In my defense translate Turkish
446 parallel translation
First, you incur a red card in my defense, and now a conquest worthy of...
Önce defansımdaki bir oyuncuyu attırdın, ve şimdi de değerli bi fetih...
Well, in my defense, no one did.
Ama onunla konuşmayan bir tek ben değilim.
Well, in my defense, Al, these are superb men.
Benim himayem altında, Al. Onlar mükemmel erkekler.
It was Ronald Cheanie that you told those things to in my defense?
Beni savunmak için tüm o şeyleri söylediğin kişi,. ... Ronald Cheanİe'ydi, değil mi? Cheanie'ydi!
Now, I'd like to say in my defense that my overeagerness was not out of disrespect but enthusiasm for an object which, I'm sure you will agree, is really quite beautiful.
O kadar hevesli olmamın nedeni saygısızlık etmek değil, hepinizin çok beğeneceğine emin olduğum nesneyi çok sevmemdi.
In my defense, I must say... that I have worked a great deal.
Hayran olduğum insanların tablolarını yaptım.
In my defense, Niles is the only one who has ever seasoned his crepe pans.
Bir şeyi açıklığa kavuşturabilir miyim? Krep tavasını terbiyelettiren tek Niles.
Well, you know, in my defense, I was a lousy father.
Kendimi savunmam gerekirse, ben çok kötü bir babaydım.
In my defense, Carrie, it was your choice to wear the hat.
Şapka takmak da kendi seçimindi ama.
Xena, I don't want you fighting in my defense.
- Zeyna, müdafam için dövüşmeni istemiyorum!
It means a great deal to me, but I will not have you fighting in my defense.
Bana göre büyük bir ilgi demek... ama savunmam için dövüşmenizi almayacağım.
You know, in my defense, your poisons all look alike.
Bilirsin, kanımca tüm zehirlerin birbirine benziyor.
In my defense, my lord...
Savunmam olarak, lordum...
In my defense, it was dark and he was a very pretty guy.
Kendimi savunmam gerekirse, çok karanlıktı ve adam da çok güzeldi.
You know, in my defense there was no glitter on the macaroni and very little glue.
Kendimi savunmam gerekirse makarnanın üstünde sim yoktu ve tutkal da çok azdı.
And in my defense, the cleaning lady came on to me.
Temizlikçi kadın da bana asılmıştı.
But in my defense, I found out that condoms are only 97 % effective.
Ama savunmamda, sadece % 97 başarılı olduğunu söyledim. - Ne?
But it has always been my policy to permit my enemies to speak in their own defense before pronouncing sentence.
Ama her zaman düşmanlarımın hüküm kararını bildirmeden önce kendi savunmalarının dinlenmesine izin vermek, benim politikam olmuştur.
In each case, my only consideration was the defense of Fort Winston.
Her durumda, benim önem verdiğim... Winston Kalesi'nin korunma ve savunmasıydı.
Well, I couldn't really say it in my own defense.
Ben bunu kendi savunmam için söylemek istemedim.
I am certain that by now this court is well aware of the peculiar involvement of Lieutenant Cantrell in this case. So I trust that I shall not again be charged with employing cheap, legal tricks when I call as my next witness, Defense Counsel himself.
- Şimdiye kadar dinlediklerimizden oldukça eminimki mahkememiz, Teğmen Cantrell'in bu olayın içinde tuhaf bir şekilde yer aldığının farkındadır ve bu nedenle, ucuz ve yasal hileri kullanmakla suçlanmayacağıma güveniyorum ve sonraki tanığım olarak savunma makamının temsil eden,..
I promised Themistocles to lead my men in defense of Thermopylae. Thermopylae?
Themistocles'a Thermopylae'da adamlarıma liderlik yapacağıma söz verdim.
Did I let my duty as counsel for the defense stand in my way?
Savunma avukatı olarak görevimin gelmeme engel olmasına izin verdim mi?
A guilty man, gentlemen whose identity I shall not shrink from establishing in the course of my presentation of the case for the defense.
Suçlu bir adam beyler öyle ki, savunma davasına ilişkin sunumumda kimliğini ifşa etmekten kaçınmayacağım.
Now, Mr. Bates and I feel, in this particular situation, you would be the perfect lawyer to handle my defense.
Bay Bates ve ben de, bu çok özel durum karşısında... savunmam için çok uygun olduğunuzu düşündük.
Wait a second. May I say in my own defense to tell a woman with two children, no money and a husband who beats her up like this, with a bashed-in face to move into a welfare center to get therapy is a lot of horseshit!
Kendimi söyle savunabilir miyim, bence çocuklu, parasiz ve kocasindan dayak yiyen bir kadina kalkip da terapi görmesi için bir saglik merkezine gitmesini söylemek büyük saçmalik!
In my professional opinion, at present, the patient does not understand the charges nor can she assist in her own defense.
Mesleki görüşüme göre bu hasta, yöneltilen suçlamaları anlayabilecek ya da savunmasına yardım edebilecek kapasiteye sahip değil.
In fairness to my client I can't present a complete defense without this witness.
Bu şahit olmadan müvekkilimi gerektiği gibi savunamam.
He abducted my girlfriend Amy and my friend Ed Thompson and this triggered a defense-mechanism in my brain which caused me to imagine he was a vampire.
Sevgilim Amy ve arkadaşım Ed Thompson'ı alı koydu. bu da beynimde onu vampir sanmama yol açan bir savunma mekanizması yarattı.
