English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I said i'm fine

I said i'm fine translate Turkish

304 parallel translation
I said that I'm fine.
Gerek yok dedim.
"I make you a medal because you're a fine soldier," he said.
"Sana bir madalya yaptım çünkü sen iyi bir askersin" dedi.
- Well - Well, it's all very fine, I said, expecting me to do this, that and that other... but what do I get out of it?
Pekala, sen benden şunu bunu yapmamı bekliyorsun ama benim çıkarım ne olacak?
I said I'm fine.
İyiyim dedim.
Finally, I said if she would, I would, and we both did, and we're both fine.
Sonunda, o yaptırırsa benim de yaptıracağımı söyledim, ve her ikimiz de yaptırdık, ve ikimiz de iyiyiz.
"Sam, take a look at the new letterheads." So I looked at them and I said, "They look fine."
"Sam, şu isime bir bak bakalım." Baktım ve çok güzel olmuş dedim.
I said I had come to talk. An attractive woman said... "Fine, I'II call Madame."
Konuşmak için geldiğimi söyledim çekici bir kadın "Tamam, Madam'ı çağırayım." dedi.
Even Zhongping said I'm fine.
Zhongping bile iyi olduğumu söyledi.
- I said I'm fine!
Bilemiyorum. Belki de.
- I said, I'm fine.
- İyiyim dedim.
The doctors said that I'll be fine.
Doktorlar iyi olacağımı söyledi.
Cousin, my report said that my health is alright I want to celebrate with you at first, but, Auntie said the weather is fine the restaurant is busy these days
Kuzen, hastaneden raporumu aldım, sağlığım yerindeymiş. Seninle bunu kutlarız diye düşünüyordum ama teyzem, havaların düzeldiğini ve son zamanlarda lokantada işlerin yoğunlaştığını söyledi.
I said, "A good piece of cornbread would go just fine."
Ben de "Mısır ekmeği çok iyi gider" dedim.
- I SAID I'M FINE.
- İyiyim dedim.
- I said I'm fine!
- İyiyim dedim!
- I said I'm fine.
- İyiyim dedim.
But if you'll excuse me, and I'm paraphrasing myself here... but I have said before that if Plato is a fine red wine... then Aristotle is a dry martini.
Ama eğer bana izin verirsen, burada kenidmi açıklıyorum... ama daha önce de dedim eğer Plato iyi bir kırmızı şarapsa... o zaman Aristo kuru Martini'dir.
I thought you said everything was fine.
Herşeyin iyi olduğunu söylediğini sanmıştım.
I... I ran a computer diagnostic and it said that my program was fine.
Ben... ben programım ile ilgili test yaptım ve her şey iyi durumda.
I remember one said there were no sallets in the lines to make the matter savory nor no matter in the phrase which might indict the author of affectation but called it an honest method as wholesome as sweet, and by very much more handsome than fine.
Hiç unutmam, biri demişti ki, oyun boşa gitsin diye mısralara tuz biber ekilmemiş. Yapmacık sayılacak hiç bir şey katılmamış söze olgun bir eser diyordu. Hem sağlam hem güzel, süslü olmaktan çok soylu.
You said I'm not the best. Fine.
Ülkedeki en iyi rahip olmadığımı söylediniz.
- Yeah, I said I'm fine.
- Evet, iyiyim dedim.
So I said, "All right, fine. I'll take less money or I'll take less hours."
Ben de dedim ki : "Peki, saatleri azaltıp maaşımı indirin."
He said I'm fine.
İyi olduğumu söyledi.
- Yeah, I said I was fine. I'm fine.
İyi olduğumu söyledim İyiyim.
I said I'm fine, all right?
Gidelim.
I said I'm fine.
Sana iyiyim, dedim.
So the companies that I had known and had dealings with abroad, export companies and so on, they said, sorry we think you're a fine guy but we don't dare touch you.
Böylelikle tanıdığım ve yurtdışında anlaşmalarımız bulunan şirketler, ihracat şirketleri vb.nin söylediği, "Üzgünüz bizce sen düzgün bir adamsın ama sana yaklaşmaya cesaret edemiyoruz."
- Like I said, I'm fine. I'd just rather be at home.
Evde olmayı tercih ederim.
All said and done, I saved you a 300-dollar fine
Yani, sizi 300 dolar cezadan kurtardım.
A bloke I met said he'd pay the fine and give me some pocket money.
Tanıştığım bir adam, ücretimi ödeyip bana para da vereceğini söyledi.
I'm fine. Father Dmitri said you seemed ill or...
Peter Dimitry bana hasta gibi göründüğünü söyledi de...
- I said I'm fine.
Ayağa kalk.
- I said I'm fine.
- Sana iyiyim dedim.
So I said, "Okay, fine. That black St Laurent double-breasted velvet suit."
Ben de siyah kadife, kruvaze St. Laurent takımını giydirelim dedim.
One fine day everything I did and said was wrong.
Bir gün, söylediğim ve yaptığım her şey yanlış olmaya başladı.
- I said I'm fine here.
- Gelmeyeceğimi söyledim.
What? The doctor looked at my blood test, and then he redid the ultrasound, and it said I'm totally fine.
Doktor kan tahlillerime baktı ve sonra tekrar ultrason yaptı ve iyi olduğumu söyledi.
As you said, I'm fine.
Dediğiniz gibi, iyi durumdayım.
How I wish I could say that Robert sat up one fine day... and said, "'I'm hungry.
"Robert'ın bir gün uyanıp" "açım yemek var mı demesini" "... "
You know how I always said that I'm fine with your history with Randy?
Hep, senin Randy'le olan geçmişine aldırmadığımı söylerdim ya?
You heard what he said. I'm fine.
Dediğini duydun, iyiymişim.
I SAID I'M FINE.
İyiyim dedim.
If it's the Burski autopsy, I called the family and they said fine, and to thank you, and I'm sorry.
Burski otopsisini diyorsan, ben aile ile görüştüm olur dediler, sana teşekkür ettiler ve üzgünüm.
- Eric, I said, I'm fine.
- Eric, iyiyim dedim.
Why doesn't Eric understand that when I said, "I'm fine," I meant, I will be fine... so long as he kisses my ass for two weeks until I'm actually fine?
Eric niye ben iyiyim dediğimde, iyi olacağım demek istediğimi anlamıyor ki iki hafta boyunca ben gerçekten iyi olana kadar bana yağ çekerse tabii.
# my lady love... # so I said to him, you want 3-hole punches, that's fine, but you got to tell me.
Ben de dedim ki, üç delikli delgeç istiyorsanız tamam ama bana söylemeniz lazım. Zihninizi okuyamam ya.
I said I'm fine.
Sana iyi olduğumu söyledim.
Like I said, I'm doing fine.
Dediğim gibi, keyfim yerinde.
I said I'm fine, Rob, yeah?
- İyiyim dedim değil mi Rob?
And then... he said : "Seeing as I'm a gentleman, " let me offer you some fine Bordeaux.
Sonra bana "Ben bir centilmenim ve bunun için size bir şarap ikram edeceğim." dedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]