English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / In my family

In my family translate Turkish

3,644 parallel translation
Well, learning how to forgive and forget is practically a survival technique in my family.
Affedip unutmayı öğrenmek benim ailemde bir çeşit hayatta kalma tekniği.
There's this plausible deniability thing that happens in my family.
- Evet. Albümün yarısını yaptık.
We know that's obviously a photocopy, but the original's in my family archives.
Bu bir fotokopisi. Aslı benim aile arşivimde.
But, Simrit, everyone in my family's scared of him.
Ama Simrit, ailemdeki herkes ondan korkuyor.
And in my family... that is unforgivable.
Benim ailem için bu affedilmez bir şeydir.
And there's no history of it in my family.
Ailemin geçmişinde aynı hastalıktan olan kimse yok.
I'll do anything to help someone in my family because families help each other.
Ailemdeki herhangi biri için her şeyi yaparım. Çünkü aile fertleri birbirine yardım eder.
The hero in my family is my family, because of who we are together.
... ailemdeki kahraman ailemdir. Birlikteyken oluşturduğumuz güç sebebiyle.
In my family, it's Cousin Frankie.
Benim ailemdeki kuzen Frankie.
And in my family, when my kids would fight, I tried to get them to talk to each other, because honesty is key.
Benim ailemde, çocuklar kavga ettiği zaman onları birbirleriyle konuşana kadar bir arada tutarım.
Well, that's a peculiar claim, seeing as the deed's been in my family for 75 years now.
Bu ilginç bir iddia burası 75 yıldır benim aileme ait.
In my family, no generation has even washed a car
Benim ailemde, hiçbir nesil araba yıkamadı
The true humanitarian in the Merlyn family was my wife Rebecca.
Merylin ailesinde asıl yardımsever eşim Rebbeca'ydı.
I'm lucky to have you and Hope and your entire family in my life, and... sometimes I feel like I don't say that to you enough, but it's true.
Sen, Hope ve bütün ailen hayatımda olduğu için çok şanslıyım ve bazen bunu yeterince söylemiyormuşum gibi geliyor. Ama bu doğru.
My family is in Beijing.
Ailem Pekin'de.
No, Tommy and my ex-wife were involved in a scam to steal from my family when he went missing.
Hayır, Tommy kaybolduğunda eski karımla birlikte ailemden çalmak için aynı dümenin içindeydiler.
Bobby is the only one who's ever had my back in this family.
Bu ailede bana destek çıkan tek kişi Bobby oldu.
I am a nameless orphan, in the service of God, my pope, and the Borgia family.
Borgia ailesinin, papanın ve Tanrı'nın hizmetinde olan isimsiz bir öksüzüm ben.
But that little jingle has kept my family in business for over 75 years.
Ama bu küçük reklam müziği sayesinde aile mesleğim hâlâ ayakta.
My parents'money is tied up in their divorce. I need cash if I'm supporting a whole family now.
Bizimkilerin parası boşanma yüzünden bloke ve artık tüm aile benim elime bakıyor o yüzden para lazım.
Debs, we need at least one person in this family to not turn cynical, and my money's been on you.
Debs, bu evde en azından bir kişinin doğru dürüst bir insan olması gerekiyor ki ben tahminimi senden yana yapmıştım.
My guess is you'll be home in time for dinner with the family. What about my job?
Akşam yemeğine ailenle birlikte olursun gibime geliyor.
Words, sadly, are just words and they can't possibly convey the gratitude that I have in my heart for those that it has been my privilege to call family since this nightmare began.
Kelimeler maalesef bu kâbus başladığından beri "ailem" demek ayrıcalığında bulunduğum insanlara duyduğum minnettarlığı anlatmakta yetersiz.
Well, you are marrying my brother, so in a way we're practically family.
Kardeşimle evleniyorsun yani bir anlamda aile sayılırız.
My family is secure. We can take special measures to ensure your safety in prison, should you be convicted.
- Hüküm giyerseniz hapishanedeki güvenliğiniz için de özel önlemler alacağız.
The reason, it's thought, that we find lemurs here in Madagascar and Madagascar alone is because there are no simians, there are no chimpanzees, none of my ancestral family, dating back tens of millions of years, to out-compete them.
Lemurların sadece Madagaskar'da bulunmalarının nedeni olarak onları yerlerinden edecek maymunlar, şempanzeler gibi on milyonlarca yıl gerilere giden tür ağacımdan hiçbirinin olmaması düşünülmektedir.
