I want it all translate Turkish
2,578 parallel translation
Splitsies? Nah, I want it all to myself.
Hepsini kendime istiyorum.
I just-I know I want that. I want it all. But I want to have the career as well.
Bunların hepsini istiyorum ama kariyer sahibi olmak da istiyorum.
I knew it. You just want to tag along so you can go all Jane Goodall on me at my high-school reunion because you got imprisoned in an all-girls'
Sırf sen yatılı kız lisesinde hapis kaldığın için peşime takılıp mezunlar toplantısında neler olduğunu görmek istiyorsun.
You know, I just want to say how nice it is to be back here with y'all on Spooner Street.
Hepinizle birlikte Spooner Caddesi'nde olmak gerçekten çok güzel.
I want you to know how much it means to me that I can talk to you about all this stuff.
Bunları senle konuşuyor olmanın benim için ne kadar önemli olduğunu bilmeni istiyorum.
All right, now take it easy, rookie... but I want you to keep doing what you're doing, okay?
Tamam, zorlama çaylak. Fakat yaptığın şeyi yapmaya devam etmeni istiyorum, tamam mı?
Now, I'm not gonna do it,'cause I don't want to do the Queen that way, not after all the messes Prince Andrew's gotten us into.
Çünkü ölmüş olursun. Şimdi, bunu yapmayacağım çünkü kraliçe bunu yapmamı istemez hele Prens Andrew bizi her türlü rezilliğe soktuktan sonra.
I don't want to do it at all.
Ben bunların hiç birini yapmak istemiyorum.
Okay, I don't want to use the soap after you've put it all over your business.
Sabunu her tarafına sürdükten sonra kullanmak istemiyorum.
All right, well, if we're gonna have to jack the lock, it's gonna take a minute, and I'm sure you want us out of here as swiftly as possible.
Pekala, kilidi kırmak zorunda kalacaksak eğer biraz zaman alacaktır ve sizin de mümkün olduğunca hızlı bir şekilde buradan gitmemizi istediğinize şüphem yok.
Other than that it's sound, yeah. Perfect. This is all I want.
Ayrıca şu ses var ya, hârika.
And I don't want to spend all night trying to convince you it's a legitimate specialty.
Bütün gecemi seni bunun geçerli bir alan olduğuna ikna etmekle geçirmek istemiyorum.
I handled all this really stupidly because I didn't want you to take it as a sign that something was wrong with our relationship, all right?
Tüm bunları aptalca bir hale getirdim çünkü ilişkimizde bir sorun varmış gibi algılamanı istemedim, tamam mı?
I just--I don't want to talk about it all the time, which is hard, because it's all I'm thinking about all the time.
Hepsi bu. Hep bu konuyu düşünüyorum.
I feel like I'm doomed for all of eternity to be trapped in an unhappy, adulterous relationship wrecking on this goddamn house which will never be just the way I want it.
Sonsuza dek, hiçbir zaman istediğim gibi olmayacak bu lanet evde, gün geçtikçe parçalanan eşlerin birbirini aldattığı mutsuz bir evliliğe mahkum olduğumu düşünüyorum.
I still want to astonish you about my understanding of what it's all about, how it is.
Hala sizi şaşırtmaya çalışıyorum neler geçtiğine dair kafamdan.
Okay, you can look at me with all the judgment you want, but my life was falling apart, so I reached out to an old friend, and it felt good, and I'm sorry if that makes me a terrible person.
Pekala, bana yargılar gözlerle istediğin kadar bakabilirsin ama yaşamım kötü bir hal almıştı. Ben de eski bir arkadaşıma ulaştım ve bu bana iyi geldi. Bu beni berbat bir insan yaptıysa da kusuruma bakma.
Look, I have made a mess of things, but I want to make it up to you all.
İşleri berbat ettim ama hatamı telafi etmek istiyorum.
Um, if it's all right, I kinda want to go find my mom.
Sorun olmazsa ben annemin yanına gitmek istiyorum.
You want to know how I think it all goes down?
Bence nasıl oluyor bilmek ister misin?
I want to have so much money, I can't even fit it all in my house.
Evime sığamayacak kadar çok param olsun istiyorum.
Okay? I want all of this gone, all of it.
Bütün bunları kaldırmanı istiyorum.
Yes, I want this. All right, then. So pick some sperm, just make sure it's got some testosterone in it.
Tamam o zaman, spermi seç ama içinde biraz testosteron olduğundan emin ol.
I'm worried about her like I think about her pretty much all the time, and when I get a text message, I will it to be from her, and it never is, and I... Want to check on her.
Mesaj geldiğinde, o attı sanıyorum ama hiç öyle olmuyor, gidip kontrol etmek istiyorum.
I don't really want to talk about it, all right?
Gerçekten ne olduğu hakkında konuşmak istemiyorum tamam mı?
I'm glad it went well. All I want is for you to feel better, okay?
Tek isteğim daha iyi olman.
