In my car translate Turkish
4,602 parallel translation
Foster homes, lived in my car.
Bakıcı evlerinde yaşadım, arabamda yaşadım.
All I know is that she's in my car.
- Tek bildiğim şey arabamda olduğu.
FRYE : You know why I ended up in my car with that bomb?
Arabamda bir bombayla çaresizce kalmamın nedenini biliyor musun?
In my car.
Arabamda kaldı.
I can get you to the airfield in my car.
Seni havaalanına arabamla götürebilirim.
She's gonna be getting undressed by her window, and I'm gonna be in my car watching.
O penceresinin önünde soyunacak ben de arabamdan izleyeceğim.
I told them I was dropping out of school and I was gonna live in my car.
Onlara okulu bırakacağımı ve arabamda yaşayacağımı söyledim.
We got drunk and did it in my car, and then you on passed me on to your father.
Arabada birlikte olduk. Sonra baban için beni bırakıp gittin.
I think I have one in my car.
Sanırım arabamda bir tane olacaktı.
I've also got a stroller, a pram and a playpen in my car.
Ayrıca arabamda bir bebek arabası, puset ve çocuk kafesi var.
The very day that I closed the deal, I already had my tools in my car.
Anlaşma yapacağım gün aletlerimi arabaya koymuştum bile.
What are you doing in my car Mr. Hayes?
Arabamda ne yapıyorsunuz, Bay Hayes?
Soda spilled in my car, so...
Arabama kola döküldü de.
I think I have some aspirin in my car.
Arabada aspirin olacaktı.
♪ When the music is here in my car?
Selam hoş insan. Cuma günü destansı bir parti var.
I've known from the second your ass landed in my car.
Arabama bindiğin ilk saniyeden beri biliyorum.
She put them in my car and changed on the way to school.
Onları arabama koyar, yolda değiştirirdi.
After the bombing, Nazir's network left a car near Langley, which I took into the woods on the Canadian border, where I shaved my head, and I continued on foot.
Bombalama olayından sonra Nazir'in adamları Langley yakınlarına bir araba bırakmıştı o arabayla Kanada sınırındaki ormana gittim orada başımı tıraş ettim ve yürüyerek yol aldım.
Oh, hey, mama, why don't you hook a gimp up and throw a little somethin'somethin in the back of my car?
Bagaja atmalık iki üç bir şey at da keyfimizi bulalım be anam. - Ne öğrendin?
Today, I'm married with three stepkids, and I'm wasted in the back of my husband's ex-wife's car.
Şimdiyse evliyim ve üç üvey çocuğum var ve kocamın eski karısının arabasında, arka koltukta kafam güzel bir şekilde oturuyorum.
My dad hit it lucky in Vegas and bought my brother a car and bought me a Whizzer.
Babam Vegasta şansı bulmuştu. ve kardeşime bir araba bana da bir Whizzer almıştı.
Emily, my mom is in that video hitting Wilden with a car, all right.
Emily, o görüntüde annem Wilden'a arabayla çarpıyor.
Promised to bring me back to my car in the morning.
Sabah olunca beni arabama geri götürmeye söz verdi.
Get out of my car!
Defol in şu arabadan!
I left my bag in the car.
Çantamı arabada unuttum.
Everything was confiscated, apparently, and I guess whatever I could sneak in my boot, they didn't really do a frisk-search like they do before you go into a cop car, so I managed to sneak in... my own fire starter.
Göründüğü üzere her şeye el konulmuştu ve botumun içine ne sokabilirsem kardı. Polis arabasına girmeden önceki gibi üstünü gerçekten aramadılar bu yüzden çakmağımı sokmayı başardım.
She was there until may of 2009 when, per my conversation with the good people of that facility, her parents were killed in a car accident.
Mayıs 2009'a kadar orada kalmaya devam etmiş. Sonra, daha önce de söylediğim gibi çok sevgili dostlarım anne babası bir araba kazasında vefat etmiş.
I left my wallet in the car.
Cüzdanımı arabada bıraktım.