With Andre's family, I'm always the butt of the joke, and with Andre gone this year, I thought I could tip the scales in my favor by having a few friends around.
Andre'nin ailesi hep benimle dalga geçer ve bu sene Andre de yokken arkadaşlarım da yanımda olursa üste çıkabilirim diye düşündüm.
'l was in a helpless condition and couldn't save my family.'
'Çok çaresezdim ve ailemi kurtaramadım.'
So my guess was that there was family in France.
Benim tahminim Fransa'da bir ailesi olduğu yönünde.
Try to involve me or any of my family in this and you'll discover quite how much of a damn I do give.
- Beni ya da ailemden birini bu işe.. ... karıştır da ne kadar umursadığımı o zaman gör.
Well, thanks for restoring my faith in this family.
Bu aileye olan inancımı geri getirdiğin için sağ ol.
Well, I don't know if you've heard, but my family's in the midst of some financial difficulties.
Bilmiyorum, haberin var mı..
My parents. It's been in the family more than 60 years.
Büyüklerim. 60 yıldan daha fazla bu ev aileye ait.
The family took me in and kept me close when my link with them had gone.
Onlarla bağım kalmamasına rağmen bu aile beni aralarına aldı.
My family are in Britain, I'm not helping to conquer it.
Ailem Britanya'da, onları fethedenlere yardım etmeyeceğim.
For the past five years, under the threat for my life and the lives of my family... I have been complicit in an undertaking with one horrible purpose- - to destroy the Glades and everyone in it.
Geçtigimiz son bes yil boyunca, bana ve aileme karsi ölüm tehdidi altinda Glades'i ve içindeki herkesi yok etmek gibi korkunç bir amaca sahip bir girisimde suç ortagiydim.
It's like my family's just caught in this cycle, spinning around.
Ailem sanki bu çembere yakalanmış gibi sürekli içinde dönüp duruyor.
He found me, my family, starving in the woods.
Ailemle beni ormanda açlıktan ölmek üzereyken buldu.
I am gonna make this family proud, and not just you guys, but that old painting of my ancestor in the attic.
Bu aileyi gururlandıracağım. Sadece sizi de değil. Atamın çatıda duran o tablosunu da gururlandıracağım.
I had to let my whole family, anyone who's ever known me, believe I'm dead, killed in battle in Afghanistan.
Tüm ailemin, beni tanıyan herkesin öldüğüme inanmalarına ses çıkarmamak zorunda kaldım. Afganistan'daki bir çatışmada öldürüldüğüme.
Well, in the'50s, before my grandfather donated the land to the state, he built a fallout shelter to protect his family.
Peki, 50'li yıllarda, ailesini korumak için bir sığınak dedemin devlete arazi bağışladı önce, o inşa etti.
I know I didn't achieve all my work goals, but, Leslie, I don't care because for me, the best part about working in the Parks department was that I got to be home every night with my family at 5 : 00.
Leslie, biliyorum, tüm hayallerimi başaramadım ama umursamıyorum çünkü benim için Parklar departmanında çalışmanın en iyi yanı her akşam saat 5'te ailemle birlikte evde olmak.
In my people the bonds of family are unbreakable.
Bizim insanlarımızda aile fertleri arasındaki bağlar kırılmazdır.
It's just, my parents have this stupid interview, so they've hidden me away in the tower to maintain the family image.
Sadece, bizimkilerin şu aptal röportaj olayı var ailenin imajını korumak için beni kuleye kapattılar.
My father came from a poor family, he was believing in education
Babam fakir bir aileden gelmişti, eğitime inanıyordu.
What's more, working in family courts confirmed my ideas about relationships.
Ayrıca, aile mahkemesinde çalışmak, benim ilişikiler konusundaki düşüncelerimi de doğruladı.
I'll do everything in my power to keep Nick away from my family.
Nick'i ailemden uzak tutmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
I was a little girl when they found out my father had secretly hidden a Jewish family in our house's basement.
Ben küçük bir kızken babamın bodrumda gizlece bir Yahudi ailesini sakladığını öğrendiler.
[Chuckles] Diving boards at my family pool in Redding.
Redding'deki aile havuzumdaki tramplenler.
I love Lena and my... family, more than I have loved anything ever in my life.
Lena ve ailemi... çok seviyorum hem de hayatımda sevdiğim her şeyden çok daha fazla.
I've done two things right in my life- - you and my family.
Hayatımda iki doğru iş yaptım, biri sen, biri de ailem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]