It beats me translate Turkish
107 parallel translation
It beats me.
Beni aşıyor.
It beats me.
Beni asar.
How something like that can sense us coming, block us, move when we move, it beats me.
Böyle bir şey bizi nasıl hissediyor, yolumuzu engelliyor, beni aşar.
No, it beats me.
- Bilmiyorum.
It beats me.
Genelde beni döverdi.
- It beats me where they come from.
- Nereden geldiklerini bilmiyorum.
It beats me, how did they already get to print it so quickly?
Gazeteler, nasıl bu kadar çabuk baskı yaptılar?
It beats me.
Bu beni aşıyor.
It beats me.
Aklım ermez.
It beats me.
Ben de merak ediyorum.
I know, it beats me.
- Adı Percy. Beni ısırıyor.
sometimes Dorothy helps, though why Mrs. Wilson... makes the still room maid do it beats me.
Bazen Dorothy yardım eder ama leşimi çıkarmak için Bayan Wilson çoğunlukla bana yaptırır.
It beats me how he knew.
Nasıl öğrendiğini aklım almadı.
It beats me.
Beni rahatsız ediyor.
It beats me how you missed that man on a deserted street.
Bomboş bir sokakta o adamı nasıl gözden kaçırdığına aklım ermiyor.
Beats me how they do it.
Nasıl yapıyorlar bilmiyorum.
I wanna get there before anyone beats me to it.
Oraya herkesten önce varmalıyım.
What beats me is that a man in your position, a magistrate... somebody whose job it is to judge other people - I wonder what sort of sentence you'd pass... if the Glue Man was brought before you and your friends on the bench?
Sizin mevkiinizdeki bir adam, bir yetkili amir görevi diğer insanları yargılamak olan bir kişi eğer ki siz ve arkadaşlarınızın karşısına Tutkal Adam çıkartılsaydı nasıl bir ceza verirdiniz acaba?
- Beats me how they get men to do it.
- O adamlar buna nasıl dayanıyor anlamıyorum?
Beats me how you do it.
Nasıl oluyor aklım almıyor.
Beats me how anybody could take it easy with that broad.
O fahişeyle beraber, nasıl iyi vakit geçirilir, şaşıyorum!
Beats me what makes it go.
Beni aşar.
It happens in the street. I see a beautiful girl... walking in front of me, and my heart beats faster.
Bazen sokakta önümde saçları uçuşan çok güzel bir kız yürür.
Beats me how you'd even know who it is anymore.
Beni tanımana çok şaşırdım.
How he knew it was there beats me.
Orada bulacağını bilmesi kafamı kurcalıyor.
Beats me where he hid it. He learns hard.
Şerif onun işi gerçekten zor.
It beats the hell out of me.
Denizdeler sanıyordum. Beni de şaşırttı.
When someone beats the hell out of me, I know what it means ;
Biri bana temiz bir dayak çekerse ne anlama geldiğini bilirim.
- It beats the hell out of me, Tyler,
- Ne bileyim Tyler.
Why they call it 23-A beats me.
Neden beni 23-A diye çağırıyorlar.
What I do in this room might not win me a purple heart, but it sure as shit beats the PTA Meeting.
Yaptığım iş için madalya vermiyorlar ama burada çok insan tanıdım.
He beats me every day. I hope I'd die, so that you celebrate it.
Her gün dövüyor beni inşallah geberirim de baba oğul bayram edersiniz.
Well, beats me it's that never misses.
Vurdu beni. Asla ıskalamazlar.
- Beats me. Tony, it's in a hell of a place.
Tony orası berbat bir yer.
It beats the hell out of me, but I kind of miss him.
Bana cehennemi yaşattı ama onu özlüyorum.
It beats having me bum bounced back across the pond.
Tabii ya! Hadi şu koca popoceyzimi karşıya geçirelim.
- Beats me. But it won't be back for three hours and 40 minutes.
Ama 3 saat 40 dakika sonra anca dönüyor.
It's like under that mellow,'90s Gap ad exterior of his... beats the heart of a 1950s husband that just expects me to take a backseat to his career.
- 90'ların Gap reklamı gibi. İçinde 1950'lerden kalma bir koca figürü var. Kariyerinin peşinden gitmemi bekliyor.
It beats the hell out of me why them idiots up there are praying.
O salakların neden dua ettikleri konusunda hiçbir fikrim yok.
It is reported that Richard Kimble, only last night, said : "I have to admit it, Francie Brady beats me hands down."
Richard Kimble'ın dün gece "kabul etmeliyim ki Francie Brady beni havada karada geçer" dediği öğrenildi.
Beats me, but it's sure important.
Heyecanlı, ama önemli de.
If he beats me, it's fine.
Eğer beni alt edecekse, duruşmada eder.
Whoa! I don't know about that, but it beats working. Follow me!
Bu konudan emin değilim, ama denemeye değer.
It beats the hell out of me.
Bunu anlamakta zorlanıyorum.
Diplomacy's not exactly my strong suit either, but trust me : it beats interstellar war any day.
Diplomasi güçlü olduğum yanlarımdan biri değildir ama şunu söyleyebilirim yıldızlar arası bir savaşı istediğiniz an başlatabilirsiniz.
- Beats me, I'll go check it out.
- Ben gidip kontrol ederim.
And that's my dad... fucking beats me up for it
Yani işin ilginç tarafı, benim babam sonunda bunun için beni dövdü.
Beats me, but it's not on that ship.
Bilmiyorum ama gemide değil.
Isn't it the person who matters and not how they look? - Beats me. I don't know.
Albert, bekle.
Beats me. I didn't notice it gone when I left this morning.
Bu sabah çıkarken olmadığını fark etmedim.
Beats me. Maybe it's Jack's social security number.
Belki Jack'ın sosyal güvenlik numarasıdır.