I heard it all translate Turkish
503 parallel translation
But I heard it all, inspector, over the telephone.
Ama ben telefonda her şeyi duydum müfettiş bey.
I heard it all, the whole thing.
Hepsi hâlâ aklımda.
I heard it all!
Her şeyi duydum!
Have I heard it all?
Pekâlâ, herkes diyeceğini dedi mi?
I heard it all my life.
Hayatım boyunca duyduğum bir şey.
I heard it all.
Hepsini duydum.
I heard it, all right.
Evet. Duydum, kesinlikle.
I suppose you've heard that cases are arranged. I know it's all very shocking.
O davaların önceden ayarlandığını duymuşsunuzdur.
As I understand it, you people, you were all downstairs when you heard the shots and you ran upstairs to the library.
Anladığım kadarıyla sizler silah seslerini duyduğunuzda hepiniz alt kattaydınız. Ve yukarıya, kütüphaneye koştunuz.
In case you haven't heard, I lost all my money and it was plenty.
Belki duymamışsınızdır. Bütün paramı kaybettim. Hem de bayağı.
LOXl : I haven't any idea how all this started, but it isn't true what you've heard.
Bu nasıl başladı bilmiyorum ama duyduğunuz şey doğru değil.
But what that purpose was i did not know until a few days later, when all bulgaria heard of it.
Ama bu amacın ne olduğunu bilmiyordum. Bir iki gün sonra bütün Bulgaristan'la birlikte öğrendim.
No, but I've heard all about it.
Hayır, ama çok şey duydum.
It was all jumbled up, but I heard one word real plain.
Karmakarışıktı, ama bir kelimeyi açıkça duydum.
All right, so I said it, so you heard it.
Pekala, ben söyledim, sende duydun.
I heard all about it.
Konuştuklarınızı duydum.
Of all the wonders that I yet have heard, it seems to me most strange that men should fear, seeing that death, a necessary end, will come when it will come.
Dünyada beni şaşırtmış şeylerin en garibi şudur : İnsanlar ister istemez öleceklerini, elbet bir vakit son günün geleceğini bilirler, yine de korkarlar ölümden.
All I heard is O'Mara found out it was Jed who killed his folks.
O'Mara babası ile kardeşini Jed'in öldürdüğünü öğrenmiş.
I have heard it gets worse all the time.
İşlerin kötü gittiğine dair haberler aldık.
I heard you beat up that poor little boy in the woods... and it took all three of the Fern sisters to pull you off him.
Ormanda zavallı çocuğu dövmüşsün üç Fern kardeş elinden zor almış.
I've heard it all before.
Daha önce hepsini dinledim.
With all the talk there is about you, Gaston I've never heard it said you had any taste in clothes.
Hakkında söylenenleri düşündüğümde Gaston moda konusunda zevk sahibi olduğunu hiç duymadım.
What I know is that I've heard it... heard its terrible howl on the night before Sir Charles died... and I never want to hear such a sound again in all my life.
Bildiğim şey, duyduğum kadarıyla Sör Charles'ın öldüğü gece korkunç uluma sesleri duyduğumdur ve hayatım boyunca bir daha asla öyle korkunç sesler duymak istemediğimdir.
I looked for it all day, and only at nightfall I heard it bleating.
Tüm gün onu aradık, ancak akşam vakti melemesini duydum.
I heard all about it.
Evet, her şeyi duydum.
I was at the DAR and heard all about it.
Öğleden sonra DAR'daydım ve her şeyi duydum.
Save your breath, I've heard it all.
Nefesini koru, hepsini duydum.
I've heard it before, we've all heard it.
- Gene mi aynı hikaye..
I heard quite a bit about it today. So I wanted to tell you all about it...
Bugün çok şey duydum ve her şeyi anlatmak istedim.
From all the blabber I heard, it appears to me nothing would stop you from finding out.
Duyduğum bütün o laflardan sonra, Hiçbir şeyin onu bulmaktan seni vazgeçiremeyeceğini düşünmüştüm.
And it's the first sense I've heard in all this part of Texas.
Ve ben tüm bu Texas'da ilk defa bu hissi duydum.
In all my years in the game, I never heard of anyone violating it.
Yıllardır bu oyunun içindeyim, bu kuralı çiğneyeni hiç görmedim.
All I ever heard was how much I ate and how much it cost to buy me shoes.
Ne kadar fazla yediğimi, bana ayakkabı almanın ne kadar masraflı olduğunu anlatır dururlardı.
Tell me not, for I have heard it all.
Hayır. söyleme. duydum olanları.
I have heard it all
Bunu kaç kere duyacağım!
I heard it was all her idea.
Duyduğuma göre hepsi onun fikriymiş.
I`ve heard it all, and I`m sick to death of it!
Hep bunları söylersiniz, bıktım bunlardan.
I'm sure the rest of you have all heard about it.
Eminim diğerleriniz de onlardan öğrenmişsinizdir.
As a matter of fact, I've heard a lot about you, not all of it bad either.
senin hakkında gerçekten çok duydum, fenada deil.
"It'll up a minute." That's all I heard.
"Bir dakika kalmaz." Tüm duyduğum bu.
Last I heard, I was all of it.
En son sadece ben kaldım.
I... heard it all.
Ben her şeyi duydum.
- I think I've just about heard it all.
- Bu grup ancak bunları becerebilir.
So you mean six Spaniards and Italians... who also are drug dealers - Now I've heard it all.
Yani uyuşturucu satıcısı olan altı tane İspanyol ve İtalyan ile.
I've heard all about it.
Bunu daha önce de duymuştum.
I've heard it all my life.
Tüm hayatım boyunca bunu duydum.
I've heard it all before.
Hepsini daha önce de duydum. Peter.
Billy, I've heard all about it.
Billy, olanları duydum.
I've heard it all week.
Hafta boyunca bu konuyu duydum.
It's all I ever heard was Indian legends and stories...
Tüm bunları Kızılderili hikâyelerinden duydum.
I heard all about it.
Duydum.
i heard it too 19
i heard her 44
i heard you the first time 95
i heard screaming 20
i heard a noise 55
i heard 1243
i heard it 224
i heard you talking 16
i heard you 527
i heard everything 60
i heard her 44
i heard you the first time 95
i heard screaming 20
i heard a noise 55
i heard 1243
i heard it 224
i heard you talking 16
i heard you 527
i heard everything 60