.
I feel somewhere you too believe, that he is doing the right thing.
Bir yerde onun doğru yaptığını düşündüğünü, hissediyorum.
George, I have promised to marry you, and look forward to beginning our life together at Cardew, but I feel it would not be fair to either of us to marry in haste.
George, seninle evlenmeye söz verdim ve Cardew'da birlikte yaşamaya başlamayı dört gözle bekliyorum. Fakat aceleyle evlenmemizin ikimiz için de haksızlık olacağını düşünüyorum.
But I feel it only fair to tell you that Caroline will shortly be engaged to Lord Coniston, eldest son of Earl Windermere.
Fakat Caroline'nin yakında Earl Windermere'nin oğlu Lord Coniston ile nişanlanacağını söylemeyi gerekli hissediyorum.
I already feel lost in you
İçinde kayboldum çoktan
I just feel like... Okay, you got out of yours. But I...
Sen kendi evliliğinden kurtuldun ama ben...
In fact, I need you to be mean to me when I'm old so I don't feel so bad about how mean I am to your grandmother now.
Hatta yaşlandığımda bana karşı kaba olman gerekiyor. Böylece anneannenize karşı kaba davrandığım için kendimi kötü hissetmem.
I just feel so close to you and to Frankie, and I just want to help.
Kendimi Frankie'ye o kadar yakın hissediyorum ki yardım etmek istiyorum.
You know, some nights. ... I feel like I am plunging thousands of feet below.
Bilirsin bazı geceler sanki binlerce fit aşağı dalıyormuş gibi oluyorum.
I feel like I could talk to you all night.
Seninle tüm gece konuşabilirmişim gibi hissediyorum.
I feel like I have a connection with you.
Seninle bir bağ kurmuş gibi hissediyorum.
Unlike you, I actually feel things.
Senden farklı olarak benim hislerim var.
I don't know who to feel sorry for, you for missing 2 feet from center, or me for not teaching you how to shoot properly.
Kime üzüleceğimi bilmiyorum. Karavana attığın için sana mı... yoksa sana ateş etmeyi öğretemediğim için kendime mi?
But thanks to you, I can remember how to feel like a person.
Ama senin sayende insan olduğumu hatırlayabiliyorum.
I don't know how, but you could feel that, you know?
Nasıl yapacaktı bilmiyorum, ama bunu hissedebiliyordum.
Give me the magic phrase, sis, to say to make you feel better and I'll say it.
Bana söyle, ben de sana söyleyeyim.
What can I do to make you feel better, huh?
Söyle bakalım, seni daha iyi hissettirebilmek için ne yapayım?
Would that make you feel better, if I breastfed ya?
Emzirmemi ister misin? Emzirsem kendini daha iyi, hisseder misin, peki?
I can't feel my face right now, but you know what?
Yüzümü hissedemiyorum şu an. Ama bilmeniz gereken bir şey var.
How do you think I'm supposed to feel after I saw you with that chick, Lisa?
Nasıl hissedeceğimi sanıyorsun? Seni o piliçle gördükten sonra Lisa?
I think that maybe the information that you have is making you feel uncomfortable and I also believe that you do want to tell us.
Bence belki sahip olduğunuz bilgi Seni rahatsız ediyor ayrıca bize anlatmak istediğini düşünüyorum.
I don't feel comfortable answering this without my lawyer, just because I don't want to say something that you tie into something else, or you switch, or change, or whatever, but if there's something
Buna cevap vermeyeceğim Avukatım olmadan Çünkü bir şey söylemek istemiyorum
Tell me how you really feel here. I...
Şu an neler hissettiğimi anla.
I'll feel better if you're dead.
Sen ölürsen daha iyi hissedeceğim.
I'm sorry you feel that way.
Bu şekilde hissettiğin için üzgünüm.
A-And, also, I don't feel you've been very supportive of my relationship with Rob.
Ayrıca da Rob'la olan ilişkimi çok desteklediğini hissetmiyorum.
You know, does it make you feel better that I'm an insensitive jerk?
Bak, benim hissiz bir puşt olmam senin daha iyi hissetmeni sağlıyor mu?
I am so sorry if I ever made you feel unwanted.
Sana bir kere bile istenmemiş hissettirdiysem özür dilerim.
I can see how you'd feel that way.
Nasıl böyle hissettiğinizi anlayabiliyorum.
If I was you, I think I'd feel lucky to be in here at all.
Senin yerinde ben olsaydım, burada olduğum için şanslı hissedeceğim.
I don't know why you feel you need to...
Neden böyle yapıyorsun hiç anlamıyorum.
You know, right now, I really feel like I need to be doing something.
Şu anda bir işe yararsam kendimi çok daha iyi hissedeceğim.
All right, all right. You know, for what it's worth, I feel pretty bad about it.
Tamam, bir anlamı olur mu bilmem ama kendimi kötü hissediyorum.
i feel your pain 36
i feel nothing 63
i feel like shit 51
i feel like dancing 23
i feel fantastic 19
i feel the same way 123
i feel sorry for you 124
i feel bad 209
i feel great 244
i feel bad for you 18
i feel nothing 63
i feel like shit 51
i feel like dancing 23
i feel fantastic 19
i feel the same way 123
i feel sorry for you 124
i feel bad 209
i feel great 244
i feel bad for you 18