English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / In my life

In my life translate Turkish

19,076 parallel translation
I wrote a song about some of the problems in my life.
Bazılarıyla ilgili bir şarkı yazdım.
I don't even know Mooks. Never seen him in my life.
Mooks'u tanımıyorum, hayatımda bir kez bile görmedim.
When things happen to me in my life... you're the first person I think about. And you always have been.
Hayatta başıma bir şey geldiğinde ilk düşündüğüm insan sensin.
I'm really glad you're back in my life, Taylor.
Hayatıma geri döndüğün için gerçekten çok mutluyum Taylor.
You know, when I got here, I hadn't had many friends in my life.
Buraya geldiğimde çok fazla arkadaşım yoktu.
Kept thinking about all the things I didn't do in my life... a life where I hurt more people than I helped.
Hayatım boyunca yapmadığım şeyleri düşünüp duruyordum. İnsanlara yardım etmektense, zarar verip durduğum hayatımı.
- I don't have a lot going on in my life.
- Hayatımda pek bir aksiyon yok.
- I've never gambled in my life.
- Hayatımda bir kez bile kumar oynamadım.
I thought I'd seen some pretty weird shit in my life.
Hayatımda epey saçmalık gördüğümü sanırdım bir de.
... never killed nothin'in my life!
... hayatımda hiçbir şeyi öldürmedim.
I knew then that I wanted her in my life forever.
İşte o zaman onu ölene dek hayatımda istediğimi anladım.
I have never stolen from anyone in my life, ever.
Hayatımda hiç kimseden para çalmadım ben.
There aren't a lot of people in my life like that, especially men so thank you.
Hayatımda seninde gibi insanlardan fazla yok özellikle de erkekler açısından, bu yüzden teşekkür ederim.
Like a few people I've trusted in my life.
Hayatımda birkaç kişiye güvendiğim gibi.
I've never been so scared in my life.
- Hayatımda hiç bu kadar korkmadım.
I feel more broken than I've ever felt in my life.
Hayatım boyunca hiç olmadığım kadar incinmiş durumdayım.
Never saw your mug before in my life.
Yüzünü daha önce hiç görmedim.
I'm happy, for the first time in my life. I'm not gonna feel bad about it.
Hayatımda ilk kez mutluyum ve bunun için kötü hissetmeyeceğim.
- I've never seen you before in my life.
- Onu hayatım boyunca hiç görmedim. - Hayır.
Yeah, I wanted a change in my life.
Hayatımda değişiklik yapmak istedim.
I've never wanted to like something more in my life, Richard.
Hayatımda daha önce hiçbir şeyi bu kadar çok sevmeyi istemedim.
I have nothing to show for the life that I've lived, and I have nobody in my life who's better off for having known me.
Gurur duyabileceğim hiçbir şeyim olmadı ve beni tanıdığı için daha iyi olan kimse yok.
I can say they were the toughest months in my life, taking my wife to hospitals,
Hayatımın en zor zamanları olduğunu söyleyebilirim. Eşimi hastaneye götürmek...
And like every good thing in my life, I've already forgotten it.
Hayatımdaki tüm iyi şeyler gibi çoktan bunu da unuttum bile.
Listen, you caught me at a strange time in my life, too.
Dinle, Sen de beni ilginç bir anda yakaladın,.
I've been up all night thinking about the mistakes I've made in my life.
Bütün gece uyumadım. Hayatta yaptığım hataları düşündüm.
Guys, I've never met you before in my life.
Çocuklar, sizi hayatımda hiç görmedim.
Guys, I've seen a lot of weird stuff in my life.
Çocuklar, hayatta çok garip şeyler gördüm.
Can one thing in my life actually work?
Hayatımdaki tek bir şey gerçekten çalışamaz mı ya?
You know, the worst decisions that I've ever made in my life were based on fear.
Hayatımda verdiğim en kötü kararlar korktuğum için verdiğim kararlardır.