Uh, now, D.D.A. Rios, will I be seeing the driver of the car, this Cory Stark, in my courtroom, as well?
Savcı Rios, arabanın sürücüsü Cory Stark'ı da mahkeme salonumda görebilecek miyim?
Oh, hey, I forgot my present in the car.
Hediyemi arabada unuttum.
An old lady in Florida may have paid for my condo, and I might have just flat-out stole my lexus off a used car lot.
Dairemin parasını Florida'daki yaşlı bir kadına ödetmiş olabilirim ve az önce arabamı bir ikinci el araba deposundan çalmış olabilirim.
I parked my car in a red zone.
Arabamı kırmızı noktaya park ettim.
A lot of times I walk away from a death, and I go get in my car...
Bir çok kez ölümle karşılaşmıştım.
My mom had let me borrow her car so that I could run some errands in town.
Annem arabasını kullanmama izin verdi. Böylece kasabadan bir şeyler alacaktım.
I left everything... my wallet, my watch, my rings... in the car.
Her şeyimi cüzdanımı, saatimi, yüzüklerimi arabada bıraktım.
My bags are in the car.
Çantalarım arabada.
And my car's in the shop, so I borrowed my friend Kellen's.
Arabam dükkandaydı.. .. bu yüzden arkadaşım Kellen'nın aracını ödünç aldım.
- I was there too, in the car with my mother.
Ben de oradaydım.
No. On my way to the car, when I was going to Funen - - I saw the axe in the chopping block in front of the kitchen window.
Hayır, arabada Funen'e gitmek için yola çıktığım sırada mutfak penceresinin önündeki kütükte saplanmış bir balta gördüm.
In my car.
- Arabamda.
As you might also be aware, my star witness against Brendan McCann was found in the trunk of McCann's car with his head, hands, and feet removed.
Fark edebileceğiniz gibi Brendan McCann'a karşı baş tanığım kafası, elleri ve ayakları kesilmiş vaziyette McCann'nın bagajında bulundu.
I could never prove it, but Ed started leaving bullet casings in my locker, on my car.
Hiç kanıtlayamazdım ama Ed dolabıma, arabama mermi kovanları koymaya başladı.
My partner's waiting out in the car.
Partnerim arabada bekliyor.
I used to live in a car with my mom and one of her loser boyfriends.
Eskiden annem ve onun ezik sevgilisiyle beraber bir arabada yaşıyordum.
I lost my dad in a car accident when I was a teenager and my mother about five years ago.
Babamı gençken bir trafik kazasında kaybettim. Annemi de yaklaşık beş yıl önce kaybettim.
He's in the back of my car.
Arabamda oturuyor.
In the car, I had the... the first real conversation I've had with my wife in... God, years.
Arabadayken, karımla... tanrım... belki de yıllardır ilk defa gerçekten konuştum.
In the last two days, the loudest thing in my apartment has been your outfit.
Son iki günde apatmanımdaki car car öten tek şey senin kıyafetin.
- Then I suggest you go home and stay out of it, Unless you want my sergeant to put you in the back of his car.
Öyleyse memurun sizi arabaya koymasını istemiyorsanız evinize girmenizi öneririm.
- Why is my phone in your car?
- Buraya nasıl gelmiş bu?
We're gonna walk over to my car together, and you're gonna get in like you know me.
Arabama kadar benimle yürüyeceksin ve beni tanıyormuşsun gibi bineceksin!
in my opinion 572
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my world 69
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my world 69
in my house 118
in my defense 150
in my case 131
in my day 121
in my hand 30
in my head 141
in my eyes 40
in my family 33
in my own way 47
in my book 75
in my defense 150
in my case 131
in my day 121
in my hand 30
in my head 141
in my eyes 40
in my family 33
in my own way 47
in my book 75
in my dream 57
in my life 110
in my apartment 37
in my home 30
in my pocket 58
in my office 200
in my 68
in my professional opinion 37
in my time 45
in my hands 18
in my life 110
in my apartment 37
in my home 30
in my pocket 58
in my office 200
in my 68
in my professional opinion 37
in my time 45
in my hands 18