And I was really aware of compositions from a lot of these photo-journalist things, but I wanted to tell it from the kids point of view mostly, because I didn't want it to look Hollywood at all, you know?
Bu foto haberci malzeme sayesinde kompozisyonun önemini anladım. Ama bunu bir çocuğun bakış açısından yansıtmak istiyordum çünkü Hollywood-vari görünmesini istemiyordum.
I just want it to make sure it was saved before it was closed, that's all.
Hayır. Kapatmadan önce kaydettiğimden emin olmak istedim.
I just thought it'd be better for everybody, you know, with Lucy's nap time and all, but we can totally switch if you want.
Lucy'nin uyku saatlerini filan düşününce, herkese daha uygun olur diye... isterseniz değişebiliriz tabiki.
To be honest with you, I don't even want to think about what it all might mean right now.
Dürüst olmak gerekirse o şeyin ne anlama geldiğini şu an öğrenmek dahi istemiyorum.
Now, I don't want to be planning it all by myself, and driving people crazy, so I'm gonna leave it to an expert.
Herşeyi kendim planlayıp insanlari delirtmek istemiyorum. İşi uzmanına bırakayım en iyisi.
I take my job seriously, Captain, and my job, above all, is to serve my country, so whatever you need, - I want you to have it.
İşimi ciddiye alırım, Yüzbaşı ve benim işim, her şeyden önce, ülkeme hizmet etmektir dolayısıyla, size elimden geldiğince yardımcı olmak istiyorum.
I know it doesn't feel that way'cause there's teen moms on tv and all over the covers of tabloids, but I don't want you anywhere near it.
Öyle hissetmediğini biliyorum, çünkü, televizyonda genç anneler var ve tüm magazin kapaklarındalar, fakat, seni oraların yakınında bile görmek istemiyorum.
Because if you actually do want your own Aston Martin DB5 like the one James Bond drove in Goldfinger, all stuffed with the latest spy gadgets, then, really, you're gonna have to forget the "Aston Martin DB5" bit of it.
Çünkü gerçekten James Bond un Goldfinger filminde kullandıgı en son casus araçlarıyla dolu bir Aston Martin DB5 istiyorsanız, o zaman "Aston Martin DB5" i birazcık unutmak zorunda kalacaksınız.
You want to hurt me? I'll drink it all!
Beni öldürmek mi istedin?
Unni, I just want to quit all of these and forgot it completely.
Ben hiçbir şey söylemedim. Ben sorun yok diyorsam sorun ne? Millet ne diye karışıyor?
I tried all morning, but it just doesn't come out the way I want.
Her sabah denedim ama istediğim gibi olmuyor.
I didn't want to believe it, but it was all true.
Bunu inanmak istememiştim ama hepsi doğruydu.
I want to keep it in my heart All the foolish, pretty dreams All the thoughtless actions
Benim olmanı istiyorum... ~... o aptalca ama güzel rüyalarınla... ~... ve o bakımsız halinle. ~
It's not... I just didn't want you to get shot, that's all.
Vurulmanı istememiştim, o kadar.
That's really sweet. But I'm supposed to go see Becky anyway, and I don't really want to sit here thinking about it all night.
Gerçekten tatlısın ama zaten Becky'i görmeye gidecektim ve tüm geceyi burada düşünerek geçirmek istemiyorum.
I don't want y'all to go buy the shit and say you stole it.
Gidip satın aldıktan sonra çaldım demenizi istemiyorum.
When you get finished today in school... I want you to tell me all about it, will ya?
Dersin bitince bana her şeyi anlatmanı istiyorum, tamam mı?
Okay, there, I said it. It's all I want. Okay?
Tamam, söyledim işte, tüm istediğim bu tamam mı?
I got you a wedding gift, and I want to give it to you alone, all right?
Sana düğün hediyesi aldım ve onu sana yalnızken vermek istiyorum.
First of all, I just want to say, - it was rude, what I did.
Öncelikle söylemek isterim ki, yaptığım şey kabalıktı.
It's all I want.
Tek isteğim çocuk.
If this is what reporting is all about, I don't want any part of it.
Muhabirlik sadece buysa artık istemiyorum.
All I know is that I don't want to live it without you.
Tek bildiğim seninle yaşamak istiyor olmadığım.
I don't want to bore you with all of it.
Her neyse seni bunlarla sıkmak istemem.
Say what you want, but I think it's all about gambling debts.
Ne istersen söyle, ama bence her şey kumar borcuyla ilgili.
i want you 676
i want to leave 87
i want to play a game 26
i want to see you 148
i want you to be happy 162
i want to sleep 78
i want to be with you 210
i want to tell you something 138
i want to sleep with you 20
i want to talk to you 454
i want to leave 87
i want to play a game 26
i want to see you 148
i want you to be happy 162
i want to sleep 78
i want to be with you 210
i want to tell you something 138
i want to sleep with you 20
i want to talk to you 454