Well, you guys promised me that if I stayed sober, all the stuff in my life would work itself out, and, amazingly enough, it's finally happening.
Eğer ayık kalırsam hayatımda ki her şeyin düzeleceğini söyleyip söz vermiştiniz. ve ilginçtir ama sonunda bu oluyor.
I've never... been more sorry in my life.
Hayatımda hiç bu kadar üzgün olmamıştım.
Everyday I deal with life and death and then I go back to the same bedroom in my parents'house that I grew up in.
Her gün ölüm ile yaşam, parçalanmış hayatlar ve acılı insanlar ile burun buruna geliyorum. Daha sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşadığım yere dönüyorum.
But I have to put my life and my hoo-ha in storage.
Ama hayatımı ve kukumu depoya koymalıyım öyle mi?
My son is in the hospital, fighting for his life.
Oğlum hastanede canı için savaşıyor.
My life is in your hands, so it matters to me.
Hayatım senin ellerinde yani benim için de önemli.
I-I just... I just want to be in my daughter's life.
Ben... ben sadece kızımın hayatında olmak istedim.
I let you in on my life.
Seni hayatıma soktum.
I'd get off that stage the happiest I've ever been in my whole life only to find out everything that I've looked forward to was off the table, that the man I finally wanted to be with
Hayatımda en mutlu olacağım gün dört gözle beklediğim herşey uçup gitmiş. Nihayet birlikte olmak istediğim adam..
Having me spend the rest of my life in jail while you helped him rebuild America's highest-ranking law enforcement agency?
Amerikanın en büyük kanun kurumunu onunla yeniden inşaa ederken beni hayat boyu hapse mahkum etmek mi?
But it saved my life in Afghanistan.
Ama Afganistan'da hayatımı kurtardı.
I've never been so wrong in my whole life!
Hayatım boyunca hiç bu kadar yanılmamıştım!
BoJack, for the last 20 years I've been telling people I didn't need the trappings of fame, that I was better off, happy with my little B-plus life at my little B-plus hardware store in little B-plus Olympia, Washington. B-minus children.
BoJack, son 20 yıldır insanlara şöhrete ihtiyacım olmadığını iyi durumdayım dedim, beni mutlu eden, ortalama hayatım, ortalama Olympia, Washington'daki küçük ortalama hırdavat dükkânım, ortalama altı çocuklarım dedim.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Fakat aslında, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey kız kardeşimle DEO için çalışıyorum.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Ama gizlice, şehrimi uzaylılardan ya da zarar verebilecek her türlü şeyden korumak için üvey kardeşimle birlikte NOB için çalışıyorum.
But in secret, I work with my adoptive sister for the DEO to protect my city from alien life and anyone else that means to cause it harm.
Ama öte yanda, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum.
I don't get how me sitting in a cell, getting my bio realigned, telling the nitty-gritty of my life is going to make it better.
Bir hücrenin içinde oturup biyografimi yeniden sıralamak ve hayatımın gerçek yüzünü anlatmak bunu nasıl düzeltecek anlamıyorum.
That four-eyed bitch in a kilt ruined my life.
O dört gözlü etekli sürtük hayatımı mahvetti.
What's crazy is that I've spent my entire life trying to be a journalist, and in one fell swoop, No. Kara Danvers dashed all my dreams.
Saçma olan şey, tüm hayatımı gazeteci olmaya çalışarak geçirmem ve Kara Danvers'ın tek hamlede hayallerimi alt üst etmesi.
Are you willing to sacrifice everything in your life to be my assistant?
Asistanım olmak için her şeyini feda etmeye hazır mısın?
And in a fit of rage, the burglar was furthermore offended, you know, by the platitudinous inspirational phrases of my rocks because he's had a hard life...
Öfke krizi geçiren hırsız, zor bir hayat geçirdiği için taşlarımın basmakalıp, ilham verici sözlerine daha da çok gücenmiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]