Mr. Bosworth, I am trying desperately... to think what more I can do... to convince you of my competence in your defense.
Bay Bosworth, sizi savunmama inandırmak için elimden başka ne gelir bilemiyorum.
Was a prior sexual history ever prepared in connection with my defense?
Savunmamla ilgili olarak, davacının cinsel geçmiş raporu hazırlanmış mıydı?
A conference call on defense stock in my office, 7 A.M. Tomorrow. No R.S. V.P. Required, just be there!
GM üzerine yeni rapor ve emniyet hissesi hakkında konferans görüşme yarın sabah 7'de ofisimde.
"if you want my defense, all you have to do is read catcher in the rye." - I haven't read it in years.
... "Savunmamı istiyorsanız, tek yapmanız gereken Catcher in the Rye'ı okumaktır."
My brother fought a desperate hand-to-hand battle with the Klingon and was forced to kill in self-defense.
Abim, Klingon'la yumruk yumruğa dövüşmekten başka yolu kalmayınca,... kendini savunmak için onu öldürmek zorunda kaldı.
I'd keep a phaser under my pillow, too but in the last weeks, we've seen signs that the Maquis are moving beyond self-defense.
Ancak son haftalarda Maquilerin salt nefsi müdafaadan öteye geçtiklerine dair belirtilerle karşılaştık.
Two seconds into the cross-examination the defense attorney produces a prom photo with my star witness in a tuxedo with the victim.
Benden hemen sonra... savunma avukatı bir fotoğraf çıkarttı. En önemli tanığım kurbanın yanında duruyordu.
Before I hand down my ruling on Mr. McNeil's objection I'd like to address a few words to the counsel for the defense.
Bay McNeil'in itirazına gelmeden önce savunma avukatına bir şeyler söylemek istiyorum.
And in my own defense, I must add, I thought him a girl at the moment of entry.
İtiraf etmeliyim ki, girdiğim anda bile onu kız zannediyordum.
My client was granted bail in the amount of $ 200,000, which was steep, but at least she will be able to assist us in the preparation of her defense.
Müvekkilim 200 bin dolar kefaletle serbest bırakıldı. Biz bunun ufak bir adım olduğunu düşünüyoruz ama savunmamızı hazırlamada bize yardımcı olacak.
But in my own defense you do try your own tactics of distraction with all that shouting and growling you do.
Ama kendimi savunmam gerekirse senin de dikkat dağıtma taktiklerin var bağırıp çağırmalarınla...
I am afforded the right to speak in my own defense, sir, by the Constitution of the United States.
- ABD Anayasasına göre kendi kendimi savunma hakkım var.
In as much as I've just been retained I request additional time to prepare my defense.
Sayın Yargıç, bu davaya yeni atandığımdan, savunmamı hazırlamak için ek süre ediyorum.
The man who lay dead in my apartment worked for the Department of Defense at its advanced research facility.
Dairemde yatan ölü adam Savunma Bakanlığı'nın Gelişmiş Araştırma Tesisi'nde çalışıyormuş.
About a week after he gets caught a man comes to my house in the middle of the night and tells me that Kragen expects me to bankroll his defense though a middleman, obviously.
Kragen yakalandıktan yaklaşık bir hafta sonra gecenin bir yarısı evime adamın teki geldi. Kragen'in savunmasını benim finanse etmemi beklediğini söyledi. Aracı olduğu açıktı.
May I present to you my spy in the Ministry of Defense...
Size Savunma Bakanlığındaki casusumuzu takdim edebilir miyim?
I've no intention of using my actions during that phase of the war to help me in my personal defense.
Bununla ilgili bir egom yok. Bu talebinizi amirim Bay Jackson'a bildireceğim.
Thanks for coming to my defense today in the office.
Bugün ofiste beni savunduğun için teşekkürler.
I'm on my way but I'm caught in the civil defense drill.
Yoldayım fakat... sivil savunma tatbikatına yakalandım.
Seven years of my life I gave her, in the Alliance Self-Defense forces.
İttifak Savunma Kuvvetlerindeydim. Onun için hayatımın yedi yılını verdim.
Um, sometimes my self-defense training kicks in a little fast.
Bazen kendimi müdafaa tekmelerim hızlı devreye giriyor.
Mr. Clifford, does your acceptance of the job of Defense Secretary signal your interest in elected office? It signals only my desire to serve a great President and a long-time friend.
SAVUNMA SKRETERİ OLMA İŞİ ÖZELLİKE OFİS İÇİN Mİ
in my opinion 572
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my world 69
in my heart 96
in my room 109
in my country 72
in my bed 49
in my mind 161
in my view 52
in my experience 382
in my dreams 78
in my world 69
in my house 118
in my case 131
in my day 121
in my hand 30
in my head 141
in my eyes 40
in my family 33
in my own way 47
in my book 75
in my dream 57
in my case 131
in my day 121
in my hand 30
in my head 141
in my eyes 40
in my family 33
in my own way 47
in my book 75
in my dream 57
in my apartment 37
in my home 30
in my life 110
in my pocket 58
in my office 200
in my car 54
in my 68
in my professional opinion 37
in my time 45
in my hands 18
in my home 30
in my life 110
in my pocket 58
in my office 200
in my car 54
in my 68
in my professional opinion 37
in my time 45
in my hands 18